Alayına Karşı|23

10.1K 1K 3.1K
                                    

Ben geldim yavrularım.

Ama inşallah siz benim geldiğimi görüyorsunuzdur çünkü dün wattpad yine bir boklar yedi ve neredeyse kimseye bölüm bildirimi gitmedi. Sabaha kadar onunla uğraştım ama olmadı.

Yine de tüm sorunlara rağmen benim sevgililerim aşklarım bebeklerim sınırı hemen doldurup yeni bölümü hakettiler!!!
Oy vermeyi ve bolca yorum yapmayı unutmayın.

Keyifli okumalar...
Sınır;420 oy 2,3K yorum

⛓🗝
Alayına Karşı|23

"Şhh," Diye fısıldadım ve eğilip dudaklarımı Denizhan'ın yanağına hafifçe bastırıp geri çekildim. "Maviş danam benim," dedim gözyaşlarım içinde gülümserken. Yine kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu. Bu sefer anlayamıyordum ama onu sakinleştirmeye rahat rahat uyuması için çırpınıyordum.

Ellerimi onun saçlarında gezdirmeye devam ettim. Saatlerdir olduğu gibi.

Gün ayalı çok olmuştu. Denizhan hâlâ elimi sım sıkı tutuyor, başı kucağımda uyuyordu. Elimi bir an bile bırakmamıştı. İkimizin de dövme olan elleri birbirine kenetlenmişti ama o kilit yine açılamamıştı. Belki gece kendinden geçmiş bilinçsizce bir şeyler derken aklımdakileri ona sorsam cevaplayacaktı. Ama istememiştim. Gerçeklerle o böyle hastayken yüzleşmek, öğrenmek istememiştim. Hem ölünceye kadar saklayamazdı gerekirse kafasına silah dayar öğrenirdim.

Ve ben, saatlerdir gözlerimi dahi kırpmamıştım. Durup durup akan gözyaşlarıma da engel olamıyordum çünkü içimde fırtınalar kopuyordu. Denizhan neler yaşamıştı da böyle olmuştu? Mesela nasıl girmişti Kabus'a? Karahan'la neden küslerdi ve ondan neden bu kadar çok nefret ediyordu? Ayrıca bu durumun Karahan'ı üzdüğünü  biliyordum ne kadar o da çok Denizhan'dan bahsederken iyi şeyler demese de kardeşini seviyordu. Karahan Denizhan'dan nefret etmiyordu.

Peki Denizhan neden kabuslar görüp sayıklıyordu? Bu kabuslar hastalığın ve yükselen ateşinin sebebi miydi yoksa normalde uyurken de görüyor muydu?Tüm gece bunları düşünüp durmuştum. Bu sırada bazen Denizhan'ın öksürmeleri tutmuştu. Uykusunda ona ilaç içirmiştim sabaha kadar saçlarını okşayarak onunla ilgilenmiştim.

Denizhan, benim bildiğim Denizhan değildi. Yakıp yıkan Denizhan değildi aslında. Denizhan, yakıp yıkmak zorunda kalıyordu. Çünkü kolay şeyler yaşamadığı kesindi. İçinde her ne varsa bunları yakıp yıkarak atmaya çalışıyordu.

Gözyaşlarımın akmasına da engel olamamıştım çünkü canım yanmıştı. Denizhan'ı bu gece böyle görmek canımı her şeyden çok yakmıştı. Onun bilinçsizce sözledikleri gözlerime derin derin bakması canımı yakmıştı. Ben bundan sonra Denizhan'ın canını nasıl yakabilirdim ki?

Benim şifam sende...
Gözyaşlarının bir damlasını dahi haketmiyorum...
Fırtınam...

Denizhan'ın fırtınası...Denizlerin Hanı'nın fırtınası.

Denizlerin Hanı...Denizhan'ı başka bir isimle düşünemiyordum. Denizlerin hakimi ondan başka kimse olamaz gibiydi. Gözlerine tüm denizleri, okyanusları sığdırmışken hem de.

"İzmir?" Duyduğum sesle irkilerek bakışlarımı kapıya diktim.

"Ödümü koparttın Onuralp." Diye mırıldandım. "Ne işin var senin burada? Bu saatte?"

Alayına KarşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin