(No.18) Vince Allan Jensen

2.3K 260 273
                                    

"Seni kıracak bir şey yapmak istememiştim, özür dilerim." Ses gelmediğinde birkaç kere duvara vurmuştu. "Eğer duvara vurursan gelirim demiştin." Şansını birkez daha denedi.

Gelen olmamıştı.

Sabahın ilk ışıkları evine vurmaya başladığında yan dairesinde bir hareketlilik duymak için bilgisayar sesini en aza indirdi.

Birkaç saat sonra, ilk önce bir kapı sertçe duvara vurdu ve sonra kahve makinesinin gürültülü sesi geldi. Louis, onun adım seslerini duyuyordu, bir süre telefonda konuştu ve bu süre içerisinde Harry'nin kahvesi hazırlanmıştı.

Yirmi dakika içerisinde yan dairenin kapısı açıldı. Louis, hızla bilgisayarını yan tarafına atarken yatağından zıplayarak kalktı. Kapıyı açtığında Harry botlarını giyiyordu.

"Günaydın, nasılsın? Dün gece niye gittin? Seni kırdıysam üzgünüm."

Harry botlarıyla işini bittirdiğinde, üzerini düzeltti. "Beni kırmak mı? Hayır, kırılmam için ortada bir neden yoktu." Çantasını omzuna asarken yüzünde bir gülümseme oluştu. "Yoksa var mıydı?"

Louis'nin kaşları havaya kalkarken, elini hava da olumsuz anlamda sallamıştı. "Hayır tabii ki de yoktu."

Harry, anahtarını çantasının açık gözünden içeri yollarken merdivenlere yönelmişti. "Akşam bir randevum var ama duş almak için uğramayı düşünüyorum. Yani, akşam görüşürüz."

O, merdivenlerden inerken Louis arkasından el salladı.

"...Sonra Niall, adama 'bu yaptığınız çok uygunsuz.' dedi."

Louis, Liam'ın Niall'la beraber gittiği İsviçre tatilinde yaşadığı olaya kahkaha atarken, bir yandan elinde ki biranın dökülmemesi için dikkat ediyordu.

Sabah Harry'yi geçirdikten sonra olan şeyler şunlardı; Louis, ilk önce sabah birkaç saat daha uyumuştu ve Zayn'le beraber, bir kafede kahvaltı yaptıktan sonra çalıştığı yerin haftalık temizlik sırası kendisine gelmiş Zayn'e yardım etmek için bara geçmişti.

Akşam saatlerine doğru telefonuna aldığı Liam'dan gelen arama da evine gelmek istediğini söylemişti. Zayn, uzun süredir parasını biriktirerek aldığı motorla kendisini eve bıraktığında, evinin karşısında ki marketten yiyecek ve içecek birkaç şey alıp dairesini üstten temizlemiş ve Liam'a evini tarif ettikten on dakika sonra Liam kapısının önünde belirmişti.

"Ama adam, Niall'ı duymamış gibi yanımızdan geçip gitti."

Louis'nin sesli kahkahası, anahtar sesiyle kesilmişti. İlk önce uzun silüet kapının aralığından girdi ve sonra meraklı bakışlar ikisini buldu.

"Hey, gelsene." Louis, birasını sehpanın üzerine bırakırken ayağa kalkmıştı. Liam'ın arkasını dönüp kapı eşiğinde dikilen adamı görmesiyle yüzü asılmıştı.

Harry, kapıyı arkasından kapattı ve bakışlarını Liam'ın üzerinde tutmaya devam ederken konuştu. "Ben seni nereden tanıyorum?"

Liam'ın alaycı kahkahası salonu doldurdu. "Sevgilimi çalmaya çalışmıştın."

Harry, uzun paltosunu çıkartıp, mutfak sandalyesinin üzerine astıktan sonra koltukta Louis'nin yanına oturmuş ve elinde ki bira şişesini çekerek büyük bir yudum almıştı.

"Lütfen hatırlamama biraz daha yardım et, ismi neydi?" Harry'nin kibirli ifadesi, Louis'nin kaşlarını çatmasına sebep olmuştu. Louis, onu uyarmak -belki de evden gitmesini sağlamak- için elini bacağına koydu ve hafifçe sıktı. "Harry-"

Tam konuşmaya başladığında Liam'ın sesi, onu bastırmıştı. "Ne o? Havalı görünmek için her gün başka biriyle randevuya çıkıp, önceki hafta olanları unutuyor gibi mi davranacaksın?"

Somebody Else l.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin