Kırk beş dakikalık görüntülü konuşmanın ardından sulanan gözlerini ovuşturup oturduğu koltukta biraz daha aşağı kaydı. Bütün gün maruz kaldığı yüzü eve geldiğinde fazladan da görmüş olmak onu fazlasıyla mutlu etmiş sayılmazdı, sadece arkadaşı ilişkilerindeki pürüzlerin üstesinden gelebilmek için sevgilisinin evine taşınmıştı.
Güzel haber, artık evde de yalnızdı çünkü ev arkadaşı onu satmıştı. Jongdae'ye, sevgili arkadaşına, birkaç küfür savurduktan sonra tembelce yerinden kalkıp koridorda volta atmaya başladı. Bütün günü ikna edilmek üzere olduğu şeyin ne kadar aptalca olduğunu düşünerek geçirmişti ancak fikir bir yandan da hoşuna gitmiyor değildi. Tek taraflı olacak bir şey değildi, tamamıyla tanımadığı bir insanla birkaç hafta görüşecek ve aylardır beraberlermiş gibi gösterecekti. Yalan söylemek sayılmazdı, yalnızca gerçeği bükecekti. Bununla ilgili bir sorunu da yoktu.
Kararlaştırdıklarına göre birkaç saatini sitelerde insanların fotoğraflarına bakarak geçirecekti, beğendiği kimse olmazsa da Jongdae'yi arayacak ve o da tanıdıklarını devreye sokacaktı, garip bir şekilde belirsiz bir plandı ve kendini tamamen rahat hissetmesi daha zaman alacak gibi gözüküyordu. Böyle bir şeye insanların nasıl normal gözle bakabildiğini bilmiyordu ama hayatında gördüğü en manasız şeyle uğraşmak üzereydi. Kafasını ne zaman yasladığının farkına varmadığı duvardan ayrılıp odasına geri döndü, yaptığında utanç duyulacak hiçbir şey yoktu.
Ona önerilen site linklerinden rastgele birisini seçti ve bakmaya başladı, ilan veren kızların çoğu sadece fotoğraf çekinme tarzı şeyleri kabul ediyordu, böyle de hiçbir yere varamazdı; sadece fotoğraf çekinmek için günlüğüne dört yüz kâğıdı bayılamazdı, kimin içi el verirdi ki? Bunun yerine Jongdae'den kuzenini falan ayarlamasını isteyebilirdi ancak kızın ondan hoşlandığını biliyordu ve ona umut verme yanlısı sayılmazdı. Bu kadar sosyal birisiyle arkadaş olmak başına gelen en güzel şey olabilirdi, ona mutlaka birilerini bulacaktı. Bulacağı kişinin kız olma zorunluluğu bile yoktu, ailesi her şeye açıktı ki bu da garip bir şekilde onu hep geren bir şey olmuştu. Ya sadece görünüşte öylelerse? Paniklemeden önce en azından bir şeyler yapmış sayılmalıydı, hafifçe iç çekerek arayışına geri döndü.
Başını eliyle destekleyerek ne kadar süre ilgisizce ekrandaki yüzleri incelediğini bilmiyordu artık, gözleri yavaşça acımaya başlamıştı. Aradığı hiç kimse nadide dileğini kabul etmemişti, onların dışında da ilgisini çeken birisini bulmak gittikçe zorlaşıyordu. Yüzlerin neredeyse hepsi birbirine benziyordu, elinden ne gelirdi ki? Hiç güvenebilecek durumda olmasa da Jongdae'den yardım istemesi gerektiğini biliyordu, aynı zamanda da bu gerçekten özenle nefret ediyordu. Ancak böyle bir durum için yardım isteyebileceği başka birisinin olmaması tamamen onun suçu sayılmazdı, sadece takıldığı kimsenin annesinin doğru insan listesinde yer aldığını düşünmüyordu. Kore'de olsaydı işleri bir nebze daha kolay olabilirdi ama kimseyi başka bir ülkeye onun sevgilisi rolü yapması için çağıramazdı.
Bazen bulunduğu konuma lanet etmiyor değildi. Başını kaldırıp gerinerek koltukta döndükten sonra, duvardaki saate bakarak hâlâ birilerini aramak için uygun bir zaman yaratıp yaratamayacağını düşündü. Yerinden kalkıp telefonunu fırlattığı yeri bulmayı denerken omuz silkti, Jongdae'nin müsait olup olmaması onu zerre ilgilendirmiyordu. Sonunda kıyafet yığınlarının altından çıkan telefonunu alıp ekran kilidini açarak bildirimlerine baktı, biricik dostu yine ona bir yığın mesaj göndermişti, çoğu da saçma sapan fotoğraflardı. Aradaki mesajları okudukça fotoğraflar da birer birer anlam kazanmaya başlamıştı, onun başaramayacağını düşünüp kendince beğendiği birkaç arkadaşının fotoğrafını ona göndermişti, hatta yazdığına göre daha fazlasını da bulabilmek için tanıdıklarının profillerini deşmekteydi. İstemsizce gülümsemekten kendini alamamıştı, kapıdan çıktığı an onu takmadığını falan düşünüyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
100 made up love stories, xiuhan
Romance"gerçekten buna ne diyebileceğimi bilmiyorum" çift; xiuhan başlangıç: 15012017