nine

4.7K 501 126
                                    

Bay Kang olayının üzerinden aylar geçmiş, kısa süren bir kabus silinip gitmişti. Bay Kang epeydir çıkmıştı yaşamımdan; geçen aya kadar süren bir kayıp soruşturması vardı ve memleketi Daejeon'daki evinde kendini astığı öğrenilmişti. Bu haber beni derinden sarsmıştı hatta kendime uzunca bir süre gelememiştim. O'nu her ne kadar sevmesem de birinin ölümünü isteyecek kadar kötü bir kalbim yoktu.

Cenazesi bir kilisede yapılmıştı. Kim Taehyung ile aylar sonra ilk kez orada selamlaşmıştık. Bana sahte bir gülümseme göndermişti ve cenaze boyunca gözü üzerimdeydi. Uzun süre hayatımızın bir kenarına itelemiştik birbirimizi. Ancak o gün sanki bana eskisi gibi sokulup güç ve etki ışınlarını üzerime yollamıştı.

Başlarda, O'nun peşinde özür dilemek için dolanıyordum fakat bana kırılmıştı sanırım. Bu yüzden bir süre sonra O'ndan kaçmaya başlamıştım, O da ısrarcı davranmıyordu zaten. Daha sonra Yoongi hyung beni yeni dostuyla tanıştıracağını söyledi ve Kim Taehyung'u benim yanıma getirdi.

Kim Taehyung'un hyung için daha önce küfür ettiğini ve onu sevmediğini çok net hatırlıyordum. Fakat bir sorun vardı: O zaten bir sorunluydu ve şimdi de Yoongi hyung ile arkadaş olması pek garip değildi.

Başlarda ikisinin arasını açmak istedim, Taehyung tehlikeli gibi duruyordu ve hayatımdaki en değerli insanın zarar görmesini istemezdim. Jimin hyung'a kıskanması için Taehyung hakkında iftiralar atsam da, Jimin hyung da, O'nu seviyordu ve gün geçtikçe üçü çok yakın oldular.

Ben ise dış kapının mandalıydım.

Bu duruma alışmak pek kolay olmasa da, Yoongi hyung daha önceden Taehyung ile arkadaş olduğumu (?) bilmediği için bizim iyi geçinmemizi istedi ve kısa bir süre sonra dördümüz takılmaya başladık.

Şu an ise Yoongi hyung benimle tek vakit geçirmek istemişti ve büyük bir heyecanla adımlıyordum odasına doğru.

Jimin hyung büyük bir ihtimalle çok istediği şirket seçmelerine gidecekti ve şansını deneyecekti. Yoongi hyung'un onunla gitmemesine şaşırmamıştım, çünkü bu işi desteklemiyor ve saçma buluyordu.

Odasına beni aldığında büyük bir sevinçle yatağına sıçradım ve kıkırdayarak hyung'a döndüm. "Uzun zaman olmuş, hyung. Neden çağırdın beni?"

Ellerini göğüs hizasında çapraz bağladı ve üzerime doğru geldi. "Jungkook, nasılsın?"

Bu soru onun tarzı değildi. Yüzümdeki gülümseme yavaş yavaş silindi ve yatakta oturur hale geldim. O da yanıma oturdu ve elini sırtıma koydu.

"Sorun ne hyung?"

"Seni severim, Jungkook."

"Hyung, bir şey söyleyeceksin."

Başını ağır ağır salladı. "Dediklerim karşısında sakin kalmalısın."

"Söylesene hyung!"

Derin bir nefes verdi. "Kang Jae Suk'un bulunduğu gün, polis seni arıyordu. Sen kendini iyi hissetmediğin için sana söylemedim ama," yastığının altından bir şey çıkardı ve bana uzattı, "bu senin." Saçlarımı karıştırdıktan sonra lavaboya girdi.

Bense elimdeki kağıt parçasıyla durmuş, gözlerimi kırpıştırıyordum. Daha sonra korka korka baktım kağıda ama okuyamıyordum. Sanki Bay Kang yanımdaydı ve beni izliyordu. Kendime bir tokat attım ve önümdeki harflere odaklanmaya çalıştım.

"Sevgili Jungkook,

Birazdan intihar edeceğim ve sen hayatının sonuna kadar neden öldüğümü düşünüp duracaksın. Bunun yerine neden yanındaki herife ölüm sebebimi sormuyorsun? Her şeyin sorumlusu o.

Not: Yaptıklarım için üzgünüm."

Okuduklarımla yüzüm düşerken kağıdı arka cebime yerleştirdim ve hızlı adımlarla aklımdaki tek kişinin yanına gitmek için adımlarımı hızlandırdım.

Kim Taehyung.




selaaam, biraz atlaya atlaya olaylar oldu sanki ama kafamdaki kurguyu tam olarak yazamıyorum ve ne yapmam gerektiğinden emin değilim. okuyan insanları görüyorum ancak bir tane bile yorum yapılmaması cidden beni üzüyor. iyi ya da eleştiri fark etmeksizin yorum atarsanız sevinirim


friends ✺ v.kook ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin