7. BÖLÜM

33.6K 823 50
                                    

"Yaşaran gözlerini kırpıştırır. Ağlamamak için alt dudağını ısırır. Göğsünde yatan adama bakar bir kez daha. Savunmasız, bir çocuk gibi uyuyan adamı izler. İki günde bağlandığı hatta sözcüklere dökmese de âşık olduğu yüze bakar, doya doya. Çenesini okşar hafifçe ve dayanamaz dudaklarına minik bir öpücük kondurur. Sonra onun başını yeniden göğsüne çekip kapar gözlerini."

Gün ışığının yüzüne vurmasıyla açar gözlerini Zeynep. Hâlâ Kerem’in kollarındadır. Dalgın uyurken bile kollarını gevşetmemiş ve Zeynep’i bırakmamıştır. O uyanmadan yataktan kalkması gerektiğini düşünüp belini saran elleri yavaşça açar. Hafifçe sıyrılır onun kollarının arasından ve yataktan çıkar.

Alt kata, banyosuna, kendini attığında banyonun soğuk fayanslarına yaslanıp bir süre kapar gözlerini. Duşu açar ve başından aşağı dökülen suyla kendine gelmeye çalışır.

Kerem uyandığında nasıl davranacağını düşünür. Ne yapması gerektiğini… En iyisi hiçbir şey olmamış, dün gece yaşanmamış gibi davranmaktır. Hızla duşunu yapar, üzerine bir tayt ve body geçirip mutfağa gider. Kahve makinesini çalıştırır. Etrafı saran mis gibi kahve kokusu onu kendine getirir. Banyoda aldığı kararın doğruluğundan emin ve rahat bir tavırla taze kahveden bir fincan doldurur kendine.

Merdivende Kerem’in ayak sesini duyunca kalbi deli gibi atmaya başlar. Mutfağa giren Kerem soran gözlerle yüzüne bakmaktadır. O da ne yapacağını bilmiyor gibidir.

-Günaydın, kahve ister misin? Şimdi yaptım.

-İyi olur, alırım ben.

-Tamam, ben de kahvaltıyı hazırlayayım.

-Tamam. Bir yudum içeyim şundan, yardım ederim.

-Olur.  

İkisi de sessizlik içinde kahvaltı hazırlığındadırlar. Zeynep, yumurtaları pişirirken Kerem sofrayı kurmuştur. Ara ara kaçamak bakışlarla birbirlerine baksalar da ikisinin de bir önceki geceyle ilgili konuşmaya cesareti yoktur. Masaya oturdukları sırada Kerem’in telefonu çalar. Kerem salonda duran telefonunun yanında gider. Zeynep, onu göremese de sesini duyar: “Haaa, öyle mi? Ok… Hımmm, peki… Çok teşekkür ederim. İyi günler!”

Kerem, mutfağa gelip kapıya yaslanır. Elleri ceplerindedir. Bir süre Zeynep’i izler. Zeynep ona döndüğünde elinin birini cebinden çıkarır. Ne yapacağını bilemez gibi elini siler pantolonuna.

-Zeynep…

-Efendim…

-Ya, şey… Konsolosluktan aradılar.

-Aaaa, söylesene Kerem ya! Dur bi dakka dur! Yüzün?.. Ne oldu? Söylesene, aksilik mi var? Ayyyy, olmadı değil mi? Sorun çıktı. Öfff ya, ne yapacağım ben şimdi?

-Dur ya, bir dur! Yok sorun morun…

-Yok mu? Eee, niye aradılar o zaman?

-Halletmişler her şeyi. Bugün uğrayın, işlemleri bitirelim dediler.

-Sen ciddi misin? Eee, ama niye söylemiyorsun ki?

-Söyletmedin ki… Daha “Zeynep” der demez lafı tıkadın ağzıma.

-Hadi o zaman, hadi çabuk ol, gidelim.

-Valla, kahvaltımı yapmadan şurdan şuraya gitmem, güzelim! Bu kadar bekledin bir saat daha bekleyeceksin.

-Öfff ya!!!

-Amma meraklıymışsın sen gitmeye ya!

-Meraklıyım tabi! Kaç gündür, hallolsun şu iş diye bekliyorum.

BENİ Geceye TESLİM ETMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin