25

6K 292 59
                                    

Yerden dosyaları aldım. Alice'ye baktığımda bunu duyduğumdan hiç de hoşnut olmadığını görebiliyordum. Angelina ise bunu bilerek söylemiş gibiydi sanki. " Ah özür dilerim bilmiyor muydu yoksa ? " evet kesinlikle bilerek yapmıştı. Alice yüzündeki soğuk ifadeyi değiştirip Angelina'nın ki gibi haince sırıttı " Sorun değil zaten öğrenecekti. Daha kolay hale getirdiğin için teşekkürler Angelina " o an Angelina'nın suratına baktığımda kahkaha mı zorlukla yuttum. Çok kötü bozulmuştu ! " Tamam o zaman. Konuşacağımız şeyler var ama şimdilik erteliyorum. Sonra görüşürüz " topuklarinin üstünde dönerek odadan çıktığında Alice'nin yüzü düşmüştü. " Angelina'nın yerine ben söylemek isterdim ama bana karşı büyük bir kuyruk acısı var bu yüzden bu tavırlar. " kuyruk acısı? Neydi ki kuyruk acısı? Sanane Alex kadın senin peşinde olduğun Parker çıkmış sen buna mı taktın gerizekalı! " Anladım efendim " dedim sesimin nazik çıkmasına çabalayarak. " Bana efendim falan deme. Nefret ederim öyle şeylerden ben kimsenin efendisi değilim. Başbaşayken Alice diyebilirsin. Birileri varkende bayan Carter uygun " bu kadının çok tatlı olduğunu söylemiş miydim ? " Peki " dedim gülümsemeye çalışıp. " Hadi git. Jacob sana yapman gerekenleri anlatır " Jacob kim ? Kafa salladım ama hiç bir şey bilmiyorum ben! Ağır adımlarla kapıdan çıktım. Kapının önünde üç adam bekliyordu. " Alexandra ben Jacob. Bu taraftan " diyerek üçüncüsü ilerlemeye başladı. Bir tepki vermeden peşinden gittim. Bindiğimiz asansörün aksine başka bir asansörle bir garaja indik. Siyah son model bir Mercedes'e doğru adımladığında yine sessizce onu takip ettim. Sürücü koltuğuna geçtiğinde bende ön koltuğa geçip kemerimi bağladım. Anahtarı sokup çalıştıracakken şaşırıp bana döndü. Tek kaşımı kaldırıp bende ona baktım " Genelde arkaya otururlar. Şaşırdım " omuz silktim " Ön her zaman daha güzeldir " anladım der gibi kafasını salladı ve arabayı çalıştırdı. Kafam allak bullak aslında benim. Yani mutlu olmam gerekirken karmakarışığım. Tamam yıllardır peşinde olduğum Parker'ı buldum. Ama ben hiç böyle hayal etmedim ki. Yani böyle bir kadın hayal etmedim, onun asistanı olmayı hayal etmedim. Hiç bir şey hayal ettigim gibi gitmedi resmen. Elimdeki dosyaları torpidonun üstüne koydum. Jacob'un gözlerini üstümde hissediyordum ama umrumda değil. " Oraya gittiğimizde bizim güvenliğin iki katı güvenlik olacak. Aranacaksın, yüzünde yara izi olan adama dosyaları teslim edeceksin " anlık olarak bana baktı doğrulamam için " Sen nerede olacaksın ? " , " Arabada. Birimize bir sey olursa diğerinin haber getirmesi gerek. Sana yarım saat veriyorum. Yarım saat içinde çıkmazsan bayan Carter'e haber veririm ve bu şehir mahvolur " son cümleyi o kadar kendinden emin söyledi ki bir an şaşırarak yanımdaki adama baktım. Onun ise umrunda değildi şaşkınlığım. Yaklaşık 15 dakika sonra arabayı kuytu bir uere park edip " İn ve sağa sap. Oradan da dümdüz yürü zaten büyük binayı fark edeceksin " deyip dosyaları almamı işaret etti. Bu adam çok garipti, aslında bu işler tamamiyle garipti. Dosyaları alıp kapıyı açıp çıktım. Dediği yerden sağa sapıp derin bir nefes aldım. Heyecanlanmamam gerekiyordu. Daha önce adam bile vurmuş birinin titrememesi gerekiyordu. Dediği gibi düz yürürken az önce gittiğim yer gibi ihtişamlı bir gökdeleni fark ettim. Binaya girdiğimde yine her şey normaldi taki yanıma bir kadın gelip " Bu taraftan Alexandra " diyene kadar. Tek kaşımı kaldırıp onu takip ettim. Asansörden farklı bir yöne; bodrum kata inmeye başladık. Bodrum katta Jacob'un dediği gibi bir çok koruma vardı. Bir kadın beni ararken yine diğeri de dedektör tuttu. " Temiz " dedikten sonra yanımda ki kadın kafasıyla bana yürü işareti yaptığında takibe devam ettim. Bir çok beyaz kapı vardı yaklaşık on taneyi geçtikten - ki hepsinin önünde birer silahlı adam vardı - sonra bir tanesinde durdu. "  İçerdeki patrona dosyaları ver. Burada bekliyorum bensiz çıkamazsın " dediğinde kafa sallayıp kapıdan içeri girdim. İçeride bir masa masanın arkasında da arkası dönük büyük bir döner sandalye vardı. Hani şu filmlerdeki mafya babalarının sandalyelerinden. İçeri doğru bir kaç adım attım. Sandalyedekini merak ediyordum, büyük ihtimalle ağzında puro olan göbekli sakallı iğrenç bir adamdı. Sandalye döndüğünde şok oldum tabiki. Sandalyedeki Alice, pardon! Parker'dı. Şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım. O ise gülümsüyordu " Tebrikler Alex testi geçtin " ha? Ne testi? Benim ufak beynim hâlâ olayı kavrayamazken Alice oturduğu yerden kalkıp yanıma doğru geldi. Bu sırada da kapıdan Jacob girmişti " Haklıymışsınız bayan Carter. Dosyaya bakmaya yeltenmedi bile " siktir! Dosya olayı test miydi yani ? " Beni test mi ediyordunuz yani ? " o dosyalara bakmak aklımdan bile geçmemişti. Ben Parker'ı buldum kim siklerki dosyaları? " Evet, aslında testlerimiz farklıdır. Yani aklımda sana işkence etmek falan vardı ama bunu benden önce yaptılar. Zaten bizden biri olmanın sebebi bu. Bizde gizliliğin farklı bir testini yaptık. Sana güvenebilecegimi biliyordum " ne demem gerekiyordu? Şok olmuş bir vaziyetteyim bir kere. Ha birde işkence görecektim öyle mi ? " Ben fazla şaşırdım " dedim saçmalayarak. Kafasını salladı Parker " Yüzünden görebiliyoruz zaten. Her neyse sana burayı açıklayayım ister misin ? " kafa salladım " Evet lütfen " yüzüne minik bir gülümseme yerleştirdi. Bu şeyin hoşuma gitmediğini fark etmişti. " Biliyorsun ki bu ülke beni iş kadını sanıyor. Kocamıda iş adamı tabi. O gökdelen bizim holdinglerden biri. Bura ise tamamiyle FBI'ya ait. Tabi burada gökdelen görünümlü ama olsun. Bizim işlerimizin çoğu burada geçecek. Sen ise orada çalışıyor gözükeceksin. Sekreter olarak. " sekreter dediğinde gözlerimi kocaman açtım. Testler, aranmalar, sekreterlikler ben kafamı ne boklara soktum böyle! Ah Benjamin her defasında haklı olmak zorunda mısın? Boğazımı temizledim " Anladım bayan Carter " kafasını salladı " Güzel. Şimdi eve git, dinlen. Pazartesi görüşürüz. Arabanda kapıda " , " Te-teşekkür ederim bayan Carter " dedim cılız bir sesle. Daha bu işlerin içine girmeden korkmaya başladım. Daha beni neler bekliyor? Tamam bana pat diye güvenmelerini beklemiyordum ama bu test biraz gururumu kırdı. Özellikle Parker tarafından test edilmek hemde. Alice'nin Parker olduğunu öğrendiğim andan beri zaten bir tuhafım. Iyi hissetmiyorum. Benim için Parker Alice olamaz. Ben Alice'ye daha farklı duygular hissediyorum. Yani adını koyamiyorum ama farklı işte. Arabaya bindiğimde aranırken alınan telefonumunda koyulduğunu fark ettim. Hava zaten kararmıştı saate baktığımda da sekiz olmuştu. Lauren'in mesaj attığını sonradan fark ettim " Ben işe gidiyorum bebeğim cevap veremezsem merak etme, seni seviyorum " mesajı okuyunca önce gülümsedim sonra birden orada bensiz olacağı geldi aklıma. Ne bok yiyecekti ? Ya başına bir şey gelirse ? " Tamam. Eve gittiğinde bana mesaj. Bende seni seviyorum " yazdım içim içimi yerken ve arabayı çalıştırdım. Bu arabayı bugün aldım ama o siyah Mercedes'ten sonra bana fazla sönük geldi. Arabadan soğuttular beni resmen! Bugün hayatımdaki her şeyden sogudum hatta - Lauren hariç -. Eve geldiğimde üstümü bile değişmeden koltuğa attım kendimi. Fiziken değil ama ruhen çok yoruldum. Yanımda durmasa almaya cabalamayacagim kumandayla televizyonu açtım. Bir kaç zap yaptıktan sonra voleybol maçı olan spor kanalında karar kılıp durdum. Voleybol her zaman dikkatimi çekmiştir yurttayken oynardım hatta bir aralar. Sonra akademi başlayınca pek bir şeye vaktim olmadı tabi. Orada ne kadar süre kaldım bilmiyorum, ne ara uykuya daldım onuda bilmiyorum. En son servis atan kadının mı yoksa Lauren'in mi kalçaları daha güzel onu tartışıyordum kendimle ki uyumuşum. Telefonumun çalmasıyla uyandım. Bir kaç saniye kendime gelmeye çalıştıktan