Bol bol yorum istiyorum 🙈
Beni yorumsuz bırakmayın 💕
3-Gariplikler prensiyle tavşan avı
Saat gece yarısını geçmişti. Bütün gece heyecanla Taehyung'un beni aramasını beklemiş ve gideceğimiz yer ile ilgili onlarca hayal kurmuştum. Fakat telefonumda ne bir arama ne de bir mesaj vardı. Konu Taehyung olunca hiçbir şeyden emin olamıyordum. Beni arayacağını söylemiş ve aramamıştı işte. Belki de birden bire vazgeçmişti.
"Uyusana artık." demişti Jimin. Akıl almaz bir şekilde bana yapışmış ve bugün bende kalacağını söylemişti. Bana bir şey olacağından korkuyordu. Taehyung'un aramamasına en çok o sevinmişti çünkü direk olarak bizi takip edeceğini söylemişti.
"Uyuyamıyorum." dedim. "Sence neden aramadı?"
"İyi şeyler gerçekleşirken nedenlere ihtiyaç duymaz." dedi, bilgelik kokan bir sesle. "Tanrı'ya şükür aramadı." Dudaklarımdan sinir dolu bir gülüş dökülmüştü. En yakın arkadaşım ön yargılı bir şerefsizdi. Onu sevmek için onlarca nedenim vardı ve her zaman beni korumasına hayran olmuştum. Fakat Taehyung bence söylediği hiçbir şeyi hak etmiyordu.
"Sen Tanrı'ya bile inanmazsın." dedim, sinirle. Jimin aniden bana döndü. Dirsekleri üzerinde yükselip uykulu gözlerle bana bakarken "Bu saatten sonra inanıyorum." demişti. Onunla daha fazla laf yarışına girmeyecektim. Çünkü bu yarışlar genelde anlamsız oluyordu ve sonucunda hiçbir şey elde edemiyordum. Jimin'in kendi bildiğini okuma konusunda akıl almaz bir yeteneği vardı. Bu yüzden de sürekli başına akıl almaz işler gelirdi. Eh! Birazda bu yönden birbirimize benziyorduk.
"Uyu artık cüce." dedim yanımdaki yastıklardan birini kafasına vururken. Jimin gözlerini devirmiş ve benimle uğraşmayarak kafasını yastığa koyduğu gibi uykuya dalmıştı. Bakışlarım hala telefonumdaydı. Neden aramadığı zihnimde dönüp dururken daha fazla beklemenin anlamsız olduğuna karar vermiştim. Aramamıştı. Nedenleri sorgulamama gerek yoktu. Çünkü konu Taehyung olduğunda nedenlerin anlamsız olduğunu daha ilk bakışta anlayalı çok oluyordu.
**
Okulda ona gariplikler prensi denirdi. Bunun iyi bir anlamda kullanıldığını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bu ucubenin başka bir versiyonuydu işte. Her zaman bakışların hedefi olurdu ve ben düşünmeden edemezdim. Neden buna katlanıyordu? Çok zengindi. Başka bir üniversiteye kaydını aldırabilirdi. Yurt dışında okuyabilir hatta okulu bile bırakabilirdi. Tüm bunlara katlanmasına gerek yoktu. Zorbalık görmüyordu fakat bana göre en büyük zorbalık insanların sizi tanımadan arkanızdan onlarca şey söylemeseydi.
Yine de ona neden gariplikler prensi dendiğini bugün daha net anlamıştım. Beklediğim arama gecenin üçünde gelmişti. Uykumun en güzel yerindeyken çalan telefonla yerimden fırlamış, Jimin'i uyandırmamak için kendimi odadan dışarı atmıştım. Tamamen uyku sersemiydim ve ne yaptığım konusunda da pek bir fikrim yoktu. Numaraya bile bakmadan telefonu açtığımda ise kulağıma dolan ses ile donakalmıştım.
"Dışarıdayım. Seni bekliyorum." demişti. O an için sadece 'Dışarıda derken...' diye düşünmüştüm.
"Taehyung..." demiştim.
"Evinin önündeyim." demişti tekrar. Gözlerim irice açılmış ve birden bire uyku sersemliğinden kurtulmuştum. Hızla pencereye doğru gidip hafifçe kenarından dışarıya bakarken onun cidden evimin önünde olduğunu görmüştüm.
"Adresimi nereden biliyorsun?" demiştim tedirginlikle. Hafif bir gülüş sesi kulaklarımı doldurmuştu.
"Ben her şeyi bilirim. Acele et." deyip telefonu kapattığında ilk defa acaba Jimin haklı mı diye düşünmüştüm. Öyle tedirgindim ki nasıl giyindiğimi , nasıl hazırlandığımı bilmiyordum. Kafamda aynı anda onlarca düşünce dönüyordu. Saat gecenin üçüydü ve onun burada ne işi vardı? Garipti,çok garipti.
