43. Bölüm

139K 6.1K 852
                                    

Adam günün ilk ışıklarıyla gözlerini araladı. Dikkatini çeken ilk şey yanında mışıl mışıl uyuyan kızdı. Ona hiçbir zaman bir kalıp bulamamıştı. Kız çocuğu olamayacak kadar olgun, kadın olamayacak kadar da küçüktü. Milena'ydı işte. Her şeyiyle onun Milena'sı...

Parmaklarını pürüzsüz yanağında dolandırırken genç kız gözlerini kırpıştırdı ama uyanmadı. Uykusu çok hafifti. Demir neredeyse onunla ilgili her şeyi biliyordu. Nerede ne yaptığını bilse de, bazen Milena onu çok şaşırtıyordu.

Daha fazla yatakta oyalanmadan banyoya girdi. Aldığı kısa duştan sonra takım elbisesini giydi. Bugün önce cezaevine, sonraysa şirkete uğraması gerekiyordu. Saate baktığında hiç de öyle sabahın ilk ışıkları olmadığını fark etti. Saat şu an tam olarak on biri gösteriyordu. Milena mırıldanarak uyandığında karşısında gördüğü adama bakakaldı. Ne ara uyanmış da hazırlanmıştı?

"Günaydın."

Demir'in söylenmesi üzerine, o da aynı şekilde karşılık verdi. Ama bugün kendini epey yorgun hissediyordu. Karnına giren sancılarla tekrar ay başı aklına geldi. Midesi bulanıyor ve içi titriyordu. Keşke dedi, keşke kızların özel günü olmasa...

"Neyin var?"

Demir'in endişeli bakışlarını üzerinde hissedince mutlu oluyordu. Çünkü her zaman insanların kendisi için endişelenmesini sevmişti. Böylelikle kendini daha çok önemli hissediyor ve bu da mutluluğuna mutluluk katıyordu.

"Galiba rahatsızım."

Artık eskisi kadar çekinmiyordu. Üstelik bunun çok normal bir şey olduğunu biliyordu ama bazen cidden utanmak elinde olmuyordu.

"Yine ay başı ve Milena'nın uslanmaz ağrıları."

Genç adamın söylenmesi üzerine biraz nazlı olmaya karar verdi. Tabii başarabilirse... Demir'e nazının geçip geçmeyeceğini bile bilmiyordu. O halde ufacık bir testten sorun çıkmazdı.

"Nereye gidiyorsun sen? Ben burada kıvranırken bir yere gitmeyi düşünmüyorsun, değil mi?"

Psikolojik baskı yaptığının farkındaydı. Üstelik etkili olduğu da gözler önündeydi. Çünkü söyledikleri Demir'in bir an bocalamasına sebep olmuştu.

"Cezaevine gideceğimi söylemiştim. Aslında oradan sonra şirkete de geçmem gerek ama bugün gitmesem de olur."

"Yani yine de cezaevine gideceksin?"

Diye sorarken moralinin bozulduğunu hissediyordu. Demir ve Hakan'ın yüzyüze gelmesini istemiyordu. Henüz yaşananlar çok yeniydi ve biraz zaman geçmesi herkes için iyi olacaktı. Şimdi Demir'e gitme dese, sözünü geçiremeyeceğini biliyordu. Bu yüzden biraz daha uzandığı yatakta kıvrandı.

"Ama ben hiç iyi değilim. Üstelik yanımda kalmanı istiyorum."

Demir duyduklarına inanamıyordu. Milena hep ona odun derdi ama kendisi Demir'den daha odundu. O yüzden böyle cümleler kurduğuna inanamıyordu. Fakat Demir'in hoşuna gittiği gerçekti. Yoksa Milena da artık romantik bir aşığa mı dönüşecekti?

Demir üstündeki ceketi çıkarıp yatağın kenarına bıraktı. Milena da yataktan kalkıp banyoya girdi. Çekmeceden çıkardığı pedi alırken daha tam olarak hastalanmadığını gördü. Fakat karnında feci bir ağrı vardı. İşlerini hallettikten sonra odaya geçti. Demir onu görünce yanına doğru yürüdü. Yatağa oturmasına yardım ederken aslında çok ağrısı olmadığını anlamıştı. Milena sadece kendisiyle ilgilenilmesini istiyordu ve Demir bunu anlayabilecek bir zekaya sahipti.

"Gitmeyeceksin değil mi?"

Dediğinde Demir'in dudaklarında belli belirsiz bir tebessüm yerini aldı. Hayatında kendi dışında gelişen, daha çok babasının sayesinde oluşan birçok olay vardı. Fakat Milena yanındayken sanki her şey önemini yitiriyordu.

Buzdan Mafya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin