Doll ࿂Jikook࿂

࿂tetra

"Jimin ben geldim"

Jungkook bahçede kumu kazıp duran çocuğa baktı. Yüzündeki ifadeye bakılırsa oldukça sinirli görünüyordu. Kaşlarını hafifçe çatmış dudağını büzerek kumları kovaya doldurmaya devam etti.

"Beni duymamazlıktan mı geliyorsun?"
"Neden gelmedin?"
"Ne demek istiyorsun?"
"En son oynadığımızda ertesi gün geleceğine söz vermiştin"
"Kendi oyunuma daldığım için tamamen unutmuşum. Önemli olan gelmem değil mi?"

Küçük olan yerinden doğrularak karşısındaki çocuğu uzun süre inceleyip tekrar konuşmaya başladı.

"Seni affetmem için bir neden söyle?"

Jungkook arkasındaki çikolatalı sütleri sakladığı yerden çıkarıp karşısındaki çocuğa uzattı.

"Senin için çikolatalı süt getirdim"

Jimin ellerini birbirine çarparak mutlu olduğunu belli ettiğinde büyüğünün yanına yürümüştü.

"Şimdi affettim seni. Pipetimi benim için açar mısın?"

Jungkook kafasını aşağı yukarı salladıktan sonra pipetle çikolatalı sütü delip küçüğüne verdi.

"Bebeğinle oynayabilir miyim?"

Jimin tombul yanaklarını şişirdikten sonra minik elini büyüğünün omzuna atıp konuşmaya başladı.

"Olmaz"
"Neden?"
"Çünkü Min-Hee denilen kızı sevmedim. Ve bu bebek ona benziyor"
"Min-Hee'yi görmedin bile?"
"Olsun yine de ondan hoşlanmadım"
"Tanrım, küçük bebekler gibi davranıyorsun Jimin"
"Hiçte değil!"
"Ah pekala, o halde sen seç ne oynayalım?"

Küçük olan işaret parmağını dudağının kenarına dayayıp düşünüyormuş gibi yapmaya başladı. Jungkook onun bu halini sırıtarak izlerken Jimin aklına gelen fikirle büyüğünün elinden tutup meyve ağaçlarının olduğu yere doğru çekiştirdi.

"Erik sever misin Jungkook?"
"Ah, evet ama neden buraya geldik?"

Jimin munzurca sırıttığında büyüğü başını iki yana sallayarak konuşmaya başladı.

"Umarım düşündüğüm şey değildir"
"Evet, ağaca çıkıp erik yiyelim"
"Ben oraya çıkmam"

Jimin dudağını sarkıtıp büyüğüne ikna edici bakışlar yollamaya başladığında Jungkook bu bakışlara daha önce kandığını hatırlayıp başını başka yöne doğru çevirdi.

"Sen çıkmazsan çıkma. Ben çıkacağım"
"Hayır Jimin"

Jimin arkasında duran çocuğu umursamadan ağacın gövdesine tırmanmaya başladığında büyüğü endişelenmesine engel olamadı. Küçük olan ayağını altındaki dala koyduktan sonra elleriyle kendini yukarıya doğru ittirmeye devam etti. Gözüne kestirdiği bir eriğe uzanıp ağzına atarak aşağıda duran çocuğa seslendi.

"Tadı gerçekten çok güzelmiş. Gelmediğine pişman olacaksın"
"Markette de erikler satılıyor"
"Kimin umrunda? Tırmanıp almak kadar zevkli olduğunu sanmıyorum"