İntikam

2.7K 136 19
                                    

Çatalı yavaşça salatalığa batırdım. İki saatten beri tabağımdaki salatalıkla oynayıp duruyordum. Berke evde değildi. Tam tamına iki gündür eve uğramıyordu. Bende okula gitmiyordum. Emre'den de haberim yoktu. Her şey karışmıştı sanki. Bugün Emre'lere kesinlikle gitmeliydim. Sonuçta Berke'nin arkadaşıydı ve onun hakkında benden çok şey bildiği kesindi. Tabağımdaki kahvaltılıkları bırakıp evden çıktım. Bugün cumartesiydi. Yani Berke'nin gelmediği üçüncü gün. Umarım Emre evde olurdu. Yoksa gerçekten düşüncelerimle ne yapacağımı bilmiyordum. Her şey boğuyordu beni. Biliyorum çok saçma. Benim bir ilgimin olmamasına rağmen kötü hissediyordum. Emrelerin kapısını yavaşça tıklattım. Ve ayağımı ritmik hareketlerle sallamaya başladım. Neden aramadıysam ? Şu iki gündür akıl mı kalmıştı bende yahu ? Yemin ediyorum tımarhanedeki delilerden beter hale geldim. Geçen gün çamaşır asıyorum diye, sadece mandalları takmışım ipe. Bulaşıkları, bulaşık makinesine değil de, çamaşır makinesine atmışım. Eee haliyle kafa gidince... Delirdik işte...

"Erva ?"

"Hıı." kafamı kaldırıp Emre'ye baktım eliyle içeriyi işaret ettiğinde yavaş hareketlerle içeriye girdim. Sanki her şeyi hızlı yaparsam, zaman çabuk bitecekmiş gibi oluyordu. Kim bilir belki de öyle olurdu.

"N'oldu ?" yanaklarımı şişirip nefesimi dışarı üfledim.

"Berke nerede biliyor musun ?" dedim sessizce. Gözlerini üzerimde gezdirdi. Yüz ifadesi çok komikti. Sanırım ruh halim böyle olmasaydı kahkaha atmıştım...

"Eminim sen nerede olduğunu biliyorsundur."

Evet. Biliyordum. Sadece öylesine sormuştum zaten bu soruyu. "Senden bir şey isteyebilir miyim Emre ?" yanıma hızlıca gelip ellerini bileğime yerleştirdi. "Tabiki." yavaşça yutkundum. Zamanı gelmemiş miydi sizce ?

"Bana Berke ile ilgili her şeyi anlatır mısın ?" gözlerinin içine umut dolu bakışlarımı yolladım. Acıyıp söylerdi belki. "Her şey ?"

"Yani, İrem kim ?"

"Anıl kim ?"

"Berke'nin hayatı nasıldı ?"

Sorduğum sorular karşısında durdu. Epey bir duraksadı öyle. "Lütfen.. Bilmeye hakkım var değil mi ?"

"Berke'den duysan daha iyi olur Erva." dediğinde yüzümü düşürdüm. Ufacık bir bilgi verse bile yeterdi. Hakkım vardı işte ya. Neden anlamıyorlar ? Öğrenmeye hakkım vardı.

"Kapatalım bu konuyu şirine."

"Anıl karşımıza çıktı." birden söylediğim şeyle durdu. Öylece baktı karşıya, sonra bana döndü. "Ne dedin sen ?"

"Anıl diye birisi, karşımıza çıktı." dedim tekrar ederek.

"Ne zaman ?"

"İki gün önce." dediğimde elini sıkıp alnına götürdü. Kimdi bu Anıl ? Ne boklar yemişti.

"Benim karşıma çıktı. İrem'den falan bahsetti." Emre konuşmuyordu. Yavaşça başımı aşağıya eğip gözlerini buldum. "Anlatacak mısın ?" gözlerini önünden ayırıp bana baktı.

"Berke 8 yaşındayken onunla bu mahallede tanışmıştık. Aslında daha öncesi de vardı ama tanımıyorduk birbirimizi. Çok yakındık. Sürekli birbirimizi koruyup kollardık. Berke'nin annesiyle babası ayrılmıştı. Babası zaten alkolik herifin tekiydi. Annesini dövüp dururdu. Berke' de her zaman evden kaçıp benim yanıma gelirdi."

Anlatmaya başladığı anda nefesimi tuttum. Onu o kadar çok merak ediyordum ki...

"... İşte bunun anne babası ayrılınca, bir kaç yıl sonra annesi başka bir adamla evlendi. Berke hiç karışmıyor tabi. Kendi halindeydi hep zaten. Ona çok özeniyordum. Bütün sorunlar karşısında tek başınaydı. İtiraz etmek yerine kabullenip güçlü duruyordu. Annesi evlenince Berke'nin üvey babası, Ankara ' da yaşamak istemedi. Zaten zengin bir aileydi. Yurt dışına gideceklerdi. Tabi ben çok üzüldüm. Ayrılacaktık ya. Bana güç veren çocuk gidecekti. Bunlar gittiler yurt dışına. 2 sene sonra Berke'yi benim kaldığım yurtta gördüm. Gözlerim doldu sarıldık falan."

Dikkat Öküz Var !!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin