22

6.3K 325 32
                                    

Tanrıya şükür ki o lanet hastaneden sonunda çıkabildim! Aslında tedavi bu kadar sürmezdi ama Benjamin'in bu işte bir parmağı olduğuna bahse girebilirim. Yani zaten iyileşmiştim son iki gece kalmasamda olurdu. Bir kaç kere itiraz etmeyi düşündüm ama sonra Alice geldi aklıma. Uslu bir ajan olmalıyım diye düşünüp hiç bir şey yapmadım. Hastaneden çıkarken beni Mark aldı - Yeni muhteşem ultra lüks - jipiyle hemde. Tabi alacak parayı nerden bulduğunu tahmin etmesi zor değil. Ben eve geçtikten sonra da iş çıkışı Lauren geldi. Mark'ta yanımızdaydı, daha doğrusu Mark o gece benimle kalacaktı. Bu işleri nöbete döktüklerini anladım tabi. Onlara iyi olduğuma dair diller döküp yorulamazdım ki zaten bunuda yapmadım. Hiç bir zaman uslu bir kız olmadığımı biliyor muydunuz ? O günde olmadım zaten. Mutfakta yemek yapan masum Lauren'i sıkıştırıp biraz öpmüş olabilirim - ki kesinlikle karşılıklıydı - gayet güzeldi. Tabi su içmek için mutfağa gelen Mark'a yakalanmasaydık. Önce bir afallasa da yüzüne piç sırıtışı ekleyip özür dileyerek mutfaktan çıktı. Lauren'in kıpkırmızı olduğuna şahit olsamda omuz silkip onu tekrar öptüm. Ne yani Mark'tan mı çekinecektim? Yemekleri yedikten kısa bir süre sonra ne kadar istemesemde Lauren eve gitti. Daha doğrusu geç olmadan ben yolladım. Jack'in de Lauren ilgisine ihtiyacı var! Lauren gittikten sonra Mark'la playstation oynamaya karar verdik. Oynarken benimle Lauren hakkında fazlasıyla dalga geçmiş olsa da oyun sonunda onu 10 a 3 malup ederek o dalgaların öcünü aldım. Bu oyunda kesinlikle rakip tanımıyorum! Mark küçük odadaki kanepeye geçerken bende odama geçmiştim ve Lauren'le olanlar kadar güzel olmasada idare eder bir uyku çektim. Ertesi günün nöbetini Taylor devralmıştı. Biz Taylor'la bu kadar yakın değildik yani ilk defa evimde kalıyordu ama yakın arkadaş olmak bana güzel hissettirmişti. Lauren o akşam gelemedi zaten bizde pizza söylemiştik. Bana Maria'nın ben hastanedeyken bir kaç kez aradığını ama açmadığını söyledi. Kafasını karıştırmadığına sevinmiştim. Onunla da playstation oynamıştık ve tabiki ben kazandım. Gecenin sonunda Mark'ın yattığı yatağa onu postaladım. Sabah kahvaltısından sonra Taylor'u işe yollayıp dışarı çıkmaya karar verdim. O kadar çok sıkıldım ki evden ! Bir an önce çalışmaya başlamak istiyorum. Alice'den hâlâ haber yok gerçi. Ama korkuyorum, Benjamin Alice'yi vazgeçirir diye korkuyorum. Hayallerimin işine sahip olmak için çok az kaldı ve Ben'in bu duruma çomak sokmasını istemiyorum. Aynanın karşısına geçtim, artık patlak bir dudak ve yaralı bir yüzüm yok. Tırnağım hâlâ çıkma aşamasında ama eskisi kadar acımıyor. Çürüklerde küçüldü. Tek sıkıntı kaburgalarım ve onunda tamamiyle iyilesmesi icin en az üç hafta var. Altıma kot pantolon üstüme siyah badi ve siyah kırmızı oduncu gömleği giyip önümü açık bıraktım. Motor sürmemi yasakladılar; Ben'de Lauren'de, doktor da. Bu yüzden biraz yürüyüp yoldan bir taksi durdurdum. En yakın alışveriş merkezinde inip içeri girdim. Bir huyum var; mağazaya girdiğimde gözüme çarpan ve güzel gelen şeyleri hemen alırım. Girdiğim mağazadan siyah bir pantolon ve kırmızı bir tişört beğenip denedim ve satın aldım. Başka bir mağazaya