Üçüncü Bölüm: Yedinci Kısım

1.5K 134 67
                                    

Babalarının dönüşünden iki gün sonra Jane ile Elizabeth evin arkasındaki bahçede dolaşırlarken, kâhya kadının kendilerine doğru geldiğini gördüler. Annelerinin kendilerini çağırdığını sanarak geri döndüler, ama kâhya kadın Jane'e, "Sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim, Bayan Bennet," dedi. "Ama Londra'dan belki güzel bir haber çıkmıştır diye umdum da, onu sormaya geliyordum."

"Ne demek istiyorsun, Hill? Londra'dan hiçbir haber filan gelmedi."

Hill büyük bir şaşkınlıkla, "Aman, küçükhanım, beyefendiye Bay Gardiner'dan bir özel ulak geldi, haberiniz yok mu?" diye sordu. "Yarım saat oluyor geleli. Beyefendiye mektup getirdi."

Kızlar öyle bir heyecanlandılar ki hemen eve koştular. Kahvaltı odasından geçerek kitaplığa girdiler. Ama babaları görünürlerde yoktu. Tam yukarıya, annelerinin dairesine bakmaya çıkıyorlardı ki uşağa rastladılar. Uşak, "Beyefendiyi arıyorsanız fidanlıkta, Bayan Bennet," dedi. Bunu öğrenen iki kız kardeş, bu kez de gerisin geri döndüler ve çimlikten geçerek fidanlığa doğru koştular. Babaları ileride, samanlıkların yanından beri yürümekteydi.

Elizabeth kadar çevik ve koşmaya alışık olmayan Jane, çok geçmeden geride kaldı. Elizabeth ise soluk soluğa babasına yetişti ve heyecanla, "Babacığım, ne olmuş?" diye sordu. "Dayımızdan mektup mu aldınız?"

"Evet. Özel ulakla mektup göndermiş."

"Peki ne diyor? Haberler iyi mi, kötü mü?"

Bay Bennet mektubu cebinden çıkararak, "Bu durumda hangi haber iyi sayılabilir ki?" diye dudak büktü. "Alın, belki kendiniz okumak istersiniz."

Elizabeth mektubu hemen babasının elinden kaptı. Şimdi Jane de onlara yetişmişti.

Bay Bennet, "Yüksek sesle oku, Lizzy," dedi. "Ne dediğini ben de doğru dürüst anlamış değilim."

Gracechurch Sokağı

Pazartesi, 2 Ağustos

Sayın Ağabeyim,

En sonunda sizlere yeğenimle ilgili bir haber gönderebilecek durumdayım. Her şey hesaba katılırsa, bu haberin sizi hoşnut bırakacağını umuyorum. Cumartesi günü siz ayrıldıktan az sonra, onların Londra'nın hangi semtinde bulunduklarını öğrenebildim. İşin ayrıntılarını bir araya gelince görüşürüz. Şimdilik ana hatları vermekle yetiniyorum. İkisini bir arada buldum.

Jane, "Ben zaten biliyordum!" diye ellerini çırptı. "Evlenmişler işte!"

Elizabeth mektubu okumayı sürdürdü.

İkisini bir arada buldum. Evlenmiş değiller. Wickham'ın böyle bir şeye de niyeti yok. Gene de ben sizin adınıza birtakım sözler vermekten çekinmedim. Bunları siz de kabul ederseniz, umarım nikâhı yakın zamanda kıyabileceğiz. Sizden istenilen şey şundan ibaret: Sizden ve ablamdan çocuklarınıza kalacak olan beş bin altınlık mirasın Lydia'ya düşen payını hesaplayıp bunu sağlama bağlamak. Hayatınız boyunca da Lydia'ya yılda yüz altınlık bir gelir sağlamak. Her şeyi hesaba katınca ben bu koşulları sizin adınıza onaylamaktan çekinmedim. Mektubu ulakla gönderiyorum ki hiç zaman geçirmeden sizin yanıtınızı alıp getirsin. Wickham'ın para durumunun pek öyle sandığımız kadar kötü olmadığı böylece anlaşılıyor. Şu anda elinde çok bir hazır para bulunmamakta birlikte ufak bir geliri var. Borçlarını ödeyebileceği gibi, evlendikten sonra da Lydia'nın geliriyle birlikte geçinip gitmelerini sağlayacak. Umduğum gibi, eğer bana bu sorunu sonuna değin sizin adınıza yürütmek için yetki verirseniz, ben de avukatımız Haggerston'a gerekli talimatı vererek kâğıtları hazırlatacağım. Sizin gene buraya gelmeniz için en ufak bir neden yok. Siz Longbourn'da kalınız ve benim her şeyi elden gelen dikkat ve titizlikle yapacağıma inanınız. Yalnız yanıtınızı en yakın zamanda ve açık olarak bekliyorum.

Aşk ve GururHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin