vefasız piç

148 6 0
                                    

Suratıma çarpılan soğuk suyla uyandım. Hangi beynini siktiğimin ibnesi uyuyan bir genç kızı böyle uyandırır ki? Tabi ki size can borcu olan çekik gözlü bir piç! Uyku konusunda her zaman hassas olmuşumdur. Hoş olmayan bir şekilde uyandırılırsam karşımdaki babam da olsa ana avrat söverim. O günde aynı şekilde sövdüm ama hayatını kurtardığım benim atletik vücutlu iyi adamım dilimi bilmediği için öfkemi anlayamadi ne yazıkki...

"Kimsin sen!!!" ingilizce konuşmayı akıl edebilmişti. Hiç düşunmeden

"Adım Lamia." dedim. Neden bu ismi kabullendiğimi Leylayı neden öldürdüğümü hala bilmiyorum.

" Adini sormadım kimin için çalısiyorsun?"

'Adam paranoyak çıktı iyi mi?' dedi iç sesim. Lisede ve üniversitede iyi bir ingilizce eğitimi almıştım ve mezuniyetten sonra işsiz kaldığım süreçte ingilizce kursuna gitmiştim. Klişeleşmiş olacak ama bir dili ne kadar az kullanirsanız okadar çabuk unutursunuz. Adam bana bir soru sormuştu mal gibi suratına bakıyordum.

"Uyduracağın yalanları mı düşünüyorsun?"

'Yok abi ben anlıyom ama konuşamiyom.' desem ikna olurmu diye düşündüm.

"Ben yalnızım kimsem yok." dedim dilim çözülmeye başlamıştı.

"Ah evet! Tesadüfen oradaydın öyle değil mi?" kolumu kavradı ve sarsarak tüm vücudumu titretti.

"Hangi ülkedeyiz, hangi yıldayız bilmiyorum. Ben yatıyordum uyandığımda bir kadın ve onun çalışanları beni oraya atmişlardı." Deponun ingilizcesini hala hatirlayamamiştım.

"Sana inanmıyorum. Kim yardım etti sana? Buraya nasıl geldik? Doktoru kim çağirdi?"

"Telefonundan birini aradım o geldi bizi aldı sonra sızmışım." Gözlerinde öfke vardı. Oracıkta beni bir hareketiyle öldürebilecek kadar güçlü gözüküyordu. Sanki kurşunlanıp ölümden dönen o değildide bendim. Nasıl bu kadar çabuk iyileşebilmişti anlam vemedim.

Üstümü ıslattığını hatırlayınca inceden bir küfür mırıldandım. Ardindan 'acaba Türkçe biliyomudur' diye telaşlandım. Çünkü bu cekik gözlü vefasız piç yaralı haliyle bile beni top haline getirip dizinde sektirebilecek gibi bakıyordu.

Huan'dan

Evimde tehdit notunu görünce hemen Taoranı aradım ondan başka kimse böyle yöntemler kullanmazdı. Ağzıma gelen ne kadar küfür varsa saydırdım. Ben uzak durmaya çalıstikca bu soysuz beni olayların içine çekmeye çalışıyordu. Artık sıkılmiştım. Tehtidini kabullenmedi. Taoran her ne bok yerse yesin mutlaka yaptiğının arkasında dururdu. Eğer Taoran değilse bir aceminin işidir diye düşündüm ve ekstra önlem alma gereği duymadım.

Sabaha karşı baskın yedim. Eski bir fabrikaya götürüldüm. Adamları ilk defa görüyordum yani bizim aleme yabancıydılar. Baygın numarası yapıp tam beni bağlayacakları sırada harekete geçtim ve teker teker hepsini etkisiz hale getirdim ama biri hariç... Ve bir anlık boşlukla arkamı dönünce kurşunların hedefi oldum. Herşey kararmiştı 3 tane kurşun hedefini bulmuş olmalıydı ki ben 3 farklı yerde yanma hissediyordum. 'Artık herşey bitti buradan kurtulmam imkansiz' dedim ve kendimi ölümün soğuk kollarina bıraktım. Sonra bir kadın başucumda hiç anlayamadığım bir şeyler söyledi ve dokunduğu yerlerde soğukluğunu hissediyordum. Ölüm meleği beni almaya gelmiş olmalıydı. Merakla gözlerimi araladım beyaz saçlı zombi kadın! İngilizce konuşabilen beyaz saçlı zombi kadın şuan bana telefonumu soruyor? Kurşun yarasından değil ama kalp krizinden ölebilirdim.

Telefonum adamlarla dövüşürken düşmüş olmaliydı nerde olabileceğini düşündüm beyaz saçli zombi kız dört ayağı üzerinde düşünürken baktığım yöne doğru ilerledi. Telefonun yerini nerden biliyordu? Son düşündüğum ve son gördüğüm şeyler bunlardı.

ACİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin