4.1

433K 27.1K 4.3K
                                    

Ertesi sabah okula gittim. Çantamı sağ omzuma yüklemiş dalgın bir şekilde sınıftan içeri girdiğimde o dalgınlığım, deprem etkisiyle dağılmıştı.

Yüzüme gelen topla olduğum yerde kalakaldım.

Gözlerimi açtım ve müthiş bir sinirle bana bakan Sıçan Mert ve ekürisi Ali'ye baktım.

"Ne yapıyorsunuz lan siz?" dedim bağırarak. "Sabahın köründe, ayılar."

Yüzüm resmen yanıyordu. Ali sırıttığında Mert araya girdi. "Ya kusura bakma istemeden oldu."

Çantamı ilk sıraya koydum ve topu elime aldım. "Hep öyle olur zaten değil mi?" dedim ve topu onlara fırlatırken harika bir estetik hareketle sınıfın lambasını patlattım.

Flöresan patlarken, cam parçaları yere düşmeye başladı.

"Aha sıçtın," dedi Sıçan Mert. Dudaklarımı ısırdım ve gözlerimi büyüttüm. Bugünün pazartesi olmasına mı üzüleyim, sabah sabah yüzüme top yiyip birde üzerine lambayı patlattığıma mı bilemedim.

Tam şey sırasıydı. 'Lütfü biz bu kızı yaparken neyi unuttuk acaba?'

Anne bana hamileyken çok mu dram dizisi izledin anasını satayım, ne yaptın?

Sınıftaki diğer gereksizler şok olmuş gözlerle bakarken arkamdan duyduğum sesle irkildim.

"Neler oluyor burada?" Hoşgeldiniz müdür bey, bir siz eksiktiniz.

"Hocam şey?" dedim sessizce. Kenara çekildim ve müdüre yol verdim. Ben verdim yolu ben. Neyse az sonra yol gibi dümdüz olacaksın kızım sus.

"Kim yaptı bunu?" Müdür beyciğim tüm sınıfı sustururken sınıftakilerin gözleri beni buldu. Allah belanızı vermesin nankör köpekler.

Müdür bey bana doğru döndü. "Nasıl yaptın bunu?" diye sordu ve devam etti. "Çabuk odama."

"Hocam zaten sabahcıyız, lambaya ihtiyacımız yok ki," dedim. Evet yürek yedim.

"Gerçekten mi? Kızım zaten size ders anlatılıyor neden kopya çekiyorsunuz?"

Vay canına. Sen neymişsin be moruk.

Yüzümü öne eğdim ve müdür çıkarken onu takip ettim. Odasına girdiğimde içeride bekleyen biri vardı.

Mustafa?

Kaşlarımı çattım ve adımlarımı yavaşlattım. Mustafa bana şaşkınlıkla bakarken müdür bey eline aldığı kağıtlarla bana döndü. "Bekle sen burada küçük hanım. Seninle ayrıca ilgileneceğim."

Ardından Mustafa'ya baktı. "Oğlum hemen geliyorum."

Müdür bey odayı terk ederken Mustafa'nın bakışlarını yüzümde hissettim. Dayanamadım ve ona baktım. "Ne?"

Güldü. "Sen pek hayra gelmemiş gibi duruyorsun."

Aferin zeki çocuk.

"Sana ne?"

Ne diyorum ben? Nida unuttun mu çocuktan etkilenmen lazım. Allah'ım düşüncelerim bile saçma, etkilenmek nedir ya? Neyinden etkileneceğim ben bunun?

"Tamam sakin ol, sormadım bir şey."

Sakinleştim ve elindeki dosyalara baktım. "Sen neden buradasın?"

"Bir projem vardı, ilçede dereceye girdim. Onunla ilgili."

Gözlerim büyüttüm. Yüz kızartıcı suç işlemiş gibi oldum böyle deyince.

"İyi," dedim ve omzumu silkip diğer tarafa döndüm. O sırada müdür bey geldi ve masasına oturdu. "Ver oğlum dosyayı."

Mustafa dosyayı uzattı ve müdür bey imzalamaya başladı. İmza işlemi bittikten sonra bana baktı.

"Sana gelince küçük hanım. Okul çıkışı yeni açılan laboratuvarımız için yardım edeceksin."

"Laboratuvar mı? Hocam ben ne anlarım. Vallahi patlar orası."

"Ben yardım edebilirim," diyerek araya girdi Mustafa. Kaşlarımı çattım ve sorguyla ona döndüm.

Müdür bey bir iki saniye sonra başını aşağı yukarı salladı. "Tamam daha iyi olur."

Omuzlarımı düşürdüm ve odadan çıktım. Mustafa yanımdan geçerken arkasını döndü ve "Sabırsızlanma, çıkışa az kaldı," deyip göz kırparak uzaklaştı.

Sabırsızlanma mı? Ne diyor lan bu?

ÇEVRİMİÇİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin