IX

295 40 16
                                    

"Günaydın, Uyuyan Güzel."diyerek Thalia arabayı park ettiğinde camdan başımı kaldırıp Thalia'ya baktım. Elimi uzatıp arabanın durmasını sağladıktan sonra etrafı inceledim. "Neredeyiz?"

"Manhattan."

"Burası hiç Melez Kampı'na benzemiyor."dediğimde eliyle kafama vurdu.

"Önce birine uğrayacağız. Çantanı al, araba burada kalıyor."

Arka koltuktan çantayı alıp arabadan çıktım. Thalia'nın neden arabanın kalmasını istediğini anlamıştım. Melez Kampının yakınlarına ceset dolu bir evden çaldığımız araba bırakmasak iyi olurdu. Arabayı bırakıp Thalia'nın peşinden yürümeye başladım. Bir süre dolandıktan sonra bir sokağa girdik ve şekerci dükkânının önünden geçtik. Sokağın sonuna doğru bir apartmanın önünde durduk ve Thalia Sally Jackson yazan zile bastı.

"Jackson mı?"

"Düşündüm ki kampa yanımızda Percy ile gidersek şey... Daha az linç edilirsin." Kaşlarımı kaldırıp bir süre Thalia'ya baktım sonra omuz silkip açılan kapıdan içeri girdik. Birkaç kat merdivenle çıktıktan sonra Percy'nin neden kaçmakta başarılı olduğunu anladım. Nasıl bir apartmanda asansör olmaz?
Sonunda 3.kata vardığımızda-açıkçası üç kat değil de Olimpos'a çıkmak gibiydi- Thalia kapıyı çaldı. Kapı açıldığında Percy'e benzeyen orta yaşlı bir kadın gülümseyerek önce Thalia'ya baktı, sonra başını bana çevirdiğinde yüzündeki gülümseme soldu.

Percy onu öldürmeye çalışanları iyi betimlemiş, harika...

"Sen..."diyerek önce bana sonra Thalia'ya baktı. Konuşmak için ağzımı açmıştım ki Thalia önüme geçip konuşmaya başladı. "O artık iyi biri, Bayan Jackson."

"Bana Sally de,"dedikten sonra tekrar bana baktı. "O ölü olmalıydı."

"Aslında teknik olarak ölüyüm." Thalia dirseğini karnıma geçirdiğinde Kelli'nin hediyesi olan kesiklerden vücuduma acı dalgası saplandı. Yine de Thalia'yı endişelendirmemek için kendimi toparladım.

Thalia kısa sürede Sally'e bütün olayları anlattı. Percy'i sorduğumuzda ise okulda olduğunu ve okul çıkışı da Annabeth ile randevusu olduğunu öğrendik, Sally'e göre gece yarısından önce gelmeyecekmiş. Normal aileler buna izin vermese de benim oğlum da ünlü bir melez olsa bende gece yarısı sevgilisiyle takılmasına izin verirdim açıkçası.

Sonunda Thalia Sally'i bizi kampa götürmesi için rica etti. Apartman dairesinden çıkarken merdivenlerin başında Thalia beni kenara çekti ve çocuğuna uslu durmasını tembihleyen bir anne gibi araba boyunca susmamı söyledi.

Yol boyunca Thalia'nın gazabından korktuğum için tek kelime etmedim. Üstelik göğsümdeki kesiklere tişörtüm sürtünüp dururken konuşmamak daha kolaydı. Kampa geldiğimizde Thalia Sally'e teşekkür edip arabadan çıktı ve bana baktı. "Sen iyi misin? Çok şey gözüküyorsun... Sıkıntılı."

"Kampa geldik ya ondandır." Thalia beni süzdüğünde başımı başka yöne çevirdim ve ağzım açık kaldı. Thalia'nın ağacının yanında dev gibi bir Athena heykeli duruyordu. "Vay be, Kherion dekorasyon yaptırmış."

"O Athena Parthenos. Geçen yaz Roma ve Yunan kampları onun sayesinde birleşti."

"Roma kampı mı?" Thalia bana bakıp bir şey söyleyecekmiş gibi oldu sonra vazgeçti. "Uzun hikaye. Hadi gidelim."

Kampa girdiğimizde ellerimin titrediğini hissettim ama bunun heyecandan mı yoksa kan kaybından mı olduğunu anlayamadım. Thalia olduğum yerde durduğumu fark edince arkasını döndü. Elini uzatıp titreyen elimi tuttu.

"Luke çok kötü titriyorsun ve terlemişsin. İyi olduğuna emin misin?"

Başımı sallayıp zorla gülümsedim. "Sadece linç yiyeceğim için heyecanlıyım."

Thalia tuttuğu elimi sıkıp güven veren şekilde gülümsedi. "Ben yanında olacağım, sana zarar vermelerine izin vermem."

Bende olabildiğince gülümseyip başımı sallayıp Büyük Ev'e doğru yürümeye başladım. 

young god | luke castellanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin