Hâla gözyaşlarıma ve hıçkırıklarıma engel olamıyordum.

"Özür dilerim. Öyle demek istemedim. Lanet olsun! Ağlama artık. Seni seviyorum tamam mı? Seni seviyorum." dedi David üzüntülü ve pişman bir ses tonuyla.

Soğuk yağmur damlaları her tenime değdiğinde ürpermeme neden oluyordu. Yerde kar yoktu. Yalnızca ıslak bir yoldu.

"Söz vermiştin." dedim sesim titrerken.

"Beni bırakmayacağına söz vermiştin."

David beni kendine çekerek sıkıca sarıldı.

"Bırakmayacağım. Aptalın tekiyim. Özür dilerim. Seni bırakmam Jenna. Bırakamam." dedi. Ben de ona sıkıca sarıldım.

Ne kadar süre öyle kaldık bilmiyordum. Zaman kavramını yitirmiş gibiydim. Ama o anın sonsuza dek sürmesini istemiştim.

David hafifçe geri çekilerek yüzüme baktı. Yüzümdeki yaşı eliyle temizledi. Ama yağmur damlaları yine ıslatıyordu yüzümü.

Yanağıma oldukça yavaş olacak biçimde bir öpücük kondurdu. Hıçkırıklarım kesilmişti. Ona baktım. Beni vampir yapıp yapmayacağını sormak istiyordum aslında. Ama aynı zamanda istemiyordum da. Neden bu kadar büyük bir tepki verdiğini öğrenmeden bunu sormak istemiyordum.

Biraz önce öyle demek istemedim demişti. Ama yine de kalbim kırılmıştı. Büyük bir acı hissetmiştim. Aslında o kırıklık hâla üzerimdeydi.

"Eve gidebilir miyiz?" dedim. Hafifçe gülümsedi.

"Gidelim."

---

Aşağıdan gelen sesler duyuyordum. Büyük ihtimalle bizimkiler de gelmişti.

Eve gelir gelmez duşa girmiştim. David de salonda beklemişti. Hâla salonda olmalıydı. Ama şimdi yalnız değildi.

Dişlerimi fırçaladım. Üstümü giyinip saçımı taradım. Saçlarımı kurutup açık bıraktım. Saçım zaten düz olduğundan kötü durmuyordu.

İçkinin etkisiyle partideyken yaşananları unutabileceğimi düşünmüştüm. Ama öyle olmamıştı. Her ayrıntıyı hatırlıyordum. Birkaç kişinin beni kıstırmasını, David'le konuşmalarımızı, David'in söylediği şeyden sonra kaçarcasına koşmaya başladığımı, yağmurda yere düştüğümü ve ardından David'in gelmesini.. Öyle demek istemedim derkenki üzgün yüz ifadesini..

Her şeyi hatırlıyordum.

Aşağıda pek neşeli şeyler konuşuyor gibi değillerdi. Eğer öyle olsaydı Mandy'nin kahkahalarını duymamam imkansız olurdu. Ama hayır.

Kahkaha felan yoktu.

Kalbimdeki kırık, hâla geçmemişti. Unutamıyordum işte. Belki de bitmeli demesini aklımdan çıkarakıyordum. Ben onun için vampir olmayı göze almışken, o bunu nasıl söylerdi? Ayrıca neden vampir olmayı, kendini feda etmek olarak tanımlamıştı?

Odamdan çıkıp yavaşça merdivenlerden indim. Tahmin ettiğim gibi hepsi salonda oturuyordu. Hepsi de partideki kıyafetlerini değiştirmiş, günlük kıyafetlerini giymişlerdi.

Ben salona geldiğimde hepsi bir anda sustu. Böyle bir anda susmalarına biraz sinir olsam da bir şey demedim.

"Selam. Şimdi nasılsın?" dedi Mandy.

Gizemli KasabaΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα