19.2-Asla böyle hissettirmedi.

40.9K 4.4K 8.1K
                                    

 BÖLÜM ŞARKISI: IU(아이유) _ Palette(팔레트) (Feat. G-DRAGON)


JUNGKOOK

Birden bire her şey darmadağınık olmuştu sanki. Ne ara bu hale geldiğimizi ve ne ara kendimi böylesine büyük bir karmaşanın içerisinde bulduğumu anlamamıştım. İnsanlar birbirini umursamıyordu. Kimse kimseye bakmıyor, kendi kaoslarının içerisinde kaybolmaktan başka bir şey yapmıyordu ve biz de o arada çoktan kendi kaosumuzun içerisinde kaybolmuştuk.

Jimin bana yapıştığında Yoongi, Taehyung'un yüzüne bir yumruk daha geçirmişti. Ne olduğunu anlamamıştım çünkü şaşkındım. Öyle şaşkındım ki öylece durmuş etrafımdaki çığlık seslerini dinliyor ve sadece birkaç saniyede birbirine giren ikiliye bakıyordum.

"İyi misin?" demişti Jimin benden ayrıldığında. Bakışları vücudumun her yerinde aceleyle dolaşmış, herhangi bir şekilde zarar görüp görmediğimi kontrol etmişti. "Bir yerine bir şey oldu mu?"

"Orospu çocuğu seni..." Yoongi hyung Taehyung'un yüzüne birkez daha vurmuş ve beni kendime getiren şey Taehyung'un yere kapaklanması olmuştu. "Siktir..." demiştim anında Yoongi Hyung'a atılırken. "Siz ne yapıyorsunuz?"

"Bu herif seni zorla sürüklüyordu." demişti Yoongi hyung. Yeniden Taehyung'a atılmaya çalışmıştı fakat önüne geçerek onu durdurmuştum. Dehşetle ikisine bakıyordum. Her şey neden böyle olmalıydı? "Beni sürüklemiyordu." demiştim. Her şeyi yanlış anlamışlar ve her şey sarpa sarmıştı. "Sadece eve gitmemiz gerektiğini söyledi ve ben de gitmek istemedim."

"Delirdin mi sen?" diye bağırmıştı Yoongi hyung dehşetle bana bakarken. Jimin koluma sarılmış, o da korku dolu gözlerle bana bakıyordu. "Aptal mısın da hala bu çocuğun yanında duruyorsun." Aniden Taehyung'un kahkahası kulaklarıma ulaşmıştı. Hala yerdeydi. Ellerini öylece toprak zemine dayamış, gülmeye başlarken onlarca sesin arasında bile onun gülüşünü duyabilmeme, ayırt etmeme şaşırmıştım. Ben fena boku yemiştim.

"Jungkook gidelim buradan." demişti Jimin.

"Neler oluyor burada?" Duymak istemediğim o ses tonunun sahibi de olaya karışıp anında Taehyung'un yanına giderken içim yeniden kaynamaya başlamıştı. "Hayır." demiştim Jimin'e bakarken. "Gitmeyeceğim." Sonra Taehyung'a dönmüştüm. "İyi misin sen?"

Hoseok onun yerden kalkmasına yardım etmiş, dikkatle yüzünü inceliyordu. Parmakları çene hattında dolaşırken gözlerimi sıkıca kapatmış, birkaç saniye derin nefes almıştım.

"Hala onu düşünüyorsun." demişti Jimin sızlanarak. "Gidelim şuradan." Gözlerimi açmış, anında Taehyung'un sert bakışlarıyla göz göze gelmiştim. Gülüşü yüzünde donmuş, Hoseok'un tutuşundan kurtulmuştu. "Gitmiyor." demişti sert bir sesle. Yanıma geldiğinde ortamın git gide daha da berbat bir hal aldığını fark etmiştim. "Siz gideceksiniz."

"Taehyung.." Hoseok uyarırcasına Taehyung'un kolunu tutarken artık sınırı aşmıştım. Her şey üzerime geliyormuş gibi hissediyordum ve bu artık çok fazlaydı. "Ona dokunma." diye bağırmıştım birden bire. Tüm yüzüm sinirden kızarmış gibi hissediyordum. Dördünün de bağırmamla bakışları bana dönerken hepsinin yüzüne büyük bir şaşkınlık hakimdi. "Ona dokunup durma." demiştim yeniden.

Hoseok'la göz gözeydik. Bakışları alayla benim üzerimde dolaşırken suratına bir yumruk geçirmekten başka bir şey düşünemiyordum. "Sana ne oluyor?" demişti sırıtarak. Ona doğru bir adım atmıştım ve artık sınıra dair bir şey kalmamıştı.

"Beni zorlama..." demiştim, dişlerimi sıkarken. Hoseok'un yüzündeki sırıtış bir saniye olsun silinmezken tek kaşını kaldırmıştı.

"Zorlarsam ne olur?" Ona doğru bir adım daha atmıştım fakat aramıza Yoongi Hyung'un girmesiyle ikimizinde bakışları birbirinden ayrılmıştı.

We Turn Red | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin