AHALİ

ON YEDİNCİ BÖLÜM

OKUMAYA BAŞLADIĞINIZ TARİHİ VE SAATİ BURAYA BIRAKIN.

*

AHALİ - ON YEDİNCİ BÖLÜM

# Katy Perry - Swish Swish (Official) ft. Nicki Minaj

''Aşkımmm!''

Biz kendimize gelmeye çalışırken, sesin sahibi –Şebnem- önünde durduğumuz binadan çıkıp arabanın önünden dolaşarak sürücü kapısının yanında durdu. Arabanın üstü açık olduğu için vücudunun üst kısmıyla kapının üzerinden öne doğru uzanıp Hakan'ın boynuna atladı ve sıkıca sarıldı.

Hasretle, ''Nasıl özlemişim...'' deyip yüzünü Hakan'ın boynuna gömdü ve kokladı.

Hakan da anlık bir duraksamanın ardından kollarını kaldırıp Şebnem'in belinin etrafına sardı ve iyice kendine çekti. ''Bende öyle,'' dedi samimi bir şekilde.

Onları izlerken gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Ne özlemi Allah aşkına? Daha dün birlikte değil miydi bunlar? diye geçirdim içimden.

Birbirlerinden ayrıldıklarında Şebnem dikleşip meraklı bakışlarını Hakan'la ikimizin arasında dolaştırdı. ''Ne yapıyorsunuz burada sıcağın altında?''

Hakan omuz silkti. ''Konuşuyorduk,'' diye yanıtladı basitçe.

''Ne bitmez konuşmaymış yahu!'' deyip gülümsedi, ses tonu da gülümsemesi gibi sıcaktı. ''Deminden beri pencereden size bakıyorum. Baktım sizin geleceğiniz yok, ben geleyim dedim.''

Hakan gülümseyerek, ''İyi yaptın,'' dedi ve uzanıp Şebnem'in elini kavradı. ''Hem gitmeden seni de görmüş oldum, günüm güzel geçecek.''

Şebnem, ''Beni şımartıyorsun,'' dedi utangaç bir edayla.

''Şımartırım tabi. Sevgilin değil miyim? İşim bu,'' deyip elinin üzerine bir öpücük kondurdu, sonra da geri çekilirken yandan bir gülüşle birlikte göz kırptı.

Böyle erkekler de varmış, diye geçirdim içimden. Şebnem'in yanakları pespembe olurken mest olmuş bir haldeydi. İtiraf etmem gerekir ki izlemek bile insanın içini bir hoş ediyordu, kaldı ki o sözlerin, o gülüşün, o göz kırpışın odağındaki kişi olmak... Şebnem'in bu hale gelmesi gayet normaldi. Ailenin playboyu İlker gibi görünse de Hakan'ın da ondan aşağı kalır yani yok gibiydi, hani işini biliyor ama sevgilisi olduğu için bu yanını ondan başkasına göstermiyordu. İdeal sevgili dediğin...

''Her neyse, ben kaçayım artık. Size iyi eğlenceler kızlar.''

***

Hakan bizimle vedalaşıp yanımızdan ayrıldıktan sonra Şebnem beni hiç vakit kaybetmeden peşinden binanın – SPA'nın – içine sürükledi.

İçeriye girdiğimiz andan itibaren etrafımızda – daha doğrusu Şebnem'in etrafında – dört dönmeye başlayan SPA çalışanları bizi her iki kenarında çukur misali alçak zeminler ve onların içi ufak beyaz çakıl taşlarıyla dolu olan koridorlar boyunca ilerletip, yuvarlak kemerli kapılardan geçirirken kendimi başka bir dünyaya ayak basmış gibi hissediyordum. Burası her şeyiyle – en ufak ayrıntısına kadar – insanı rahatlatmak, huzur vermek için tasarlanmıştı. İçeride mumların ve tütsülerin birbirine karışan kokusu hâkimdi ve loş bir ışıklandırma vardı, duvarlar bej rengi, dalga desenli taşlarla kaplı, yerler ise aynı renkte mermerden yapılmaydı.