11-Üşümeme izin verecek misin?

48.4K 5.1K 3.7K
                                    

BÖLÜM ŞARKISI: Sleeping At Last:  Neptune 

Yorum yaparsanız sevinirim :*


11| Üşümeme izin verecek misin?

Hayat her zaman karşımıza farklı farklı sorunlar çıkarıyordu. İlk başta oldukça küçük olan bu sorunlar zaman geçtikçe ve biz büyüdükçe daha da içinden çıkılmaz bir hale geliyordu. Sınav stresleri yerini aptal ilişki sorunlarına bırakıyor, insan ilişkileri karmaşık süreçler haline geliyordu. Herkesle çok kolay iletişim kuran bir yapım yoktu. En azından Jimin kadar sosyal değildim ve insanlarla kurduğum iletişim bana yetiyordu. İnsanlar beni severdi ve ben de onları severdim.

Çoğu zaman insanları anlamanın oldukça kolay olduğunu düşünmüştüm. Basit yaratıklardık. Düşüncelerimizi tahmin etmek çok kolaydı ve ona göre davranmakta öyle. Taehyung'a çekilmemin en önemli nedeni de buydu. Onun düşüncelerini asla tahmin edemiyordum. Ve omu her çözdüm dediğimde bambaşka biriyle karşılaşıyordum.

"Neye bakıyorsun sen öyle?" dedi Yoongi hyung. Bakışlarını benim bakışlarımı odakladığım yere çevirmişti. Taehyung bir saniye olsun bakışlarını bakışlarımdan ayırmıyordu ve en kötüsü de o bakışlarda ilk defa sıcaklık görmememdi. Karşısında oturduğu kişi bile birkaç saniye bakışlarını benim olduğum tarafa çevirmişti.

"Bu ucube neden sana böyle bakıyor?" demişti Yoongi hyung. "Seni rahatsız ediyorsa söyle. Hallederiz." Yutkunmuştum. Herkes , demiştim içimden. Herkes aynıydı işte. "O ucube değil." demiştim sert bir ses tonuyla. "O benim..." Neyimdi? Üç hafta sonra onunla sevişecektim. Bana dokunuyordu ve en ufak bir dokunuşla bile aklımı kaybetmemi sağlayacak seviyeye getiriyordu. Biz neydik? Arkadaş, sevgili... Hiçbiri...

"O benim..." demiştim tekrar. "Arkadaşım.." En mantıklısı buydu. Akla en yatkın olanı...

"Onunla arkadaş mısın?" demişti Yoongi Hyung gözlerini irice açarak. "Onun gibi biri seninle nasıl arkadaş?" Gözlerimi sıkıca kapatmış ve derin bir nefes almıştım. "Nasıl biri?" demiştim alaycı bir ses tonuyla. "Yakışıklı, nazik, zeki... Haklısın. Onun gibi biri benim gibi bir ezikle nasıl arkadaş olabilir?" Yoongi hyung'un dudakları şaşkınlıkla aralanmıştı. "Onu kast etmedim."demişti.

"Burada kötü olan sen değilsin. O."

"Neden herkes böyle düşünüyor?" İnsanların ona karşı bakışları o kadar yargılayıcıydı ki delirmek üzereydim resmen. Dünkü kavgadan sonra bana bile garip bakmaya başlamışlardı. Sanki onunla konuşmam dünyanın en garip olayıymış gibi.

"Herkesin neden böyle düşündüğünü bilemem..." demişti Yoongi hyung. "Ama benim geçerli bir nedenim var. Onu az da olsa tanıyorum." Kaşlarımı çatmıştım. Ne demek istiyordu?

"Nereden tanıyorsun?" dedim.

"Aynı mekanda takılıyorduk önceden." dedi, büyük bir rahatlıkla. "Ailesiyle arası berbat. Neredeyse bütün zararlı alışkanlıklara sahip ve arkadaş çevresinin de çok iyi olduğu söylenemez." Bu sefer şaşıran taraf bendim.

"Arkadaş çevresi mi?" dedim.

"Ne sandın aptal?" dedi gülerek. "Okulda yalnız takılıyor diye dışarıda da öyle olduğunu mu? Herkes kendine göre birilerini bulur. Garip bir arkadaş çevresi var." Stresle ellerimle oynamaya başlamıştım. Şok olduğumu hissederken biraz hayal kırıklığı damarlarımda dolaşıyordu. Onun tamamen yalnız olduğunu düşünmüştüm ve o da bunu reddedecek bir şeyler yapmamıştı. Neden böyle hissediyordum bilmiyordum fakat üzülmüştüm. Bakışlarımı kaldırıp onun bakışlarına sabitlediğimde ise yüzümdeki ifadeyle bakışlarındaki sertlik sanki birden bire kaybolmuştu.

We Turn Red | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin