1.8

177 23 56
                                    

"İçmemiz yasal bile değil...Ne işimiz var oğlum bizim burada?"

Yoongi sinirle konuşurken Taehyung bunu pek de umursamıyor gibi duruyordu. Gözlerini devirdi.

"Sen içeri girersin. Bir kaç şişe alır ve gelirsin. Madem yasal değil, orada içmeyiz biz de."

Suga yaşından oldukça büyük gösteriyordu. 19 olduğuna inanırlardı ve tahminen Taehyung'un bizi getirdiği yer kimlik sormayacak kadar sokak arası bir yerdi.

"Bence de." diyip Taehyung'a hak verdiğimde Jimin de kafasını salladı.

"Neden ben?!"

Taehyung yamuk bir şekilde güldü. Eliyle kendi suratını gösterdi. "Bu dağılmış halimde kimse içki vermez bana. Ayrıca..." Bu sefer elini Jimin'in suratına çevirdi. "Jimin 16 bile göstermiyor." Ardından da eliyle beni gösterdi. "Haze de gördüğün gibi bir kız. "

Elini indirdi. "Yani bütün iş sana kalıyor. Hadi göreyim seni! Fighting!" Ellerini yumruk yapıp Yoongi'ye gaz vermeye çalışıyordu. Yoongi Taehyung'un yumruk olmuş ellerine ifadesizce bakıp market-bar benzeri yerin kapısından içeriye girdi.

Bir beş dakika sonra da elinde üç soju şişesi ile geldi. Taehyung kolunu Yoongi'nin omzuna koyup sevinçle "Adamsın be!" derken Jimin Yoongi'nin elindeki sojuları aldı.

"Şu ilerideki parka gidelim," dediğinde ona parkın geçen geldiğimiz yer olduğunu fark ettim birden. İlk öpüştüğümüz yer olduğunu. Jimin'e kaçamak bir bakış atıp parka doğru ilerledim ama Taehyung koştuğu için benden hızlıydı. Geçip bir banka oturmak yerine parkın tam ortasına kuruldu ve bizi beklemeye başladı.

Biraz sonra biz de yanına oturmuş şişeleri açmaya başlamıştık.

"İçimde çok garip bir his var...sanki kötü bir şey olacakmış gibi." Jimin sojusundan içmeden önce böyle söyleyip elini kalbine götürmüştü. Bir an hislerin hiçbir anlama gelmediğini bilmeme rağmen ürperdim. Yakında...gerçekleşecek olabilir miydi? Hızla Jimin'in kolları altına girdim ve yüzümü göğsüne gömdüm. Bu hareketimi beklemediği için bir an duraksasa da sonrasında kolunu omzuma koyarak beni daha da kendisine doğru çekti.

Güzel kokuyordu Jimin.

"O zaman...Bize?" Taehyung şişeyi kaldırdı, ben fazla içki sevmediğim için Jimin'inkinden bir kaç yudum alacaktım sadece. Bu yüzden benim bir şişem yoktu. Jimin de Yoongi de şişesini havaya kaldırdı. "Bize." dedi, Yoongi. Ardından Jimin devam etti. "Daha güzel günlere."

Daha sonrası içmek ve saçmalamakla geçmişti. Taehyung Bonghee'den bahsediyor ve pişmanlığımı ikiye, hatta belki de üçe katlıyordu. Belli etmemeye çalışırken hala Jimin'in kolları arasındaydım.

Yoongi biraz gerileyerek bir ağaca yaslanmıştı. Dalgın dalgın bize bakıyordu fakat görmediğinden emindim. "Biliyor musunuz...Hep bir kız kardeşim olmasını istemişimdir."

Yeniden titrediğimde ilgiyle ona bakıp dinlemeye başlamıştım.

"Bizler gibi...Yürüyebilen, koşabilen, konuşabilen, sevebilen...Herkesten kıskanacağım, hatta onu seven biri oldu mu yumruğu çakacağım türden bir kız kardeş." Buruk bir gülümseme ile bize baktığında ona bunu gerçekten yaptığını, merak etmemesini söylemek istedim.

"4 yıl oldu sanırım. Annemi bir kazada kaybedeli. Hamileymiş, bebeği kurtarabilmişler de kendisi ölmüş. Normal bir bebek değildi, bizler gibi...yürüyemiyor, koşamıyor veya konuşamıyor. Ama güzel seviyor."

Hepimiz şaşkınlıkla ona bakıyorduk. Bir kardeşi olduğunu bile bilmiyorduk ki şaşırmayalım.

"Güzel seviyordu sevmesine de...Ölünce sevmenin pek de bir anlamı kalmıyor sanırım."

Another Life|| BTS ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin