BÖLÜM 13

6.1K 567 47
                                    

Beğeniler ile bor sorunum yok ama beğenen kişilerin neden yorum yapmadığı ile alakalı sorunum var. Hikayeyi beğenmiyor musunuz? Neden iki kelime de olsa yorum yazmıyorsunuz? Bu benim şevkimi kırıyor. Şeytan 2 kitabını yazdım hatta finalledim bile. Sizler yorum yazmadıkça elim yayımla butonuna gitmiyor. Lütfen benden yorumlarınızı esirgemeyin. TanrılarOkulu 2'nın bitimine son iki bölüm kaldı. Keyifli okumalar ✋✋

...

Rase, dudaklarındaki gülümsemeyle Natalie' ye uzandı. "Çok güzelsin" diye fısıldadı elfe.

Gerçekten de çok güzeldi. Üzerinde beyaz kıvrımlarını saran bir elbise vardı. Elbisenin kahverengi ince kemeri belinden aşağı sarkıyor ve kalçalarında sallanıyordu. Başında bir taç vardı. Beyaz taç gür dalgalı buklelerinin üzerinde parlıyordu. Güzel gözleri yeşil birer zümrüt taşıydı ve soğuk bakıyordu. "Lord Rase" dedi okşayan ama soğuk bir sesle. "Nişanımda sizi görmek ne büyük şeref"

Rase, kıkırdadı. Onun bu soğukluğu geldiğinden beri erkeği kendine çekiyordu doğrusu. Bir elfin mağrur güzelliği hiçbir şeye benzemiyordu gerçekten. "Benim içinde şeref, Prenses" dedi alaycı bir şekilde eğilerek.

Onu bu gece karanlığında tek başına bu ormanda bulmak büyük tesadüf olmuştu ancak Rase bundan son derece memnundu.

Etrafına bakındı. Ona arkasını döndü ve ağaçlara bakındı. "Burası bir soytarı için ne kadar da aptal bir yer" dedi. "Sıkıcı, sakin ve rahatlatıcı." Bakışlarındaki şeytani parıltılarla ona baktı. "Kaostan ne kadar da uzak"

"Elfler kaosu sevmez" dedi Natalie soğuk bir sesle. "Bizler huzurun elçileriyiz"

Rase ona döndü ve güldü. Adımları yavaş ve sarsaktı. Bilerek bu şekilde yapıyordu. Ona kaçmak için zaman tanıyordu. Ancak kadın tabi ki kaçmayacaktı. Onurlu bir elf asla kaçmazdı. Ancak Rase, onun gözlerindeki uyarı kıvılcımını görebiliyordu.

Erkek başını arkaya atıp güldü. Şimdi çok yakın duruyorlardı. Natalie, onun yakınındayken kokusu erkeğin etrafını sarıyordu. "Kaos güzeldir" dedi. "Kaos her zaman en iyisidir. Yatakta düzüşürken bile kaosa ihtiyaç duyarız"

Natalie, gözle görülür şekilde titredi. Rase, gülümsedi. Elini onun çenesine kaydırdı. "Çok güzelsin" diye fısıldadı tekrar. "Seninle kaos yaratmak için her şeyimi verirdim." Dudaklarını onun dudaklarına bastırdı. "Yine de bu imkânsız" diye fısıldadı. "Kaos, özgürlük getirir. Özgürlük güçtür." Arkasını döndü ve yürümeye başladı. "Siz prenses" dedi bir an durarak. "Kafese kapatılmış bir kadınsınız. Güzelliğiniz altınla parlıyor ama içiniz kapkaranlık. "

Rase yattığı yerde gözlerini tavana dikmiş bu anıları düşünüyordu. Dudakları gülümsemeyle kıvrılmıştı. Onunla olan tüm anıları zihnindeydi. Artık onları hatırlayabiliyordu.

Natalie, ona doğru koştu. Erkek göledin kenarında duruyordu. Onun geleceğini biliyordu ve o gelmişti. Üzerinde siyah bir pelerin vardı. En son konuşmalarının üzerinden üç gün geçmişti. Şimdiyse ona doğru geliyordu.

Rase, ona doğru döndü. Genç kadın nefes nefese onun önünde durdu. Her zamanki o haline hiç benzemiyordu. Tacını çıkarmıştı, saçları dağınıktı. Her zamanki gibi muhteşem prensesten eser yoktu. Mağrur ve gururlu durmuyordu artık.

Çok iştah açıcı görünüyordu...

Natalie, kapüşonunu arkaya attı. Güzel gözlerinde umut dolu bir ışık vardı. "Bunu istiyorum" dedi. "Bana özgür olmayı öğretmeni istiyorum. Güçlü olmak istiyorum." Durdu ve gülümsedi. "Seninle bir kaos başlatmak istiyorum"

Rase gülümsedi ve ona uzandı. Dudakları birleşirken ona baktı. "O halde hadi bu ormanı yakıp yıkalım ve hayvanlara zevk çığlıklarımızla bir seremoni dinletelim"

O gece ilk defa birlikte olmuşlardı. Natalie, kızlarına o gece hamile kalmıştı. Hatta o gece Rase ona delicesine âşık olmuştu. Zevkin doruklarında onun yüzüne bakmış ve her şey o anda şekillenmişti.

Rase ayağa kalktı. İşin aslı şu ki kızlarının ölmesi onu gerçekten çok üzmüştü. Soytarı olabilirdi ancak asla Loki kadar kalpsiz olamazdı. Natalie' in çocuğunu çok istemişti. Kendini koruyabilirdi. Ondan çekebilirdi ancak bunu yapmamıştı.

Onu çok istemişti...

Rase derin bir nefes aldı ve dışarı çıktı. "Bana gel küçük melek" diye fısıldadı.

Rin ve Daisy onu asla hayır diyemezdi. Onlar çok uzun zaman önce onun köleleri olmuştu. Her iki kadında yarı uykuda gibiydiler. Rase, umursamaz bir şekilde onlara baktı. Acısı ve anıların büyüklüğü her şeyin üzerindeydi. Kızının acısı, sevdiği kadının acısı...

"Artık melekleri pis işlerine sürüklüyorsun demek"

Matt gülerek ona doğru yaklaştı. Üzerinde sadece bir kot vardı. Elleri ceplerindeydi. Saçları karmaşıktı ve üzerinde Rika' nın kokusu vardı. "Bakın kim duş almayı unutmuş?"

Erkek aldırmadan güldü. "Bu çok şeytani bir düşünce" dedi konuşması hiç bölünmemiş gibi. "Bunu çok sevdim"

İki melek Rase' a yaklaştı ve önünde diz çöktüler. Rase, soğuk gözlerle onlara baktı. "Ben yeterince acı çektim" dedi. "Geriye kalan tek şeyim geçmişin intikamı. Natalie ile olma ihtimalim katliamdan geçiyorsa da bunu yapmadan bırakmayacağım."

Matt, kıkırdadı. "Ben basit bir şeytanım" dedi. "Kanı gerçekten ama gerçekten seven bir şeytanım"

Tanrılar Okulu #2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin