Bölüm-16

9.5K 751 12
                                    

 Tatlı bir ses uyanmam için konuşuyordu. Göz katmanlarım açılırken sesin sahibini de tanımaya iyice başlamıştım. Christen başucumda kalkmam için uğraşıyordu. Elinde kahvaltı tepsisi mi vardı? Aman tanrım bu kız cidden bir melekti.

“Günaydın hadi kahvaltını yap okula gecikmek istemezsin”

Uzanıp telefona baktım saat 5’e geliyordu.

“Teşekkürler Christen bunlar enfes gözüküyor.”

O sırada hepsini de mideme yolluyordum. Hazırlanmama yardım eden Christen ile aşağıya indiğimizde Zeynep çoktan gelmiş kapının önüne park etmiş olduğunu gördüm.

“Sonunda be güzelim bu ne yavaşlık…”

Son sözleri Christen’ı gördüğünden yarıda kesilmişti.

“Günaydın bu arkadaşım Christen Cenk’in bir yakını”

Cenk değince Zeynep gülümsedi.

“Günaydın bende Zeynep bizimle okula mı geleceksiniz.”

Christen en sevimli gülücüğünü yüzüne yerleştirdikten sonra

“Ah hayır liseli hayatım çoktan geride kaldı. Birkaç işim var onları halletmem gerekiyor. Çıkışta görüşmek üzere Durucum” deyip uzaklaşmaya başladı.

Onun arkasından Zeynep ile baya bakakaldık. Arabaya geçtiğimde Zeynep hemen söylenmeye başladı niye haber vermemişim gezdirirmişiz, okulu ekip gezdirmemiz gerekirmiş. Son sorduğu soruyla gözlerim dolmaya başlamıştım ama o fark etmiyordu. Benimde fark ettirmemem lazımdı çünkü verecek cevabım yoktu. Cenk’in nerede olduğunu bende bilmiyordum. Zeynep arabayı okulun önüne park ettiğinde

“Hiç kapatamadık çeneni çok konuştun”

Kinayesine sessiz kalmayı seçtim eğer konuşursam bütün her şeyi anlatıp ağlayabilirdim. Sınıfa beraber yürüdük sınıfın önüne geldiğimde hiçbir şey demeden uzaklaştı. Sorunlarımı aştıktan sonra Zeynep’in gönlünü almayı bir kenara yazmam gerektiğini hatırlamam lazım. Sınıf her zaman ki sessizliğindeydi. Tabi Banu hariç

“Hey Duru duydun mu okula süper yakışıklı bir çocuk gelmiş. Senin yakışıklı çocuğun pabuçlarını dama attı çoğu kız”

İğrenç esprisine gülmeye başladı. Hiç uğraşacak havada olmadığımdan sustum. Ders çok sıkıcıydı. Cenk nerede diye düşünmeden edemiyordum. Christen yanımdayken Cenk için endişelenmeyi unutuyordum. Ama Christen yokken endişelenmeden 1 dakikam geçmediğini fark ettim. Teneffüste Zeynep’in yanına gittim gönül alma işlemimi yapsam iyi olacaktı. Ama sınıfa girmem imkânsızdı. Çok kalabalıktı bir anda aklıma Zeynep’e bir şey olduğu geldi. Kalabalığı yararak sınıfa girdim. Zeynep iyiydi hatta gülüyordu yanındaki çocukla aman tanrım yanındaki çocuk kırmızı gözlere sahipti. Beni görünce nefret dolu bakışlarını bana çevirdi. Tam terslemek için öne atılmıştım ki aklıma Zeynep’in bana olan kırgınlığı geldi. Hem nedensiz çocuğun üstüne atlarsam hiç hoş dedikodular olmazdı. Zeynep beni görünce alıngan haline geri döndü. Sadece gözlerine baktım. Anlamasını diliyordum ama o çocuğa dönerek beni umursamaz hallerine girdi. Ama artık çok geçti benim bu sahiplenici tavrımı görmüştü. Zeynep’in başı cidden beladaydı benim yüzümden. Hemen sınıfı terk ettim. Tina’nın bana verdiği numarayı aramaya başladım telefonun ucundan sarışın kırmızı fedainin sesi geldi

“Sorun ne?”

Doğru soruydu benim sohbet için aramayacağımı biliyordu.

“Zeynep, başı belada kırmızı ışıklar yeni bir yol deniyorlar yakınlarıma yanaşıyorlar.”

Tina’nın Zey’e komut verdiğini duyabiliyordum.

“Merak etme 2 dakikaya okulda oluruz sen sınıfa dön ve sessiz sedasız otur.”

Telefon kapanmıştı. Koşar adımlarla bahçeye indim dediği gibi 2 dakika içinde Q7 okulun önünde yerini almıştı. Arabadan inen Tina bana uslu durmayan bir çocuğu azarlar gibi bakmıştı.

“Sınıfa geçmeni söylediğimi hatırlıyorum”

Kafamı olmaz şeklinde sallayınca pes etti. Okulun ana merdivenlerinde çıkmaya başladık. Tina Zey’e baş işaretiyle

“Konuştuğumuz gibi” dedi.

Zeynep’in sınıfına giren Zey

“Merhaba arkadaşlar ben yeni stajyer hocayım bugün dersi ben işleyeceğim ama kapıda hocanız yeni öğrenciyi görmek istediğini söyledi.”

Tina beni son anda kapının önünden çekmişti. Hoca geliyordu Tina’ya işaret ettim. Gülümsedi hocaya baktı. Hoca kafasını tuttu ve geri yukarıya doğru çıkmaya başladı.

“Ne yaptın?” gülümsedi “Hm... elindeki defterleri unuttuğunu düşünmesini sağladım”

Bu olaya bende gülümsemek zorunda kalmıştım. O sırada kapı açıldı. Yeni öğrenci kırmızı fedai kapıda belirdi. Yanında da Zeynep vardı. Zeynep beni görünce

“Senin burada ne işin var derse gitsene” dedi.

Ne yapacaktım ben şimdi gözlerim Tina’yı taradı. Tina beni değil karşısındaki kırmızı gözlü oğlanı tarıyordu. 

ElementHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin