Tam iki hafta sonra her şey yerine oturmuş gibi görünüyordu. Haze olmaya alışmış ve böyle daha mutlu olduğumu fark etmiştim. Eski hayatıma geri dönme şansım olsaydı eğer bunu elimin tersiyle iter ve bir rüya bile olsa sonsuza kadar uyanmamaya razı olurdum.
Taehyung sevgilisinden ayrıldıktan sonra hemen toparlanır sansam bile bir süre kendine gelememişti. Bunu gururuna yedirmediği için olduğunu düşünüyordum, ta ki bir gün konuşurken Taehyung'un buruk bir şekilde gülümseyerek "Kız haklı be abi..." dediğini görene kadar. Sorar gözlerle bakınca devam etmişti daha sonra. "Ben olsam, ben de sevmezdim beni." Anlam verememiştim, aldattığını öğrendiğini bilmiyor muydu yani Taehyung? Kaşlarımı kaldırarak tepki versem de ağzımı açıp bir şey söylememiştim. İşin aslını bir an önce öğrensem iyi olacaktı.
Her geçen gün insanların bana bakışı ve düşüncelerinin değiştiğini hissediyordum. Eski hayatımda, dikkat çeken biri değildim. İnsanlara yardımcı olur, çabaladıkça canım yanardı. Herkese güvenir ve ihanet nedir bilmezdim. Annem ölene dek ölümle tanışık değildim. Babam ile aramız iyice açılana dek, sevgisizlik ne demek onu bile bilmezdim. Şimdi ise hepsini tatmıştım, ben değişsem dahi hayatımın başrolleri değişmemişti.
"Akşam benimle bara gelecek var mı? İçip dağıtmak istiyorum da," Taehyung alaycı ama bir o kadar da ciddi bir sesle konuşmuştu. Tarih dersinde, hocanın dersi bitirmesini bekliyorduk. Benim yanımda oturan Jimin kısa bir süre bana bakıp, sessizce arkasına döndü. "Kendine geldiğinde gitsek?"
Taehyung ofladığında onun yanında oturan Yoongi konuştu. "Jimin haklı dostum, başka bir şeyler yapalım."
Sorar gibi bana baktıklarında omuz silktim. "Bilmem." Bana fark etmezdi.
"Pekala...sizin dediğiniz gibi olsun. Bar sözünüz var, yazdım bir kenara."
Jimin sırıtarak kafasını salladı. Yoongi de Taehyung'un omzunu sıktı ve daha sonrasında Tarih hocasının ders bitti demesini duyduk. Bitmesi iyi olmuştu çünkü biraz daha bilgi kaldırabileceğimi hiç sanmıyordum.
Jimin ayaklandı. "Ben kantine gidiyorum, bir şey isteyen?"
"Soju?" Ses Taehyung'a aitti. Jimin "Hemen," diyerek sınıftan çıktı. O sırada Yoongi'nin omzumu dürttüğünü hissettim. Ona dönerek "Efendim?" dedim.
"Akşam nereye gidelim?"
Taehyung'a sormamıştı çünkü Taehyung kafasını sıraya gömmüş, düşüncelerle boğuşmakla meşguldü.
"Bilmem."
"Haze ve 'Bilmem'... Ne zaman bıkacaksın şundan?"
"Sanırım hiçbir zaman."
Yoongi güldü, "Her neyse, ciddiyim. Çıkıp öylece dolaşsak mi acaba?"
"Olur, bana uyar."
Konuşmamız bittikten sonra Jimin sınıfa girmişti. Birkaç meyve suyu almıştı. Biz bir şey istememiş olsak bile meyve sularını bize uzattı. Aldım ve pipeti açarak içmeye başladım.
"Ee, ne yapıyoruz?"
"Çıkıp dolaşalım biraz dedik. Bir planımız yok."
Jimin kafasını sallayıp önüne döndüğünde meyve suyunu içime çekiyordum. Bana bir süre bakıp gülümsedi ve önüne döndü. Ona karşılık verebilmeyi her şeyden çok isterdim aslında.
Belki bir gün, diye düşündüm hoca sınıfa girerken. Belki bir gün.
~
Okul bittiğinde dördümüz birden çıkışta yürüyorduk. Taehyung depresif bir sesle "Hayatın hiçbir anlamı yok gençler." diye mırıldandığında Jimin "Hı hı," dedi. Sesi alaycıydı.
Taehyung sonunda ona biri katılmış gibi hissederek "Ah be abi, ne olacak bizim şu platonik halimiz?" dedi. Jimin öksürerek "Kendi adına konuş," dedi. Anlamıştım, anlamazlıktan geldim.
Taehyung bana bakarak kafasını salladı, çaktırmamaya mı çalışıyordu bunlar? Bir aptal bile anlardı hareketlerinden.
