BÖLÜM ŞARKISI: Chord Overstreet- Hold On
14|Hayatıma çok fazla dahil olmak istiyorsun değil mi?Evrenin işlediği o basit düzende kendime belirli bir yer bulduğumu düşünmüştüm. Olmam gereken kişi olduğumu, fazlasına ihtiyacım olmadığını ve daha fazlasını istemediğimi. Yanıldığımı fark ettiğim an Taehyung'u gördüğüm ilk sefere denk geliyordu. Buz dolu bir kova başımdan aşağı boşaltılmış gibi hissetmiştim. Kaynar sulara atılmış gibi. Aynı anda hem yanıp, hem de donmuştum.
Dersten çıkmıştım. Öylece yürüyordum ve o zaman Jimin yoktu. Vardı ama şimdi ki gibi değildi işte. O kadar yakın değildik. Onu sadece birkaç saniye görmüştüm. Sınıfların önünden geçiyordum ve onun olduğu sınıfın kapısı açılmıştı. Birkaç saniye içerisinde yanımdan öylece yürüyüp geçmişti. Adımları seriydi. Bana bakmamıştı ve burnuma dolan parfüm kokusu beni afallatmış birkaç saniyeliğine gördüğüm yüzü beni darmadağınık etmişti. Ona bakarken nefesim kesilmişti.
Günlerce onun olduğu sınıfın önünden geçmiştim. Birkaç kere daha görmüştüm onu. Sonra aklımda yer edinmişti. Birçok şey hakkında düşünüyordum o zamanlarda. Bunun adına aşk dememiştim. Demeyi tercih etmemiştim ve sonra tüm dedikodular kulağıma ulaşmaya başlamıştı. Onunla birkaç kere göz göze gelmiştim. Donuk bakışları içime işlerken dedikodular daha da artmıştı ve en sonunda da bu duruma gelmiştik.
"Jimin..." demiştim tereddütle. Bundan deli gibi korkuyordum. Dışarıda oturmuş, onun çıkmasını bekliyorduk. Dersimiz çoktan bitmişti. Bu yaptığımız aptallıktı biliyordum. Göreceğim şeylerin hoşuma gitmeyeceğini de biliyordum. Bile bile kendimi bunun içerisine sürüklüyordum. "Vazgeçtim." dedim. Gitmek için hareket ettiğimde Jimin sertçe kolumdan tutmuş ve beni kendine çekmişti. "Saçmalama." demişti. "Saatlerdir bekliyoruz."
"Jimin korkuyorum. Vazgeçtim. Bu iyi bir fikir değil." Jimin bana bakarken gülmüştü. "Neden korkuyorsun?" demişti. "Haklı da çıkabilirsin. O senin dediğin gibi bir insanda olabilir. Neden korkuyorsun Jungkook?" Titrek bir nefes aldım. Söyleyecek hiçbir şey bulamazken kendimle yüzleşiyordum. Ona karşı olan güvensizliğim yüzüme çarpmıştı. Ben ona güveniyorum derken bile aslında içimdeki tüm şüphe kırıntıları afallatmıştı beni. Dudaklarımı araladığımda durmuştum. Taehyung birkaç saat önce gördüğüm çocukla fakülteden çıktığında yaslandığım duvara sinmiştim. Gülerek bir şeyler konuşuyorlardı. Gülmesini istemiyordum. Benden başkasına gülmesini istemiyordum.
Öne atılacağım sırada Jimin anında beni durdurmuş ve "Dur..." demişti. "Biraz uzaklaşsınlar." İkisinin uzaklaşan bedenini izlemiştik bir süre. "Yanındakini tanıyor musun?" diye sormuştum Jimin'e. Jimin bana bakmış ve omuz silkmişti. "İlk defa gördüm." dediğinde "Belki geçiş falan yapmıştır." diye sözlerine devam etmişti. Karnım kasılıyordu. İlk defa birini bu kadar kıskanıyordum.
"Gidelim mi?" demiştim. Neredeyse görülmeyecek kadar uzaklaşmışlardı. Jimin bana bakmıştı tekrar. "İçinde bir yerlerde.." demişti. "Sen de söylenen her şeyin doğru olduğunu biliyorsun." Gülmüştüm. "Sadece görelim." demiştim.
"Yanlışıyla veya doğrusuyla. " Derin bir iç çekmiştim. Ona kapılmam çok kolay olmuştu. Çok ama çok kolay olmuştu. "Her ne olursa olsun bir ay hala dolmadı."
**
Bu işe baştan itibaren kalkışmamız gerektiğini biliyordum. Baştan itibaren bunu yapmamalıydık. Üniversitenin ikinci senesindeydim ve hayatım boyunca böyle bir mekana gelmemiştim. Taehyung'u takip etmek tahmin ettiğimizden daha zordu. Onun bir arabası vardı ve bizde otobüslerde sürünen aptal iki üniversite öğrencisiydik işte. Tahminlerimiz arasında bu yokken o arabasına yanındaki çocukla binip gitmiş ve biz öylece kalmıştık. Ben her şeyin bittiğini düşünüp rahatlarken Jimin kolumdan tuttuğu gibi beni evime sürüklemişti. Sürekli telefonuyla oynayıp bir şeylerle uğraşmış ve ben öylece oturup keyifli bir şekilde televizyon izlemiştim.