sonra telefonu elime alıp arayana baktım " Efendim bebeğim " dedim en uykulu sesimle " Ah uyandırdım mı? Erken diye aramıştım özür dilerim Alex. Benim işim bitti. Adam kelepçelendi ve merkeze götürülüyor. Merak etme diye arayayım dedim sevgilim " duyduklarım yüzümü gülümsetmişti. " Sevindim. Tebrik ederim bebeğim " dedim tam esnemeden önce. Lauren hafifçe kıkırdadı " Tamam hadi uykuna devam et. Seni seviyorum iyi geceler " bende gülümsedim o fark etmesede " Bende seni seviyorum iyi geceler meleğim " dediğimde kapattım. Boynumu ovuşturup yattığım yerden kalktım. Üstümü değişip çişe gittikten sonra da yatağıma yattım ve derin bir uykuya daldım. Uyandığımda Öğlene doğruydu. Lauren yine mesaj atmıştı on dakika önce, işe gittiğine dair. O an aklıma bir fikir geldi. Lauren'e is yerinde süpriz yapabilirdim. Hemde eski arkadaşlarla vedalaşır, eşyalarımı toplardım. Bu plan fazlasıyla kafama yattığında hızla üstümü giyip bir kaç bir şey atıştırdım ve hızla evden çıktım. Ayrılalı yirmi dört saat bile olmamışken ben bu kadını niye bu kadar özledim acaba ? Kendi kendime gülümseyerek merkeze varmıştım. Bir kaç arkadaşla selamlasıp bir iki laf ettikten sonra eski odamın katına çıktım. Ofisimizin kapısı kapalıydı, hafifçe araladığımda Taylor ve Lauren'in muhabbet ettiğini gördüm. Mark görüş alanımda değildi. Kapıyı iyice açtığımda Mark'ın telefonuna gömüldüğünü fark ettim. Ben kapıyı açtığım için Lauren ve Taylor geldiğimi fark etmiştiler. İkiside mutlulukla yerinden kalkıp bana sarıldığında bende aynı neşeyle karşılık verdim. Mark beni sarılmamız bittiğinde fark etmişti.  Oda yerinden kalkıp sarıldıktan sonra geri yerine pardon benim yerime oturdu. " Benim masamı bu gereksize mi verdiniz ? " dedim sinirliymis gibi gözükerek. Mark orta parmağını kaldırdı " Masa sayemde değer görüyor " ona dil çıkarıp Lauren'in masasının üstüne oturdum. Lauren'in önünde kalıyordum. Oda benim arkamda. " Ee " dedim bacaklarımı sallayarak " Bensiz nasılsınız? " Taylor'un ve Lauren'in eh dediğini duyarken Mark'ın yüzündeki piç sırıtışıyla " Gayet iyi " demesiyle masadaki kalemi ona fırlattım. Biraz muhabbet ettikten sonra Taylor'un " Tebrik ederim " demesiyle kaşlarımı çattım " Ne için? " elindeki kalemi Lauren'le bana salladı " Birlikteymişsiniz, onun için " Lauren'e ufak bir bakış attıktan sonra tekrar Taylor'a gülümseyerek döndüm " Teşekkür ederiz " sonra tekrar Lauren'e dönüp gülümsedim. Oda bana gülümsedi, uzanıp elini tutmak istediğimde geri çekti ama " Alex birazdan Angelina ve yanında getireceği askeriye subayı gelecek. Masadan insen iyi olur hatta " askeriye subayı? " Anlamadım niye öyle bir kişi buraya geliyor ki ? " Lauren'e fırsat vermeden Mark konuştu. " Tek gizli ajanlık yapan siz değilsiniz bayan. Bizimde mühim bir işimiz var ve askeriyeyle çalışacakmışız " kaşlarımı kaldırıp indirdim ve anladım der gibi mırıldandım. Kapalı olan kapı yavaşça açılmaya başladığında masadan atlayarak hızla üstümü düzelttim ve kapıya gözümü diktim. Angelina'nın girdiğini gördüğümde onunda gözleri benimle buluştu. Gözünü devirdiğine yemin edebilirim! Ardındanda başka bir kadın girdi içeri. Angelina'yla bakıştığımızdan kadına gözlerimi çevirememiştim. Taki onun şaşkınlıkla " Alex " dediğini duyana kadar. Sesin geldiği yere baktığımda gözlerimden alev çıkmaya başladı. Hayır olamazdı! Bu bahsettikleri subay Luna olamazdı!








- Multimedya Luna -







Ayyyy bölüm hiç içime sinmedi ama sizi bekletmek istemedim. Bu arada kategorimi değiştirdiler. Ben romantizmde gayet iyidim ama whattpad cim bana macerayı uygun görmüş 😂😂😂 hoşuma da gitti ama. Bir okuyucumda dedi zaten ben hiç bir romantizm kitabında tırnak çekildiğini görmedim diye. Gxg olup macera kategorisinde olan ilk kitabım sanırım. Her neyse hikaye yeni başlıyor demiştim 😎 beğendiyseniz o küçük yıldıza basmaya lütfen üşenmeyin :)

AJAN (girlxgirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin