Kevın'dan Uzak Dur

Start from the beginning
                                    

"Hayır birlikte olmadık." O iş hariç her şeyi yapmıştık.

"Çok şükür." diyerek rahatladı Cooper. Öfke ve utanç karışımı duygularla parçalanan yüreğimi görmezden gelerek konuştum.

"Lanet olsun. Buraya hiç gelmemeliydim" dedim ve hızlı hareket ederek çantamı alıp dış kapıya yöneldim. Kevın paniklemiş bir şekilde peşimden geldi ve bileğimden tutarak engel oldu.

"Üzgünüm Juli"

"Lütfen bırak beni."

Başını aşağı yukarı sallarken gözleri gözlerimi delip geçiyordu. Gitmemi istemediği açıkça belli oluyordu ama ağzından çıkanlar bunun tam tersiydi. Sonunda pes ederek bileğimi bıraktı ve;

"Seni kardeşim götürsün ama lütfen önce şu üzerindekini çıkarır mısın?" diye söylendi. Ben tişörte bakarken açıklama yapma gereği duydu.

"Başka erkeklerin seni bu şekilde görmesini istemiyorum."

Göğsüm hızla inip kalkarken beynim allak bullak olmuş bir halde büyük bir duygu karmaşasının içindeydim. Birçok duygu iç içe geçmişti ve bu durum beni zorda bırakıyordu. Şu anki hislerime bir isim koymak oldukça güçtü benim için ve bu beni inanılmaz korkutuyordu. Kafam fena derece de karışmıştı. Bir şey söylemeden öfkeyle onun dediğini yaptım ve üst kata çıkarak kıyafetlerimi giydim. Neyse ki aşağıya indiğimde Kevın yoktu. Bu şekilde vedalaşmamız saçma olacaktı çünkü. Beni arabada bekleyen Cooper'ın yanına oturduğumda, gaza bastı ve hızlıca orayı terk ettik. Kendime hakim olamadım ve onu son bir kez görme ümidiyle eve baktım. Garip bir şekilde huzursuz hissediyordum. Sevmiştim burayı. Birbirimizi son kez gördüğümüzü fark ettiğim de bu düşünce kalbimin bir tarafının acımasına sebep oldu. Garip bir duyguydu. Alışık olmadığım cinsten. Sanırım ona alışmıştım ve tuhaf bir şekilde daha fazlasını istiyordum. Gözyaşlarımın baskısını gırtlağımın arkasında hissedince onları akıtmak için eve kadar saklamayı uygun buldum. Yol boyunca o konuşkan adam Kaya'nın sessiz kalması beni çileden çıkardı. Hakkımda ne düşüneceğini umursamadan konuştum.

"Tanrı aşkına benim bilmediğim ne var?"

Başını iki yana salladı. Direksiyonu sıkarken parmak boğumları bembeyazdı. Beyaz spor arabayı uygun bir yere çekerek durdurduğun da zihnini karanlık tedirgin edici bir iç görü kaplamış gibiydi.

"Bunu sana Kevın'ın anlatması daha doğru olur."

"Lütfen Cooper" dedim yalvarır gibi.

"Lütfen anlat bana. Neler olduğunu bilmem gerek." Hüzün dalgası kapladı yüzünü. İçli bir nefes doldurdu ciğerlerine.

"Bu ailemizle ilgili. Sana tek söyleyebileceğim şey şu Kevın'dan uzak durman gerek. Yoksa bunun sonucunda ikinizde çok üzüleceksiniz ama en çok da abim. Böyle bir olayı asla kaldıramaz. Bu konuda fazlasıyla hassas olduğunu fark etmişsindir. O nedenle senden rica ediyorum abimden uzak dur. Çünkü o benim dünya da sahip olduğum tek ailem, arkadaşım, sırdaşım kısaca o benim için her şey."

Söyledikleri merakımı gidermekten çok alevlendirmişti fakat tek kelime dahi edemedim. Kevın'a değer veriyordum ve benim yüzümden acı çekmesini istemiyordum.

"Senin de ondan hoşlandığını görebiliyorum ama görüşmemeniz en doğrusu. Bu konuda bana güven lütfen."

Başımla onu onayladım ve yol boyunca bir daha tek kelime dahi etmedim. Kim bilir hakkımda neler düşünüyordu. Onun gözünde kocasını aldatan adi bir sürtük olmalıydım. İçimdeki hislerle baş etmeye çalışmak güçtü. Kevın'ı bir daha göremeyecek olmak işte bu duygu katlanılacak bir şey gibi görünmüyordu bana. Oysaki onun varlığı taşlaşmış kalbimi yumuşatıyorken sözleri ve davranışları dünyanın en değerli insanıymışım gibi hissetmeme neden oluyordu. Kim böyle bir adamın varlığından yoksun kalmak isterdi ki?

JuliettaWhere stories live. Discover now