Jimin konuyu değiştirmek adına kolunu Taehyung'un omzuna atıp tüm yükünü ona verdi. "Hayatın hiçbir anlamı yok be abi." dediğinde Taehyung bir iç çekti. Buna gülmeden edememiştim, kıkırdayarak onlara baktığımda Jimin'in bana baktığını gördüm. Kolunu Taehyung'un omzundan çekti. Çekingen bir tavırla kolunu omzuma koyduğunda kolunu ittirmedim. Nedense yanlış gelmemişti. Jimin itmediğimi görünce güldü, "Bir daha gülsene," dediğinde ona bakakaldım. Jimin'den ilk defa bir iltifat duyuyordum ki, bu da tam olarak söylenmiş bir iltifat değildi. Ama anlamıştım.
Ona baktığımı görünce gülümsemesi yavaşça küçüldü ve en son küçücük bir tebessüm olarak kaldı. Önüme döndüm ama kolunu yine de ittirmedim. Bir süre öyle yürürken Jimin kolunu omzumdan çekmeden konuştu.
"Kütüphaneye uğramam gerektiğini biliyor muydun?"
Taehyung, Jimin'e bir kafa işareti yaparak "O zaman ben kaçar," dedi, ardından saçımı karıştırıp "Derste görüşürüz." diye de ekledi.
Onu umursamadan saçımı düzelttim ve "Gidelim o zaman." diye mırıldandım Taehyung ve Yoongi "Sizin evin orada buluşuruz." dedikten sonra yanımızdan ayrıldı. Sanırım 'sizin ev' den kasıtları Jimin'in eviydi. Anlamasam da kafamı sallamıştım, ardından adımlarımızı yön değiştirmiş ve kütüphaneye yönelmişti.
~
Birlikte kütüphaneye geldiğimizde Jimin'in kolundan sıyrılıp bir masaya oturdum. Jimin de kütüphaneciye doğru yönelmişti. Henüz düzenlenmemiş bir çok kitap vardı masanın üzerinde. Kitap görmek bana önceki hayatımı hatırlatmıştı.
Kitaplarla iç içe geçirdiğim hayatım ve annemi onlardan birini okurken kaybedişim.
Babamın büyük bir kütüphanesi vardı. Onlardan yararlanırdım fakat annem öldüğünden beri tek bir kitap bile okumamıştım.
Yine de kendime engel olamadım. Okuyacağım için değil de, öylesine düzinelerce kitap içerisinden biri seçip çıkardım. İçim titredi ve Jimin'in bunu kütüphanede görüşünü hatırladım. Sayfasının neden yırtık olduğunu soruşunu. Kitap o zamanlar ilgimi çekmemişti, o sayfayı babam bir araştırma için benden istediğinde koparmıştım. Kitabın ne içine ne de dışına bakmıştım. Ama şimdi içimde hissettiğim ürpertinin nedenini biliyordum.
Yaşadıklarım yüzündendi.
Yüzümü buruşturarak kitabı alıp hiç de kibar olmayan bir şekilde fırlattım yığının içerisine. Ardından ayağa kalkıp "İşin bitmedi-" diye Jimin'e seslenecektim ki, Jimin'i gördüm.
Jimin'in kaşları çatıktı, düşünüyor gibiydi. "Kitaplarla bir sorunun olduğunu bilmiyordum." dedi garip bir ses tonuyla. Eski beni tanısaydı, buna daha da fazla şaşırırdı. Kitapları severdim ama artık gereksizlerdi.
"Pek aram yoktur." diye yanıtladı onu. Bu konu hakkında düşünmesini istemiyordum. Karşı karşıya durduk ve ben onu inceledim bir süre. Eski Jimin'di hala. Eski kibar, saygili ve eglenceli Jimin. Duyguları da dahil değişen hiçbir şey yoktu ama bu hayatımda daha rahat hissediyordum onun yanında. Daha huzurlu...daha mutlu. Onu kendimden uzak tutmam gerekiyordu oysa. Ondan uzaklaşıp bir daha onu üzmeyecek olmayı garantilemem.
Oysa şimdi karşılık vermek daha mantıklı bir seçenek gibi geliyordu.
Birden uzanıp Jimin'in yanağına bir öpücük kondurdum. Dudaklarım yanağında fazla oyalanmamıştı. Ne onun hissettiklerini bildiğimi belli edecek kadar kısa, ne de ona hissettiklerimi belli edecek kadar uzun.
Bana şaşkınca bakarken ekledim.
"Vakit kaybından başka bir şey değiller, gereksiz."
Gözleri büyüyerek bana bakarken Kitaplardan bahsettiğimi umarım anlar, diye düşünüyordum.
~
Diğer bölüm, Haze açısından daha duygusal bir bölüm olacak! Ve belki biraz da...romantik?😂 Sonunda Jimin karşılık almaya başlar belki. 🙂
Umarım beğenmişsinizdir! Yeni bölümde görüşmek üzere-muhtemelen çok da uzun sürmeyecek ya neyse😂💕💕

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Another Life|| BTS ✔
FanfictionÖldüğümde, yeniden doğmayı bekliyordum. Bir hayatın içine bodoslama dalmayı değil. İki farklı evrenin, iki farklı insanın hikayesi. ° ->@JungDaisy Kapak: @JungDaisy #Tüm Hakları Saklıdır.# Başlangıç: 15 Aralık 2015 Bitiş: 13 Mayıs 2018