Eleştirilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum :)
Steve Rockney ve Julia Charner’ın konuşmaları süresinde arkalarındaki uzun masaya eğitmen olduklarını tahmin ettiğim kişiler dolmuştu. Tahminime göre yaklaşık yirmi kişi.
Julia, en son Aer, Solum, Ignis ve Aqua’yı açıklıyordu ama konuşması neredeyse yirmi dakikayı bulduğu için artık onu dinlemeyi bırakmıştım. Nasıl olsa bunları öğrenmek için bir hayli vaktim vardı. Etrafımı incelemeye başladım.
Yanımdaki mavi gözlü kız kollarını göğsünde kavuşturmuş, çatık kaşlarıyla Julia’yı dinliyordu dikkatle. Ya da dinliyor gibi görünüyordu. Kızlar grubunun en önünde değildik ama ön sıralara oldukça yakındık. Belki de o yüzden dinliyor gibi görünebilirdi. Ama diğer yanımdaki sarışın kızın böyle bir çabası yoktu. Bizim aramızda dolaşan eğitmenlerden birinin sürekli onu uyarması gerekiyordu çünkü sürekli konuşuyor, konuşmadığındaysa eli kolu bir türlü rahat durmuyordu. Neyse ki ona baktığımı görünce biraz sakinlemişti.
Daha sonra Julia’nın söylediklerine kulak kabarttım.
“Biraz sonra isimlerinizi okuyacağım ve buraya geleceksiniz.” Eliyle arkasındaki devasa sembolün önündeki boşluğu gösterdi. “Bu şekilde eğitim birimlerine ayrılacaksınız.”
Steve Rockney, ona katlanmış bir parşömen uzattı. Julia parşömeni alıp yırtılmasından korkuyormuşçasına dikkatlice açtı. “Başlıyoruz.” Dedi.
İsmini ilk defa duyduğum ve hiç tanımadığım dokuz kişinin adını okudu. Çağırdıkları kişiler ürkek adımlarla boş alana doğru ilerlediler. Hepsi o ışıklı sembolün önünde toplandıklarında havayı temsil eden sembol dışındaki diğer semboller karardı. Masadan bir eğitmen kalktı ve başlarına gitti. Onlarla biraz konuştu ve ışıklı duvara doğru yürüdüler.
Şu ana kadar duvar sandığım şey ayrıca bir kapıymış. Hava sembolünün en sağdaki ışıklı kolu aslında kapının koluymuş. Büyük kapı gıcırtıyla açıldı ve içeriden bir ışık huzmesi süzüldü. O eğitmenin önderliğindeki dokuz kişi kapının diğer tarafına geçtiler ve kapı tekrar gıcırtıyla kapandı.
Bu sefer isimleri Steve okumaya başladı.
“Daisy McGrath,-” Yanımdaki çatık kaşlı kız önümden geçerek boş alana gitti. “Dexter Henderson, Justin Brown, Jordan Brown, Ariana Coleman, Scott Ludwig, Daniel Brandon,-” Erkeklerin arasından Daniel’ın da alevin önüne gittiğini gördüm. Bana hızlı bir bakış attı. İsmimin okunması için dua ediyordum. “Nick Morgan ve Clara Campbell.”
Adımın okunmasına şaşırmıştım çünkü genelde şans benden yana değildir.
Kızların kalabalığının arasından kendime yol açtım ve diğerlerinin beni beklediği yere gittim. Masadan uzun boylu, güler yüzlü, sarışın bir adam –eğitmen demek istedim- kalkıp yanımıza geldi. O da elinde birkaç parça parşömen tutuyordu. Az önce fark ettiğim kapıya doğru giderken eliyle bize, ‘gelin’ işareti yaptı. Kulağımın dibinde Daniel’ın sesini duydum.
“Sence bize ne yapacaklar?” dedi fısıldayarak. Yüzünde muzip bir ifade vardı.
“Bekle ve gör.” Dedim.
Kapıda bu sefer yalnızca ateş sembolü parlıyordu. Bileğimdekinin aynısı.
Eğitmenimiz kapıyı açtı ve deminkinden daha küçük bir odaya girdik. Buranın daha sıcak bir havası vardı. Duvarlar yine altın rengiydi ve ayağımızın altındaki koyu mor halı yumuşacıktı. Odanın bir duvarı sadece camlardan oluşuyordu. Camdan görünen ürkütücü karanlık saatin geç olduğunu haber veriyordu bize. Benim gibi diğerleri de girdiğimiz odayla ilgileniyordu. Kimse eğitmenimizin rahat görünen koltuklara oturduğunu fark etmemişti. Onu fark ettiğimizi anlayınca bize içten bir gülümseme gönderdi ve oturmamızı işaret etti. Oda yumuşacık koltuklarla doluydu. Onun etrafındakilere oturmamızı söyledi. İki kişilik sarı renkli koltuklara oturduk Daniel’la. Koltuklar tam da dışarıdan göründüğü gibi yumuşacıklardı. Etrafıma bakmayı bıraktım. Çünkü eğitmenimiz konuşmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sakin Ol Clara.
FantasyYalnızca seçkin kişilerin alındığı bir okul. Elementlere hükmedebilenler. Burada gelişen arkadaşlıklar ve daha fazlası. Clara'nın gizemli okuluna adım atın! Fantastik aşk sevenleri buraya alalım.
