2

5.7K 221 108
                                    

Kan kokabilir bayım burası. Eskiden cennet bahçesi gibi kokan burası kan kokabilir.

****

Sadece birkaç ay öncesine kadar annemin koynunda hayaller kuruyordum ben. Sadece birkaç ay öncesine kadar pembe eteklerime kombinler yapıyordum ben. Sadece birkaç ay öncesine kadar Güngörlerin minik kızıydım ben. Şimdi ise... Şimdi ise bilmediğim bir yatakta bilmediğim bir şehirde bilmediğim bir adamlaydım. Bu... Bu korkunçtu.

Bana cehenneme hoşgeldin diyen adama aval aval bakıyordum. Ne cehennemi?!

"An-anlamadım. "Titreyen sesime lanet etmiştim. Bu kadar belli etmemeliydim korktuğumu.

"Ee Mardin'den sonra bura cehennem gibi gelecek sana. Belli bir zaman sıla hasreti çekeceksin. "Sert sesi ürpertiyordu. Ürperdiğimde yüzümün rengi atardı ve eminim şuan da öyle olmuştu. Kafamı sallarken gözlerim üstüme kaydı. Gelinlikliydim. Bakışlarımı farketmiş olacakki

"Adetlerime düşkünüm. Uyanıkken gözlerinin içine bakarak çıkartmak istedim. "Sesinin sertliği ve soğukluğu algılamamı engelliyordu. Gelinliğimi o çıkartacaktı. Tabi ya! Bunları hep anlatmışlardı bana. Ama dinlemek ve yaşamak arasında uçurumlar vardı. Ben onun karısı olmak istemiyordum. Ben daha küçüktüm. En azından bu adama karılık yapacak kadar büyümemiştim.

"Acaba saat kaç?" Her konuştuğumda titreyen sesimden gerçekten nefret etmiştim. Niye bu kadar belli ediyordum ki!?

"İstanbula sabaha doğru vardık zaten. Şuan saat 11. "Kafamı cama çevirdiğimde karanlık olması akşam 11 demekti. Bunu neden merak ettiģime gelince gündüz olsaydı... Ah ne saçmalıyorum. Her türlü karısı olacaktım bu canavarın.

Hâlâ tepkisiz şekilde yatakta dururuyordum. Allahım ben ne yapacaktım? Kendimi koca bir şehirde kaybolmuş gibi hissediyordum. Hatta koşarak evden çıkmak ve evime gitmek istiyordum. Ben ne halt ediyordum ki burada? Gözlerim dolmaya ellerim titremeye başlamıştı. Daha fazla dayanamayacaktım. En sonunda hıçkırarak ağlamaya başladığımda canavar beni ifadesiz şekilde izliyordu.

Kendimi durdurmaya çalışsamda olmuyordu. Bir anda yataktan çıkarıldığımda terleyen avuçlarımı gelinliğime sürerek ağlamaya devam ettim. Korkuyordum. Çok korkuyordum. Kendimi yapayalnız ve kimsesiz hissediyordum.

"Ağlama. "İfadesiz bir şekilde kurduğu cümleyle ağlamam daha da artmıştı.

"Neden ağlıyorsun?" Yine aynı ifadesizlik. Bir insanın yüz ifadesi nasıl hep aynı olurdu.

"Ken-kendimi ya-yalnız hissediyorum. "Yan bir bakışla aynaya baktığımda gözlerim ve yanaklarım kızarmıştı. Ve canavarın yanında yavru gibi duruyordum.

"Ben o hissi her gün yaşıyorum. Ama ağlamıyorum. Sende ağlama. Çünkü bir boka yaramaz. "Burada ben varım yalnız değilsin demesi gerekmez miydi? Çok aptaldım çok!

Kendimi toparlarken gözlerimi silmiştim. Derin bir nefes aldıktan sonra

"Tamam ağlamam. Üstümü değişmem gerek eşyalarım nerede?" Diye sorduğumda bir şey demeden bana doğru bir adım atmıştı. Refleks olarak geri çekildiğimde gülümsemişti. Bu çok karizmatik bir gülümsemeydi.

"Üstünü şuan değiştiremezsin küçük. Zira ondan önce yapmamız gereken bir şey var. "Keşke şuan ölsem. Ölsemde kurtulsam bu azaptan. Ah ama zaten ölecektim. Onun karısı olduğum anda ölecektim.

"Be-ben" Başka bir şey diyemezken kafamı ellerime çevirmiştim. Korkuyorum mu demeliydim? Bunu söyleyebilirdim. Sonuçta çoğu kız korkardı.

"Korkma küçük. Seveceksin. "Sevecek miyim? Bu adam ne söylüyordü böyle? Ben baygınken olsa olmaz mıydı acaba? İlaç içsem uyusam filan. Ağır saçmalıyordum ağır.

MASUM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin