Zihnimdeki yırtık donu dikmenin vakti gelmişti...

En başından başla
                                    

"O halde bunu yapmamın bir sakıncası yoktur, değil mi?" dedi kısık sesle. Ardından kafasını eğip dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Dilini iki dudağımın arasında gezdirirken Bree'yi ona nasıl açıklayacağımı düşünüyor ve onun evimin yolunu öğrenmesine izin verirken ki aptallığım hakkında kendime küfrediyordum. Her şey Jett yüzündendi!

İki hafta boyunca bütün kızları benim gözümün içine alayla bakarak elden geçirmişti. Gözlerimin içine bakarken aslında tüm o yaptıklarını bana yaptığını biliyordum. Ve sonunda onunda bunu tatmasını istemiştim.

Onun kışkırtmalarına kanmaya hakkım yoktu. Tek düşünmesi gerekenin kilosu, hangi erkeğin ondan hoşlandığı veya üniversiteye kabul edilip edilemeyeceği olan biri olamazdım. Özellikle de en ufak hatamın kardeşimi ya da beni öldürteceği bir dünyadaysak asla...

Dudaklarını dudaklarımdan çekince dikkatim tekrar ona yönelmişti. Gözlerini gözlerime kaldırıp "Annie, ne düşünüyorsun?" dedi tam cevap vermek için beynimin kılcal damarlarını zorlarmaya başlayacakken gözleri benimkilerin üzerinden kayıp omzumun arkasında bir noktaya kitlenmişti. "Ah... O kardeşin mi?" Pekâlâ...

Onun kardeşim olduğunu söylemek fazla olurdu. Benim etrafta olabildiğince bebeklerle hiçbir bağlantısı olmayan biri olarak tanınmam gerekiyordu. Dolayısıyla onu

"Hayır bakıcısıyım. Aslında annesi de gelmek üzere." Diye cevapladım bitkin bir sesle. Kanımdaki ani adrenalin yükselişinden dolayı kulaklarım uğuldamaya başlamıştı. Lee, bebeği incelemek için saçma sapan bir çocuk taklidi yaparak koşarken, kapıdan tok bir sesin geldiğini duydum. Sonunda Vanessa gelmiş olmalıydı.

Kapıyı açtığımda tahminim doğru olduğunu gördüm. Karşımda bulaşık suyu sarısı saçlı hayat kadını tatlı tatlı gülümsüyordu.

"İşte annesi de geldi." Diye takdim ettim. Lee hemen bebekten başını kaldırıp kapıda bana meraklı bakışlar atan Vanessa'ya dikti gözlerini. Suratını hafif bir gülümseme kaplarken bebek arabasını bize doğru getirmeye başlamıştı.

Merakla çatılmış kaşların altındaki kahverengi gözlere yalvaran bir bakış attım. Lütfen beni anlamaya çalış Nessie!

"Çok şirin bir kızınız var." Vanessa önce bana ardından Lee'ye bakıp onu baş hareketiyle onaylayıp, arabanın başına geçti.

"Baktığın için teşekkür ederim hayatım, sonra görüşürüz." Dedi. Son kısmı yaramaz bir ifadeyle vurgulamıştı. Harika, şu işe bakın; Artık bir annem vardı!

Gözlerimi devirip, kapıyı arkasından kapattıktan sonra omzumu kavrayan iki sıcak el hissettim. Dudakları boynuma değince irkilmiştim. Son derece zavallı bir bakire olabilirdim ama bunun bu kadar yanlış ve rahatsız edici olmaması gerektiğini biliyordum.

Belki de sadece frijidin tekiydim...

O zaman Jett seni öperken neden eriyip bitiyorsun? Diye sordu içimden cırtlak bir ses. Genelde yırtık dondan fırlar gibi konuşan iç seslerim yoktu...

İyice delirmeye başlıyordum...

Ya da âşık oluyorsundur belki...

Bir anda başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü. O kadar sıcaktı ki neredeyse üşütüyordu...

İtiraz etmek için ağızımı açacakken, 'kendi içindeki hayali sesle konuşan bir deli' mertebesin yükselmekten son anda vazgeçerek, arkamda dudaklarını boynuma gezdiren çocuğa odaklanmaya çalıştım.

Biraz sıkıcıydı. Kafasını boynumdan itmek istiyordum ama beni umursayan tek kişiye böyle davranamazdım değil miydi?

Genetik bir kötü çocuk fetişim olabilirdi ama sevgiye ihtiyacım vardı. Bedenimi kullanan birine değil beni seven birine...

KaçakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin