27-İstersen kollarımda uyuturu(m) seni.

63.3K 4.3K 12.2K
                                    

Selena Gomez- Wolves (Acoustic)


Öncelikle geciktiği için çoook üzgünüm. 

Ama acayip bir şekilde yoğun olmama rağmen elimden geleni yapıyorum ve hayatımda yazdığım en uzun bölümle geldim size. Bu bölümde yazmak istediğim çok şey vardı ve çok kesik kesik yazdığım için baya bir sürede tamamlayabildim. Hala da istediğim her şeyi yazamadığımı biliyorum ve benim için pek de tatmin edici bir bölüm değildi.

Bu bölüm birçok şey için dönüm noktası ve açıkçası hikayenin çözüm kısmının başladığı bölüm. Çok içime sinmedi. Ama olduğu kadar diyelim. 

Bol bol yorum istiyorum. Yorum yaparsanız sevinirim.

Keyifli okumalar :*


27-İstersen kollarımda uyuturu(m) seni.

Bir şeyleri dilerken sonunu düşünmezdik çoğu zaman. Sadece gerçekleşmesini ister, sonucunda ne hale geleceğimizi hesaba katmazdık. Çok istediğimiz, olması için her yola başvurduğumuz onlarca şey hüsranla sonuçlanabilir ya da olduğu halde aslında olmaması daha iyi olabilirdi. Bunları düşünüyordum. Düşünüyordum çünkü bir türlü işin içinden çıkamıyordum. Şimdi birleşik ellerimize bakıyordum. İç içe geçmiş parmaklarımızla kimseyi umursamadan caddede yürüyorduk. İnsanların garip bakışları üzerimizdeydi ve Taehyung'un kırmızı saçlarıyla dikkat çekmememiz olanaksızdı zaten.

Çok yakışmıştı. Ona bakmadan, gözlerimi ayırmadan duramıyordum. Çok ama çok yakışmıştı ve ben onunla yan yana yürürken bile sıkışan kalbime engel olamıyordum.

"Nereye gidiyoruz?" dedim. Onunla yürümeye başladığımdan beri ilk konuşuşumdu. Her an bir şeyler olacak ihtimaliyle yerimde duramıyordum. Bitmişti işte bugün. Nasıl fark edememiştim? Yaşadığım şeylerin karmaşasıyla bugünü nasıl atlamıştım? Asıl önemlisi de o nasıl unutmamıştı?

"Acıkmadın mı?" diye sormuştu bana bakarken. "Yemek yiyelim. Sonra biraz dolaşırız." Parmaklarının arasındaki ellerimi dudaklarına götürdüğünde donmuştum. Güzel, masum bir öpücük bırakmış, gülerek bana bakmıştı. Çok güzeldi. Ağlamak istiyordum çünkü kahretsin çok güzeldi. Karnım kasılıyordu heyecandan. Her an beklenti içerisindeydim ve aklıma onunla tanıştığım an geliyordu. İlk dışarı çıktığımız, ona delicesine kapılmanın ilk eşiğini aştığım o an.

"Olur." demiştim ben de gülümserken. "Yiyelim." El ele yürümeye devam etmiştik. Caddeleri aşmıştık ve bir kafeye girdiğimizde insanların bakışları bizi bulmasına rağmen Taehyung bir saniye olsun elimi bırakmamıştı. En köşeye geçmiştik. Gözlerden uzak olan en köşeye. "Yanıma gel." demişti tam karşısına oturmak için harekete geçtiğimde. Bunu kaldırabileceğimi sanmıyordum. Uzun zamandır ilk defa kendimi bu kadar hafiflemiş hissediyordum.

Kolunun altına girerken, göğsüne yaslanırken ve o saçlarıma yanımıza gelen garsonu umursamadan öpücük bırakırken kendimi hiç olmadığım kadar hafiflemiş hissediyordum. Ne sipariş verdiğini duymamıştım. Ona sokulmuş, kalp atışlarımın kulaklarımda deli gibi yankılanmasına izin verirken hiçbir şey duyamıyordum.

"Ne güzel kokuyorsun sen öyle." demişti bir kez daha saçlarımı öperken. Sonra dudakları şakağımı bulmuş biraz orada soluklanmıştı. Ellerimiz yeniden iç içe geçmişti ve ben ağlamaklı bir ses çıkarırken ona dönmüş, burnumu boynuna gömüp gözlerimi kapatmıştım. "Taehyung, iyi misin sen?" demiştim. Kollarımı beline dolamıştım. O bana böylesine nazik davranırken ondan uzak kalmam çok zordu benim için. Öyle farklı bir histi ki bu yüzlerce kelime bir araya gelse bile anlatamazdım bunu.

We Turn Red | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin