40.

5.9K 484 515
                                    

Bölüm Ashtoncağızımdan

*

Yarım saattir dışarıdaydım. Graziella'nın gitmiş olabileceğini düşündüğüm her yeri tek tek kontrol etmiş, fakat onu hiçbir yerde bulamamıştım. Çıldırmak üzereydim. Başına bir şey gelmiş olabilir miydi? Belki de sadece Chat ile seks yapıyordu, bu yüzden de telefona cevap veremiyordu.

Siktir. Düşüncesi bile korkunçtu.

Aradığımı bulamadığım için kapılıp gittiğim çaresizlik girdabından, telefonumun çalmasıyla sıyrıldım. Cebimden telefonu çıkardım ve arayan kişinin kim olduğuna baktım. Graziella olmasını umut etmiştim; ama değildi. Arayan annesiydi.

Ekrandaki yeşil tuşa dokunup telefonu kulağıma götürdüm. "Efendim?"

"Graziella eve geldi," dedi. Sesi hiç iyi gelmiyordu. "İçeri ağlayarak girdi ve koşarak odasına çıktı. Girmeye çalıştım ama odasının kapısını kilitlemiş Ashton."

İçimden küfrettim. "Hemen geliyorum."

Telefonu kapattım. Tekrar cebime sokarken koşmaya başlamıştım bile. Evleri şu an bulunduğum yere uzak sayılmazdı. Varmam beş dakikamı aldı. Hızlı bir şekilde bahçeye dalıp kapıyı çaldım. Kapı birkaç saniye içinde açıldı. Gözüm hiçbir şeyi görmüyordu. Laura teyzeye hiçbir şey demeden içeri daldım. Bu halimi mazur göreceğini biliyordum. Deli gibi endişeliydim ve şu an yapmak istediğim tek şey Graziella'yı görüp onun güvende olduğundan emin olmaktı.

İkişer ikişer merdivenleri çıktım. Graziella'nın odasının önüne geldiğimde biraz soluklanıp kapıyı tıklattım. Ağladığını duyabiliyordum. "Graziella?"

Cevap gelmedi. Yeniden kapıya vurdum. "Graziella, aç kapıyı."

Kapıyı açmadan önce beni yalvartır diye düşünmüştüm. Fakat Graziella beni şaşırtıp ben tam bir kez daha kapıya vuracakken kapıyı açtı. Üstünde kırış kırış olmuş, çok sevdiği NASA tişörtü ve kot pantolonu vardı. Saçları karışmış, ağlamaktan gözleri kızarmıştı. Birkaç saniye öylece durup gözlerime baktı. Sonrasında kollarını açıp sıkıca belime sarıldı.

Ne yapacağımı şaşırmış durumdaydım. Bir yandan ona neler olduğunu sormak, başına bir şey gelip gelmediğini öğrenmek istiyor, bir yandan da ne geldiğini siktir edip sadece onu teselli etmeye odaklanmak istiyordum.

Onu biraz daha göğsüme bastırıp saçlarını okşadım. "Sakin ol," diye fısıldadım. "Bir şey yok. Ben buradayım."

Hıçkırarak ağlamaları yavaşladı, sessiz gözyaşlarına dönüştü. Onu kendimden uzaklaştırıp yatağına götürdüm. Yatağa oturmasını sağladıktan sonra yanına oturdum. Alt dudağını sarkıtmış, kırmızı gözlerle yüzüme bakıyordu.

"Ne oldu?" diye sordum sonunda. Vereceği cevaptan deli gibi korkuyordum. Graziella benim hassas bölgemdi. Ona bir şey olması, bir şey yapılması durumunda sakin kalamıyordum. Özellikle onu ağlarken görmekten nefret ediyordum. Ama en çok bir başkası tarafından incinmesinden nefret ediyordum. Benim, ona yaptığım tek bir yanlış harekette canım yanıyordu; peki ya ben ona bu denli kıyamazken, bir başkası bu naçizane güzelliğe nasıl dokunabiliyor, onu ağlatıyordu?

"Chat," dedi tiksinen bir sesle. "Tartıştık."

