♢4♢

5.3K 446 75
                                    

Ertesi gün uyanınca Akın'ı odasında göremeyen Ezgi, omuz siklerek kendisine kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçti. Ama mutfakta onu bekleyen görüntü hiç de iç açıcı değildi.

"Akın? " Sorarcasına ona ve arkasında onu tutan 2 adama baktı. Sırtlarında kanat olan iki adama...

"Akın mı?" Ikisi de gülerken, Akın sinirle onlara bakıyordu. Ya da adı her neyse.

"Dünyada güçlerinin yarısını kullanamazsın. Boşuna uğraşma."

Ezgi derin bir nefes aldığı sırada, ağzından çıkan ateşi fark ederek çığlık atıp bir adım geriye kaçtı.

"Nefesini onlara doğru üfle."

Adamlar "Ama sen?" derken, Ezgi var gücüyle nefesini dışarı vermiş ve ikisi de küle dönüşmüşlerdi bile.

"Neler oluyor?"

"Hadi çıkmamız lazım burdan."

"Kimsin sen?"

"Çıkmamız lazım dedim."

"Sana bir soru sordum." diye diretti Ezgi.

"Armes. Tamam mı, oldu mu?"

"Armes mi? O nasıl isim be?" Armes siyah, koca kanatlarını açıp onu kucağına alarak yükselmeye başlarken, "Senin asıl adın da Leyosi." dedi. "O yüzden bence bu konuyu tartışmayalım."

Zaten şu an bundan daha önemli bir konu vardı onun için, özellikle tartışılması gereken. Uçuyordu. Evet, oldum olası fantastik filmlere, hikayelere bayılırdı ama bu kadarı onun için bile fazlaydı.

Sonunda bir yerde durunca bulutların üzerinde olduklarını görüp şok geçirdi Ezgi.

"Rahat ol biraz."

"Tabi canım." deyip tedirgince güldü. "Zaten her sabah rutin olarak kanatlı bir manyağın kucağında bulutlara uçarım ben, her dakika ağzımdan ateş çıkar falan."

"Ateş demişken, onu geri alsam iyi olur. Su perileri ateşle bir arada olmaz." Onun ağzındaki tüm ateş, Armes'in açtığı avucuna dolarken şaşkınlıkla baktı sadece.

"Su perisi mi?"

"Aslında tam olarak değil. Ama öyle sayılırsın."

"Ne yani, insan değil miyim ben?"

"Hayır."

Bulutların üzerinde oturup bağdaş kurarak "Peki o zaman Dünya'da işim neydi?" diye sordu. Belki de rüyaydı tüm bunlar. Aşağı atlamayı denesemiydi ki?

"Sakın!" deyip ona baktı Armes. "Tabi ki de seni tutarım ama bu seni arayanların bizi bulması demek olur."

"Sen... Benim aklımdan geçenleri nasıl oluyor da duyabiliyorsun?"

"Aslında sen de yapabiliyorsun ve tabi ki benim bunu yapmamı engelleyebiliyorsun da."

"Vay be." deyip bulutları tutmaya çalıştı Ezgi, Armes'in kıkırdamaları arasında.

"Ne var? Masallarda pamuk şeker olarak geçiyor hep, tadını merak ettim."

"Onları tutamazsın."

"Ama üzerinde oturuyoruz."

Gülerek başını iki yana sallayıp yanına oturdu Armes. "Dünyada ne işin olduğunu sormuştun ya hani, 20 yaşına kadar seni korumam gerekiyordu ve ben de en kalabalık gezegene yolladım seni süre bitene kadar."

"Sen de 20 yaşına kadar başka bir yerde miydin peki?"

"Hayır."

"Peki o zaman neden ben?"

"Ben doğuştan tüm güçlerimi kullanabiliyordum, ama melezler belirli bir yaşa kadar bunu yapamaz." Ona yalan söylediği için içi hiç rahat olmasa da, eninde sonunda zaten anlatacağım diyerek kendini rahatlatıyordu Armes. Yalan değildi aslında, sadece söylememesi gereken şeyleri kendisine saklıyordu, o kadar.

"Peki ya..." Yutkunarak devam etti konuşmasına "Annem ve babam?"

"Onlar, seni korumak için ellerinden geleni yaptılar."

"Yaşıyorlar mı?"

"Evet."

Derince bir nefes alarak bulutları yakalama işlemine devam etti Ezgi. Bunca zaman kızgın, kırgın olduğu anne babasını görecekti. Kavuşacaktı onlara.

"Peki ne zaman gideceğiz? Neden burada bekliyoruz?"

"Çünkü daha 20 yaşına girmedin." Gözlerine dikkatlice baktı sonra. "Henüz hazır değilsin."

"Ne zaman hazır olacağım peki?"

"Gerçek kimliğine döndüğünde."

"Nasıl?"

"Sen aslında bu değilsin Leyosi. Yarın asıl seni göreceğiz hep beraber." Özlediğim seni.

"Korkmalı mıyım?"

Koca kanatlarını açıp, siyah gözlerini ona dikerek "Sanmam." dedi. "Benden korkmadıysan, başka bir şeyden korkmana da gerek yok demektir." Özellikle de kendi muhteşem görüntüden, diye mırıldandı Armes, onun duymayacağı bir sesle.








Bölüm Yağmur un şerefine gelsin. Ucunda onu sevmek olmasa atmazdımdi. Fatma, Yağmur u pusetine bırak ve yavaşça kapiçinoylan kısır yapmaya git pls🤭🤭🤭

OptilusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin