💜TELMAF.28.💜

38.5K 1.6K 331
                                    

( RÜZGAR'DAN)

Hastaneden ayrıldığımda, bir an olsun içim rahat değildi. Sürekli bir sıkıntı basıyordu ve üzerine de kağıdı gönderen her kimse onu bulamamanın stresi ekleniyordu. Emine apar topar bana gelip, olayı anlattığında ne yapacağımı bilememiştim. Gözüm dönmüştü, korkmuştum. O günden beri araştırmadığım delik kalmasa da hakkında bir şey öğrenememiştim! Kimdi?

Ezgi'yi benden uzaklaştırmasına izin veremezdim. Ondan saklanan şeyi söylemek bana düşmezdi fakat kim olduğu bilinmeyen birine de asla söyletmezdim!  Ben bebeğime kıyamıyordum, gözünden bir damla yaş akmasını istemezken nasıl olur da hayatını mahvederdim! En başta, hayatına girerken dürüst olup ona her şeyi söylemeyi arzuluyordum fakat sonrasında yapamayacağımı fark ettim, özünde ne kadar kırılgan ve kindar olduğunu fark ettikçe. Ben onu kaybetmeyi göze alamazdım.

Kaybedecek birileri varsa o da annesi ve amcasıydı. Belki, doğrusu kesinlikle Emine'de kaybetmeliydi Ezgi'yi.

Kendime dair tek güvencem Ezgi'nin zekasıydı. Eğer kafasında az çok bir şeyleri birleştirebildiyse beni de anlayabilirdi. O yüzden her ne kadar biraz rahat olsam da onun tepkilerinden korkuyordum. Ezgi içi dışı bir olan biri değildi asla. İçinde yaşattığı ve dışına yansıttığı bambaşkaydı. İçinde düşündüklerini dışına yansıtmıyordu kolay kolay. Bize gösterdiği yüzü farklıydı belki de. Bu yüzden tam anlamıyla benden vazgeçmez diyemiyordum. Kindarlık onun en büyük ve kötü huyuydu. Bize en çok zarar verebileceği şıkkı seçecekti bu yüzden.

...

Adamların olduğu mekana geldiğimde, arabadan inmeden önce kendime biraz zaman tanıdım. Bıçaklanmak iyi olmamıştı, işler yeterince yorucuydu bir de yarayla uğraşılmıyordu.

Arabadan indiğimde, giriştekiler selamları eşliğinde içeri geçtim.

"Hoşgeldin Patron, istediğin bir şey var mı?"

Kendi odama geçerken başımı salladım.

"İçecek bir şeyler getir."

Ağrımı unutturacak şeylere ihtiyacım vardı. Koltuğa geçip, arkama yaslanırken gömleğin düğmelerini açtım ve yeni sarılan yere baktım. Güzelim özenle ilgileniyor olsa da ben o kadar iyi davranamıyordum kendime.  Fırsatını bulamıyordum ki! Sıkıntıyla nefes verip telefonumu çıkardım. Araştırmaya devam ediliyordu, Eser'e gelişme olup olmadığı sormalıydım.

''Buyur patron. ''

''Bir şey bulabildiniz mi?"

Kısa süreli sessizliğinden gelişme olmadığını anlarken, ağrımaya yüz tutan başımı elime yasladım ve sıktım.

''Hayır, hiçbir şey yok. her şeyi sıkıca gizlenmiş. Bakmaya devam ediyoruz.''

Az önce içecek istediğim adam elinde tepsi ile geldiğinde önüme bıraktığı bardağı alıp kafama diktim ve birkaç yudumda bitirip, ona geri uzattım. Elimle yenisini getirmesi için işaret verdiğimde başını sallayarak uzaklaştı.

''Tamam. ''

Telefonu kapatıp masaya fırlattım ve dirseklerimi de masaya yaslayıp, ellerimi şakaklarıma bastırdım. Sinirleniyordum artık! Kimdi bu adam, neyin peşindeydi bilmiyordum. Nasıl olur da hakkında bir şey bulamazdık. Olduğumuz yerde boşboş sayıyorduk! Gerçeği Ezgi'ye söyleme peşindeydi ama neden? Kim, kendisini ilgilendirmeyen bir şeyi söylemek isterdi! Neden bizimle uğraşıyordu?

...

Telefonum çaldığında üzerinde durduğum dosyadan başımı güçlükle kaldırdım ve ekranına baktım. Kağan yazısını gördüğümde, kaşlarımı çattım. Bir şey oldu düşüncesiyle içimi telaş kaplamıştı çünkü Kağan'la atışmıştık ve artık o beni kolay kolay aramazdı! Saate baktım telefonu açmadan önce. Ezgi'nin hastaneden çıkmış olması gerekiyordu kısa süre önce. Telefonu açtım hızla.

İLK AŞK - TELEFON SAPIĞIM (2016)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin