30.12.2005
Kalp ağrısına acaba ne iyi gelir, Molly?
İçimde batıp duran bir şey var. Okuldan dönerken sınıftakilerin ve Buğra'nın sinemaya gittiğini gördüm. Hani sana dediğim Yüzüklerin Efendisi'ne. Buğra'ya filmi ne kadar izlemek istediğimden bahsetmiştim. "Beraber gidelim," demiştim. "Sanem sevmez fantastik filmleri. Ama sen ve ben severiz."
Evet, severdik.
Bana söz vermişti, Molly.
Söz vermişti.
Beraber gideceğiz, demişti.
Sanem ve bizim sınıftakilerle gittiğini gördüğümde kalbimde nasıl bir ağırlık hissettiğimi söyleyemem sana. Meybuz yemek isteyipte, parası olmayan ve dondurucunun kapağından meybuzlara bakan çocuklar gibiydim. Öyle çok istersin ki o meybuzu, ağzında bile soğuk tadını hisseder gibi olursun ama ulaşamazsın. Çünkü meybuzu elde etmek için paran yoktur. Arkadaşların alıp da yanında yiyorsa, daha da vahimdir durum. Onlar meybuzu yerken, sen öylece izlersin ve "Keşke," dersin Molly. "Keşke bende alabilseydim."
Buğra'yı ve ellerini tutan Sanem'i görünce öyle oldum işte. Keşke, dedim. Keşke benim de ellerim, ellerinin içinde kaybolabilseydi...
Bu kadar sevmek yanlış değil mi, Molly? Sanki Yaradan'a bile ihanet ediyormuşum gibi hissediyorum. Allah'tan bile çok sevilir mi birisi? Sevilemez değil mi?
İçim çekildi ama orada Molly.
O kadar hayalkırıklığı döküldü ki kalbimden toplayamadım.
Ama hayalkırıklıklarımı duydular.
Bana baktı, Molly. Tüm aymazlığının altından bana baktı. Şaşırdı, ne diyeceğini bilemedi, önüne baktı ve gözlerime döndü en sonunda. Sanem çekiştirdiğinde ise onunla içeri girdi. Sanem'in gözlerini kapattığını gördüm, o da biliyordu bu filme onunla gitmek istediğimi. Hem de çok istediğimi...
Ama şimdi o da bana ihanet etmişti.
Buğra sinemaya girerken son bir kez bana baktı.
Hiçbir şey demedi, bir şey yapmadı.
Gerekte yoktu zaten.
Bana gördüğüm yeterdi.
Öylesine kesildim ki o an, bıçak gibi sıyrıldım çocukluk yıllarından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayal Bilyeleri
Short StoryAllah der ki: "Kimi benden çok seversen, onu senden alırım," ve ekler:"Onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım." mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, sabır taşar, canından saydığın yar bile bir gün el olur... Aklın şaşar, dostun...