~35.Bölüm~

3.6K 215 45
                                    

**Diğer bölüm final bölümü olacak.**
Sabahın ilk ışıkları yüzüme vurduğunda yatağa uzanmış tavanı izliyordum. Yatağa yatmak alışkanlıktı bende. Uyumasam da yatmak istiyordum. Boynumdaki kolyeye dokundum. Boynumda olduğunu bilme hissini çok özlemiştim. Kalkıp yatmaktan kırış kırış olmuş elbisemi değiştirdim. Mor bir elbise seçip giydim. Saçıma da Kate'in kampta başıma taktığı papatya tacını taktım. Gösterişli taçlar yerine böyle çiçeklerden yapılma olanları tercih ediyordum. Kapı tıklatıldığında aynadan içeri girene baktım. Bir zamanlar terslediğim Emilia yere bakarak masaya altın rengi sıvıdan bıraktı. Yine yere bakarak çıkmak üzereyken ona dönüp seslendim.
"Emilia! Gelir misin yanıma?"
Bana bakmadan yaklaştı. Derin bir nefes aldım.
"Sana dediklerim için özür dilerim. O sıralar iyi değildim. Apollon ve bir periyi görmüştüm. Acımı senden çıkarmak istedim. Bencillikti."
Başını usulca kaldırıp bana baktı.
"Daha önce burada yaşayan hiçkimse benden özür dilememişti. Sürekli emir veriyorlar bana. Yanlış bir şey yapınca bağırıyorlar. Siz kendinizi benimle eşit tutup af dilediniz."
Bana hayranlıkla bakıyordu. Gülümseyip elini tuttum.
"Ben kimseyi küçük görmem. Sen barıştık mı onu söyle."
Gülümsedi.
"Evet. Size sarılabilir miyim?"
"Elbette."
Bana kırk yıllık dostuymuşum gibi sarıldı. Sonra gülümseyerek dışarı çıktı. Onun bu keyifli hali beni de neşelendirmişti. Aklıma karar günüm gelince elimle hesaplamaya başladım. Yarın gece değil diğer gece sürem doluyordu. Yarın bu konuyu Hera ve Artemis'le konuşmalıydım. İlk önce bizimkilerle konuşmak istiyordum ama. Kendilerini yerime koyup cevaplarının ne olacağını merak ediyordum. Odamdan çıkıp biraz dolaşmaya karar verdim. Daha sonra da fikirlerini almak için kampa gidecektim. Yarın iki grupla da konuşup kafamın karışmasını istemiyordum. Bahçeye çıkınca Artemis'in karşıdaki bankta oturduğunu gördüm. Yanına gidip oturdum.
"Bugün kampa gidip bizimkilerin görüşlerini alacağım."
Heyecanla ona baktım ama yüzü çelik gibi sertti.
"Artemis?"
Bana döndü.
"Gece Hera geldi odaya. Apollon'a bağırdı,çağırdı. Tehdit etti. Kızımdan uzak dur dedi. Bana da bağırdı kızımın aklını karıştırma diye."
Derin bir nefes aldım.
"Niye kimse tek başına karar alabileceğime inanmıyor anlamıyorum. Hera hep istediği olsun istiyor. Diğerleri bu durumda üzülür mü umrunda bile değil. Bir konuya saplanmış kalmış. Nefret ettiğin birini asla sevemezsin diye bir kural yok ki. Şartlar değişebilir."
Artemis bana anlayışla baktı.
"Sen ondan çok farklısın. Küçükken ona benzeyeceğinden korkuyorduk ama öyle olmadı."
Gülümsedim. O da gülümseyince veda edip kampa gittim. Bizimkiler bugün oyun oynamayacaklarını söylediler. Ara verip kendi başlarına takılacaklarmış. Dördümüz birlikte ormanda bir banka oturduk.
"Sizce ne yapmalıyım? Yine melez olup buraya mı dönmeliyim,yoksa ölümsüz olmaya devam edip Olimpos'ta mı kalmalıyım?"
Bir süre sessizlik oldu. Sonra Kate konuşmaya başladı.
"Senin yerinde olsam buraya dönmezdim. Buradan çıkamıyoruz bile. Hem bir kez ölümsüzlüğü tattın. Yine canının acımasına,üşümeye dayanabilir misin?"
"Bilmiyorum." dedim zayıf bir sesle. Mirena bana baktı.
"Apollon'la birlikte sürekli yaşamak istemez misin? Keşke biz de Austin'le sonsuza kadar yaşasaydık."
Birbirlerine bakıp gülümsediler. Ben ise gülümseyemedim.
"Apollon'u hâlâ affetmedim." dedim hüzünle. Austin keyifsizce nefesini bıraktı.
"Ne inat ettin sen de. Sarhoşmuş işte. Ne var bunda?"
Mirena ona öyle bir bakış attı ki Kate kıkırdadı.
"O kadar kolay değil. Rosa doğru zamanı bekliyor," diyen Kate bana göz kırptı. Gülümsemeye çalıştım. Hepsi ölümsüz olmaya devam etmemi söylüyorlardı. Yanlarına dönmemi istediklerini düşünmüştüm ama yanılmışım. Onların eline fırsat geçse onlar da anında ölümsüz olmak isterlerdi. Bir süreliğine konuyu kapatıp yan yana gökyüzünü izledik. Kendimi melez kampında kalıyormuş gibi hissettim bir an. Austin gidip yemek getirdi. Yerken onları izledim. Apollon'un ne demek istediğini anlamıştım. Garip geliyordu. Bir ara Kate bana döndü.
"İzin alsak ta bizi eskiden yaşadığımız yerlere götürsen?"
Diğerleri de heyecanla başlarını salladılar.
"Biriniz izin alsın,gidelim."
Kate gidip izin aldı. Hepsi etrafıma geçip kollarımdan tuttular. Konsantre olup Mirena'nın evini düşündüm. Gözlerimizi açtığımızda Mirena'nın gözleri doldu.
"Burası annemle kaldığımız evdi. İçeri girebilir miyim?" dedi titreyen sesiyle. Austin'le birlikte içeri girdiler. Bir süre sonra çıktıklarında Kate'in teyzesinin evine gittik. Bahçede bir şeylerle ilgileniyordu. Kate ona doğru koşmaya başladı.
"Teyze!"
Kadın onu görünce kollarını açtı. Sarıldıkları an gözlerim doldu. Yanlarına gidip bir süre konuştuk. Kate gece evden kaçtığı için hiçbir eşyasını alamamıştı. Teyzesi içeriden eşyalarını getirdi. Vedalaşıp Austin'in evine gittik. Deniz kenarındaydı. Austin bakışlarını kaçırmıştı ama gözlerinin dolduğunu görmüştüm. Ev boştu. Çok değişik olduğu için ev hepimiz içeri girip dolaştık. Hiç eşya yoktu ama Austin'in her köşede anılarını gördüğünden emindim. Austin evine veda edince onları kampa geri götürdüm ve Olimpos'a döndüm. Geceyi yatağa uzanıp müzik dinleyerek geçirdim.
Güneş çoktan doğmuştu. İçeri Hera ve Artemis girdiğinde hâlâ yatıyordum. Doğrulup oturdum. Onlar da yatakta tam karşıma oturdular. Konuşmaya başladım.
"Yarın gece sürem doluyor. Son kez sizinle de konuşmak istiyorum."
Artemis sözü Hera'ya verdi.
"Sana daha önce anlatmadığım babanla hikayemizi anlatmak istiyorum. Yıllar önce dünyada geziyordum. Zeus'a kızgındım. Kavga etmiştik. Sokaklarda boş boş gezerken karşımda babanı gördüm. Tabi Hades'in her zamanki gibi hain planları vardı. Zeus'un sesi ve görüntüsünü babana yansıtmış. Hades'in işi olduğunu anlayamamıştım. Gece vakit geçirdik. Zeus'u aldatma fikri hoşuma gitmişti ama yapamazdım. Sabah olduğunda büyüyü etkinleştirmişti. O kadar şaşırmıştım ki... Onu öyle bırakıp Olimpos'a döndüm. Bir süre sonra hamile olduğumu fark ettim. Zeus'tan saklamak çok zor oldu ama başardım.  Hades ikilemde kaldığımı bir şekilde öğrenmiş. Seninle beni tehdit edip Zeus'un güçlerini almak istiyordu yine. Durumu bilmediğim için melez olmanı istedim ve seni insan vücudunda doğurdum."
Nefes alıp devam etti.
"Ben de seni saklamak için babana götürdüm. Sana bakamayacağımı söyledim ona. İnan bana hayatımda yaptığım en zor şeydi seni bırakmak. Artemis ve Apollon uzaktan izlediler seni. Sonra ölümsüz oldun. Senin ölümünü görmeyeceğim için çok sevindim. Tekrar melez olup tehlikeye girmeni istemiyorum."
Anlatırken gözlerim dolmuştu. Başımı salladım. Artemis'e baktım. Gülümsüyordu.
"Ben de burada kaldığın için çok mutluyum. Melez kampındayken seni hep göremiyordum. Bizimle kal Rosa."
O kadar içten konuşmuştu ki ona sarıldım.
"Kararımı verdim sayılır," dedim onlara bakıp. Hera gülümseyip dışarı çıktı. Ben de Artemis'le birlikte bahçeye inmeye karar verdim. Bana söylemek istediği bir şey varmış gibi hissediyordum. Bahçeye inince Artemis işim çıktı diyip yanımdan ayrıldı. Olimpos'un bahçesi cennet gibiydi. Gül kokularını burnuma çektim. Banklara doğru ilerlerken biri kolumdan tuttu ve arkama döndüm. Apollon bana bakıyordu.
"Benim fikrimi sormayacak mısın?" Dedi. Mavi gözleri umutla doluydu. Onu affetmemi sağlayacak minik bir umut arayışı içindeydi. Ona en çok yakıştırdığım renk olan mavilere bürünmüştü bugün. Ona bakarken arkada onları periyle gördüğüm bankı gördüm. İçimi kemiren o kıskançlık duygusu yine meydana çıkmıştı. Birkaç saniye önce ölümsüz olmaya karar verdim diyecekken ona o anki öfkeyle saydırmaya başladım.
"Senin fikrinin ne önemi var? Sen kimsin ki benim hayatımda? Hayalkırıklığına uğratmış biri! Senden nefret ediyorum!"
Gözleri dolmaya başlamıştı.
"Rosa..." diyebildi sadece. Bu hâli hoşuma gitmişti. Güldüm.
"Kararımı merak mı ediyorsun? Öğren o zaman. Tekrar melez olmaya karar verdim. Senin yaşadığın yerde daha fazla yaşamak istemiyorum. İsterlerse Hera ve Artemis beni ziyarete gelebilirler ama sen gelemezsin. Benimle tek kelime konuşamadan ölmüş olacağım."
Sözlerim ve söyleme tarzım çok acımasızcaydı. Apollon gözlerime baktı. Dolmamaları için bütün gücümle direniyordum. O ise dolu dolu gözleriyle kısık bir sesle konuşmaya başladı.
"Uyurken izlerim ben de seni. Tek başına içimdeki aşkla yaşarım sonsuza kadar. Sen... Ölürken de beni göremesen de yanında olurum. Babanla birlikte Elysium'da çiçeklerin içinde koşturduğunuzu izlerim ağlayarak."
Gözlerim dolunca bakışlarımı kaçırdım. Apollon arkasına dönüp gözlerini sildi. Gözyaşlarım akarken yavaşça uzaklaşmasını izledim.

Hera'nın Kızıحيث تعيش القصص. اكتشف الآن