"Sana bir şey mi yaptı?" Gözyaşlarının ıslatıp yanağına yapıştırdığı saçlarını geri ittim. "Anlat bana, ne oldu?"

Bakışlarını aşağı indirdi. "Aslında bir sorun yoktu. Dışarı çıktık. Dondurma falan yedik. Her şey iyi gidiyordu. Arabasıyla gezmeye başlamıştık. Sonra şey oldu..."

"Ne?" Kaşlarımı çattım. "Sonra ne oldu?"

Dudağını dişledi. "Beni öptü."

Nefesim kesildi. Bozuntuya vermedim. "Bunun için mi ağlıyorsun?"

Bana dik dik baktı. "Beni elledi," diye ekledi. Sonra elleriyle yüzünü kapattı. "Kahretsin! Bunu anlatmak beni rahatsız ediyor!"

"Sadece anlat," dedim. Başım ağrımaya başlamıştı. Beni elledi, cümlesinin de üstünde durmamaya çalışıyordum.

Derin bir nefes alıp verdi. "Beni öperken başka yerlerime de dokundu işte. Ben de rahatsız oldum ve onu ittirdim. Bu onu çıldırttı." Bacaklarını kendine çekip anlatmaya devam etti. "Mesajlarımızı okumuş. Bana dokunmasından hoşlanmamamı seni sevdiğime bağladı. Seninle arkadaştan başka her şeye benzediğimizi söyledi. Ve..."

Dişlerimi sıkıyordum. "Ve ne?"

"Ve ondan hoşlanıyorsam seni hayatımdan çıkarmam gerektiğini, ancak bu şekilde benimle birlikte olacağını söyledi."

Birkaç saniye durdum. Konuştuğumda sesim titriyordu. "Sen ne dedin?"

Ağlamaktan kıpkırmızı olmuş yüzünde alaycı bir gülümseme belirdi. "Ne söylediğimi sanıyorsun? Tabii ki de siktirip gitmesini söyledim. Yakışıklı ve kültürlü olmanın salak olmasını engellemediğini ve benden uzak durmasını falan filan. Seni dünyanın en yakışıklı erkeğine bile tercih edeceğimi bilmiyorsun sanki."

Kalbim gümbürdedi ve kalbim için de, beynim için de, o Atlantis gibi suyun içine gömülmüş gerçeklik suların içinden yükselip kendini gösterdi. Ben Graziella için arkadaşlıktan daha kutsal, daha büyük şeyler hissediyordum. Birkaç hafta öncesine kadar bunu inkâr edebilirdim çünkü o zamanlar öyle olduğuna emindim. Ama bardaki geceden sonra benim için bir şeyler değişmişti ve içimdeki anlamlandıramadığım gerçeklik sonunda anlamlandırabileceğim bir hal almıştı. Onu seviyordum ve hemen şuracıkta uzanıp dudaklarını öpebilmek için cinayet işlerdim.

"Erkeklerden nefret ediyorum," diye mırıldandı. Gözleri yaşlarla dolmaya başlamıştı. "Ondan gerçekten hoşlanmıştım."

Ne kadar dudaklarını öpmek istiyor olsam da, eğilip alnına bir öpücük kondurdum. "Siktir et. Zaten onu hiç gözüm tutmamıştı."

Kaşlarını çattı. "Onu hiç görmedin ki."

Omuz silktim. "Eminim görsem de gözüm tutmazdı."

Ofladı ve küçük bir çocuk gibi dudak büzdü. "Şimdi bana sıcak çikolata yapar mısın?"

"Senin için her şeyi yaparım."

Beni sıcak çikolata için mutfağa göndermeden önce, kollarını açıp bana sımsıkı sarıldı.

🎃

Ashton'ın hislerini öğrendiniz; ama bilmenizi isterim ki, bu Graziella'nın da Ashton ile aynı şeyleri hissettiği anlamına gelmez. Onun hislerinin oluşması için daha zaman varrr!! Ağırdan alıyorum ya, azıcık SA BIR -,-

scream my name // irwinWhere stories live. Discover now