23* Havuzda İki Saat

12.7K 609 13
                                    

Bryant'ın planı basitti.

Spor kıyafetlerim ve spor çantamla evden çıkıp doğruca arabama bindim. Antonio takipçiyi harekete geçirdi mi bilmiyorduk ama öyle olduğunu varsaymak zorundaydık.

Bu yüzden otoyolda gözüm hep aynada, peşimden gelen birilerini aradım ve trafiğin iyice azaldığı bir dönemece gelene kadar da bulamadım. İşte birkaç araba arkada, benimle dönüş yapıp daima uzun mesafe bırakarak aynı yoldan gelen bir araç vardı. İçindeki seçilmiyordu ama o olmalıydı. Artık ensemde geziniyordu bile.

Spor salonuna girdiğimde, onun yetiştiğinden emin olmak için girişte panoya asılı bir ilanla bir süre oyalandım.

Giriş holünden 3-4 basamakla ana hole ulaşılıyordu. Burası daha çok, yakınlarını almak için bekleyenler içindi. Erkekler eşlerini veya kızlarını beklerken bu koltuklarda can sıkıntısından patlamamak için dergilere göz atarlardı.

Basamakları çıktım, birkaç saat boyunca buradan çıkmayacaktım.

Çıkmamış gibi olacaktım.

Havuza giden merdivenlere yöneldim ve görünmeyeceğim bir köşede beklemeye başladım. İşte, o anda rahat giyinmiş yapılı bir adam danışmadaki kıza yaklaştı.

"Merhaba" dedi kibarca, yüzme programına dahil olup olamayacağını sordu ama kızın cevabı tam olarak beklediğim ve istediğim şekildeydi,

"Üzgünüm efendim, merkezimiz bayanlara özeldir" dedi gülümseyerek.

Adam başını sallayıp bir şey arıyormuşçasına merdivenlere bakınırken hemen içeri çekildim. Tekrar baktığımda gitmişti. Bryant'ı aradım.

"Hemen ardından giren adam arabaya döndü, anlaşılan seni burada bekleyecek" dedi açar açmaz.

"Beklesin bakalım" derken merdivenleri çoklu atlayarak aşağı iniyordum. Telefonu kapatıp arka bahçeye açılan çıkıştan kendimi dışarı attım, beni bekleyen arabaya binip kapıyı sertçe kapatmam bir an sürmüştü.

"Kaçmak için oyalamak" dedim Bryant'a. Heyecanın verdiği mutluluk beni uçuruyordu. Bryant seslice gülerek, arkaya dönüp arabayı geri geri sürdü ve dar yoldan çıkardı.

"Her zaman işe yarar"

Bileğime taktığım saç lastiğiyle saçlarımı olabildiğince küçülterek topladım ve kucağıma koyduğum çantayı açıp içinden çıkardığım düz, sarı renk peruğu başıma yerleştirdim. Bryant gözünü yoldan ayırıp bir an bana bakınca yüzünü buruşturarak güldü.

"Sarı bana gitmedi mi yoksa?" dedim endişeli gibi ve sihirli çantasından devasa şeyler çıkaran Mary Poppins gibi, çantamdan bu kez ayağıma kadar gelen, renkli desenli bir elbise çıkardım.

Derin bir nefes alarak elbiseyi başımdan geçirip giymeye başladım.

"Bana delirmişim gibi bakmıyorsun değil mi Bryant?" dedim başımı elbiseden geçirirken.

"Böylesine etkili bir kılık değiştirmeyi her zaman yapıp yapmadığını düşünüyordum"

Gururla gülümserken iki kolumu da elbisenin askılarından geçirebilmiştim.

"Bu işte iyiyimdir"

Son parça olan kot ceketi de giydiğimde artık hazırdım. Küçücük yerde giyinmiş olmanın kaslarımda biriktirdiği yorgunlukla arkama yaslandım.

"Oldukça iyi parçalar" dedi Bryant neşeyle.

"İyi seçimler. Ayrıca kâhkül sana yakışıyormuş"

KUM *[Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin