" Dyson Lord mu? Hani Jac-- " kafasını hafifçe salladı endişeyle. Cümlenin devamını ben tamamlayamamıştım ama o getirmişti " Evet Jack'in biyolojik babası " bir çırpıda söyleyebilmesi içimi acıtmıştı bir anda. Jack'i çok seviyorum ben. Ve hiç tanımadığımız bir adamın onun üstünde bu kadar büyük bir etkiye sahip olması canımı yakmıştı. Kadın olmakla ilgili bir sıkıntım yok aslında benim, evet erkek gibi giyiniyorum çoğu zaman, evet onlar gibi silah kullanıyorum, evet onlarla birlikte operasyonlara katılıyorum, bu evetleri çoğaltabilirim. Kadın olmakla ilgili bir sorunum yok ama benim. Tanrı beni bir kadın olarak yaratmış ve kadınımı bir erkekten daha çok sevebileceğimi onu daha iyi koruyabileceğimi biliyorum. Ama yinede Lauren'e bir çocuk veremem ve bu da benim içimi acıtıyor. " Bir şey söylemeyecek misin Alexandra? " düşüncelerimden Lauren'in elini elimin üstüne koymasıyla çıktım. " Ne istiyor? " içim ürpermişti elinin temasıyla. Ne olursa olsun, kim ne derse desin bu kadın benimdi Jack'te dolaylı da olsa benimde oğlumdu. Ikisine de kaybetmeye niyetim yok! " Görüşmek. Nu-numaramı annemden bulmuş. Ve çocuk hakkında konuşmak istiyorum dedi " sesinin tedirgin çıkması demek senden çekiniyorum Alex demekti ki az önceki donup kalmamdı buna sebep. " Görüşecek misin? " yutgundu " Bilmiyorum. Şu an farklı dertlerim var. Jack ne ister bilmiyorum sen ne düşünüyorsun bilmiyorum. Bu kafa karışıklığında ve tek başıma verilecek bir karar değil. Bu yüzden bekleyebilir " kafamı sallayarak elimi uzattım yanağından destek alıp sağ şakağını öptüm ve yataktan kalktım. " Nereye gidiyorsun daha Jack'in çıkmasına bir saatten fazla var " tek kaşımı kaldırıp sinirli bir surat ifadesi verdim kendime " E ben acıktım " ufak bir tebessüm yolladı bana sevgilim ardından oda yataktan kalkıp yanıma yürüdü. Elimi tutup mutfağa doğru ilerlemeye başladık. Harika kokular hâlâ mutfaktaydı. Ama yiyecekler masada değildi Lauren kaldırmıştı. Sandalyelerden birinin arkasına geçti " Otur bakalım " diyerek sandalyeyi kendine çekti ufak bir gülümsemeyle gösterdiği yere oturdum oda ben otururken sandalyeyi altima itmişti. Böyle şeylere alışık değildim pek hoşuma gitmemişti ama Lauren'i kırmak istemedim ve sesimi çıkarmadım. Yaptığı şeylerin hepsinden koyup güzel bir tabak hazırladı önüme. Aklım az önceki mevzuda da olsa çaktırmamaya çalışıp yedim önümdekileri. Çokta güzel olmuştu. Ama o an aklimda bir düşünce belirdi. Kalbimi paramparça edip geçebilecek bir düşünce. Nereden nasıl aklıma geldi bilmiyorum ama bir anda gözlerimin önünde hayali belirdi. Lauren'in benden ayrıldığını düşündüm. Başka birine böyle güzel şeyler yaptığını. Gözümün önüne suratını hiç görmediğim hayalimdeki Dyson denen adam geldi. O, Lauren, Jack üçü birlikte eğlenirken düşündüm. Ellerim buz kesti bir anda ve elimdeki çatal düştü. Lauren hafif irkilip bana döndüğünde suratımı hızla ona çevirdim. Çatık kaşlarıma şaşkınca bakarken bir adım mesafelikte olan sandalyesini tutup ani bir hızla kendime doğru çektim. Sesini çıkarmasına izin dahi vermeden dudaklarına yapıştım aynı hızda da. Karşılık beklemeden sert bir hızla bir kaç saniyelik öptüm sevgilimi. Ayrıldığımda onunda kaşları çatıktı " Bu neydi şimdi? " soğuk bir sesle. " İçimden geldi sevgilimi öpemez miyim ? " dedim bende sinirini umursamayarak ve tabağımdaki son lokmayı ağzıma attım. Sandalyelerimiz yan yanaydı ben çektikten sonra ve geri çekilme gereği duymamıştı. Lokmamı çiğnerken beni izlediğini fark edip ona döndüm tekrar. " Aslında " dedi elimi tutup ayağa kalkarken. " Güzel bir sevişmenin tüm sıkıntıları geçirebileceğini duymuştum " ben gözlerimi kocaman açıp ona bakarken o çoktan elimi çekiştirmeye başlamıştı bile. İstediği bu muydu? Seve seve verecektim. Yatak odasına girip yatağın önünde durduğumuzda belinden kavrayıp kendime iyice çektim. " Sana iyi gelecek şeyin bu olduğuna emin misin? Senin kötü ruh halini kullandığımı düşünmeni istemiyorum Lauren " der demez kollarını boynuma sarıp dudaklarıma yapıştı. Minicik ama sert bir öpücükten sonra da kafasını biraz geri çekti " Ruh halim falan umrumda değil. Böyle düşünmeyeceğimi de biliyorsun. Şu an bu atmosferi bozup sana kızmıycam o yüzden. Sadece seni özledim ve istiyorum hepsi bu " dudaklarım benden izinsiz kıvrılıp haince sırıtmaya başlarken kavradığım belini daha da sıkıp Lauren'i kucakladım ve onunla birlikte yatağa atladım. Kısıtlı zamanda zevkin doruklarını yaşarken aç bir kurt gibi saldırmış olabilirim ona ama olsun oda benim gibiydi. Çıplak vücutlarımız birbirine geçmiş, hararetli bir öpüşmenin içindeyken alarmı çalan telefonla ikimizde olduğumuz yerden hafif sıçrayıp telefona baktık. Lauren'in üstünden kalkıp toparlanmaya başladım. Biraz hızlı bir toparlanıştı tabi bu. " Alex yerdekileri almaya çabalama git yenilerini giy bunları ben hallederim " diyen sevgilime gülümseyip dolaptan temiz çamaşırlar ve kıyafetler alıp hızlıca giydim. Son düğmemi de kapatıp her hareketimi dudağını dişleyerek izleyen sevgilime baktım. Dudağına minicik bir öpücük kondurup kapıdan çıkmaya giderken " Oğlumuzu alıp dönücem " deyip kapıyı arkamdan kapattığımda dediğimi fark etmiştim. Oğlumuzu? Lauren'in bundan rahatsız olmamasını umarak önce evin kapısından ardından merdivenleri hızla inerekte apartmandan çıktım. Arabayı çalıştırıp Jack'in okuluna doğru sürerken onu alıp alışverişe gitmeye karar verdim. Bir ara söz vermiştim onu götürüp istediği şeyleri alacağıma ama henüz tutmamıştım bu sözü. Okuldan çıkıp koşarak boynuma atladığında sımsıkı sarıp kocaman öptüm yanağından. Arabaya bindirip birlikte alışverişe gideceğimizi söylediğimde alışverişin sadece oyuncakçılar olduğunu bilmediğinden o kadar fazla heycanlanmamıştı. Ama oyuncak dükkanlarından birine girdiğimizde minicik gözlerinin parladığına şahit oldum. Sonuçta bir çocuk diye geçirdim içimden. Ve kendime sözüm vardı, yaşamak isteyip yaşayamadığım ne varsa Jack'e yaşatacaktım. Aldığımız bir kaç oyuncaktan sonra eve döndük. Jack fazla aç gözlü bir çocuk olmasi hiç bir zaman. Bu yüzden daha fazlasını alabileceğini teklif ettiğimde " Bu kadarı bile çok fazla. Teşekkür ederim Alex " diyerek beni kocaman öpmüştü. Eve geldiğimizde Lauren yemeği çoktan hazırlamıştı. Bir iki saat önce yemiş olmama rağmen yinede acıkmıştım aklıma yemekten sonra olan yorucu faaliyetimiz geldiğinde de pis pis sırıttım. Hep birlikte yemek yedik. Oradan sonraki saatler de çok hızlı ilerledi zaten, biraz Jack'le oynayıp Lauren'in bizi izlemesine kaçamak bakışlar attım arada. Düşünceli bir hali vardı - ki hepimiz nedenini biliyoruz - bu gece elimden geleni yapıp sevgilimi bu düşünceli hâle getiren itleri yakalamam lazımdı. Jack'in uykusu gelip yatağa gitmesine rağmen Alice hâlâ aramamıştı ve Lauren'le benim aramda anlamsız bir sessizlik vardı. Ve bu sessizlik kesinlikle onun gerginliği yüzündendi. Göz ucuyla ona baktığımda hissedip oda bana baktı. Derin bir nefes alıp vücudunu tamamiyle bana döndürüp " Ne zaman gi - " demişti ki telefonum çaldı. " Gidiyorsun " diye mırıldandığını duymuştumama telefonu elime aldığımdan cevap vermedim. Arayan tahmin ettiğim gibi Alice'ydi, Lauren'e elimle 1 yapıp aynı zamanda dudaklarımı bir dakika diyerek oynattırken telefonumu açtım . Açar açmaz konuşmama izin vermeden Alice konuşmaya başladı " Alex üzgünüm, senin adamları bugün halledemeyiz. Sandığımızdan daha dişli çıktılar, bir çete olduklarını düşünüyoruz ve yakalanmalarının biraz daha zamanı var " duyduklarımdan sonra derin bir nefes aldım. Bu demek oluyordu ki Lauren'in bu dengesiz ruh hali biraz daha devam edecekti. Ama Alice'de bir şey vardı. Bir kaç aydır tanıyor olmama rağmen fark edebileceğim bir şey. " Tamam, o zaman yarın görüşürüz? " dedim dediklerini hemen kabullenrek. Yine alışık olmadığım ses tonuyla " Görüşürüz " diyerek telefonu kapattı. Onun için endişelenirdim fakat karşımda endişelenmem gereken daha değerli biri vardı. Telefonu koyup Lauren'e döndüm. İki kişilik koltuğun bir köşesine o yaslanmış bir köşesine de ben yaslanmıştım ve birbirimize bakıyorduk " Alice, gelmene gerek yok dedi " kafasını anladım der gibi salladığında koltuktaki mesafemizin çok olduğunu düşünüp ona yaklaştım. Elimi yanağına koyup diğer yanağını kokusunu içime çekerek öptüm. Ben öperken gözlerini kapatmıştı. Geri çekildiğimde gözlerini açıp gülümsedi. Gülümsemesine karşılık verip kafamı göğüsüne koydum. Kollarıyla beni sararken, kalbinin atışını duymaya başladım. Böyle bir pozisyonu daha önce neden yapmadığımı düşündüm bir an. Şu an nefes alışıyla inip kalkan göğüsünün altında duyduğum kalp atışları kadar huzur veren bir şey yoktu. Hele benim gibi anne sıcağı görmeyen biri için. Gözlerimin ne zaman dolduğunu bilmiyorum. Ama ben Lauren'den önce böyle bir kadın değildim. Aslını söylemek gerekirse bu kadar duygusallaşmak işime hiç gelmiyor. Ben yıllardır güçlü astığım astık kestiğim kestik bir kadın olarak mutluydum. Ama şimdi? Şu pozisyonda gözlerim doluyordu, gerçi günümün yaklaşıyor olması da bir etkendi ama neyse. Kafamı kaldırdığımda saçımı okşadığı eli havada kaldı. Elini tutup öptüm ve parmaklarımı içine geçirerek tutuştuğumuz ellerimizi koltuğa koydum. " Hiç bir şeyi kafana takmanı istemiyorum tamam mı Lauren? Ben sana inanıyorum. Bu işin kolayca çözüleceğine de eminim. O yüzden evde kalacağın süreyi de tatil gibi düşün. Hem ben bayıldım yemeklerine. Tatilinde bol bol yemek yaparsan sevinirim " dediğime kıkırdadı, dudağıma çok çok kısa bir öpücük kondurup geri çekildi. " Sen bu kadar güzel bakarken ben hiç bir şey takmam ki kafama. Aklıma başka şey gelemez " dedikleriyle içten bir şekilde gülümsedim. Elini tutmaya devam edip ayağa kaldırdım ve odamıza geçtik. Üstlerimizi değişip yatağa geçtiğimizde bu sefer göğüsüme yatan o olmuştu. Yanı başımızdaki lambayı söndürüp her iki kolumla da onu sardım ve saçlarına öpücük kondurdum. Sanki mümkünmüş gibi göğüsüme iyice sokulup " İyiki varsın Alex " diye mırıldandı. " Sende bebeğim, iyiki hayatıma girmişsin " dedim. Nefes alışverişleri düzenli bir hâle gelince bende bıraktım kendimi uykunun huzurlu kollarına. Sabah sevgilimi kaldırmadan yavaşça kalkıp kahvaltı hazırladım ve Jack'i kaldırdım. Güzel kahvaltımızın ardından onu bırakıp bende işe geçtim. Odanın kapısını çalıp " Gel " sesinden sonra içeri geçtim. Alice kafasını baktığı kağıtlardan kaldırmadan " Günaydın " dediğinde karşılık verdim. Dün gece fark ettiğim gibi bir şeyler vardı Alice'de ama sormaya çekindim. Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama Alice bana göre uzun bir süre sonra kafasını kaldırdı kağıtlardan. Kaldırdığı an dikkatimi gözleri çekti. Şiş ve yorgundu, ağlamış mıydı? " A-Alice " dedim bana bakması için. Yorgun gözlerini bana çevirip beklentiyle baktı. " Sorun ne ? Ağladın mı sen ? " kafasını salladı. " Ağladım " gözlerinin dolmaya başladığını gördüm o an. " Neden? " dedim fısıldarcasına. Burnunu çekti, " Ağladım çünkü dayanamam. Kızımdan sonra oğlumda beni terk ederse bunu kaldıramam Alexandra "....
Arkadaşlar bana mutluluk yaramıyor ya. Bölüm yazamadım resmen 1 ayda her gün birer kelime falan oldu 😂 kusura bakmayın lütfen. Bölümümü hatta hikayemi eleştirin, her türlü yoruma açığım - Bölümler geç geliyor haricinde çünkü zaten farkindayim - bölümleri hızlı tutmaya çabalarım çünkü final yapmak istiyorum yakında, aklimda yepyeni hikayeler var. Hatta bu kitapta ipucu bile verdim... Son olarak; Beğendiyseniz o küçük yıldıza basmaya lütfen üşenmeyin :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AJAN (girlxgirl)
Adventure" 'İşlerin yoğun yetişemiyorsun sana bir ortak lazım ' dediğinde gerçekten bana yardım edebilecek güçlü birini düşünmüştüm. Tırnağı kırıldığında oturup ağlayacak bir barbie bebek değil " diyerek kükrüyordum oda da. O sırada ortak müsveddesi atıldı "...