daha gidip bir kaç parça şey daha aldıktan sonra yukarı kattaki oyuncak mağazasına girdim. Jack'in sevebileceğini düşündüğüm ve tüylerinin dökülmediğine dair garanti aldığım bir ayıcık aldım onun için. Jack'i sadece bir kere görmüş olsamda onu çok seviyorum. Tamam bunda sevgilimin oğlu olmasınında etkeni var ama o kadar tatlı bir çocuk ki sevmemek elde değil. Bir çocuğum olmasını isteseydim kesinlikle Jack gibi olsun isterdim. Tüm alacaklarımı tamamladıktan sonra alt kattaki takı dükkanına girip sonsuzluk simgesi şeklinde pırlanta bir kolye aldım, bilin bakalım kim için. Alışverişimi bitirip geldiğim gibi bir taksiye atladım. Eve geldiğimde elimdekileri küçük odaya bırakıp biraz uzandım. Günde bir de olsa ağrı kesici kullanıyorum ve fazlasıyla uyku yapıyor. Bu yüzden bir kaç saat kestirdim. Vakit neden geçmiyor, Lauren'i beklediğim için mi? Lauren'le bu konu hakkında konuşmadık ama bir nöbet söz konusuysa Mark ve Taylor'u geçtiğimize göre sıra sevgilimde. Akşamüstüne doğru çıkıp birazda market alışverişi yaptıktan sonra tekrar eve geçtim. Şu olay oldu olalı günlerim bok gibi geçiyor! Kendi kendime söylenirken kapı çaldığında bir an sıçrasamda hemen kendime geldim. Saate 16.00 dı Lauren'in çıkışına daha vardı. Tekrar erken gelmiş olabilir miydi ? Lauren'in olmayacağını düşünüyordum tamam ama karşımda gördüğüm kişilerin olacağını hiç düşünmemiştim. Alice ve Benjamin kapımdalardı. Tamam Benjamin'i de anlarım ama Alice neden gelmişti? " Merhaba Alex gelebilir miyiz? " dedi yine o tatlı sesiyle anlık şoku atlatıp yüzüme gülümseme yerleştirdim ve " Tabi " diyerek içeri aldım ikisinide. Alice önden geçerken arkadaki Ben'e kaş göz yaparak ne olduğunu anlamaya çalıştım ama hiç bir tepki vermedi pislik herif. Alice tekli koltuğa geçerken Benjamin tam karşısına oturdu ben ise oturmadan önce bir şey içmek isteyip istemediklerini sordum. Alice kibar bir dille reddederken Benjamin kahve istemişti. Bana kızgın olduğuna o kadar emindim ki! Elinden gelse şu an beni elimdeki kahveyle boğardı. Elimdeki kahveyi Ben'e uzattıktan sonra bende ikisinin ortasında kalan üçlü koltuğa oturdum. " Ee " dedim beklentiyle " Bu ziyareti neye borçluyum Bayan Carter? " elimden geldiğince gülümsedim ama gergindim, kadının Benjamin'le konuştuğunu ve vazgeçtiğini düşününce içim içimi kemiriyordu. Oda benimki gibi gülümsedi " size bir kaç konuda bilgi vermek için buradayım bayan Kelley. Yeni işiniz, ne zaman başlayacağınız ve ne tür eğitim alacağınız fakat Benjamin tamamıyla kendi isteğiyle burada " Benjamin? Ne ara bu kadar samimi oldular bunlar? Hem bunları adamını gönderipde anlattıradabilirdi neden kendi geldi ? " En iyi adamımı bizzat teslim etmek istedim bayan Carter. Hem hâlâ vazgeçebileceğinide biliyor " bok vazgeçerim. " Vazgeçmek istiyor musun Alexandra? " az önce bayan Kelley demiyor muydu bu bana ? " Ha-hayır bayan Carter " deyiverdim bir çırpıda, Benjamin'in öldürücü bakışlarına rağmen. " Gördün mü Benjamin, vazgeçmek istemiyor. Şimdi istersen görevinin ayrıntılarını konuşalım? " Benjamin öldürücü bakışlarını Alice'ye de gönderdi, ama kadının takmadığı barizdi. Usulca kafa sallayınca Carter devam etti " Seni hemen göreve yollayamam. Önce ufak tefek şeylerle uğraşman gerek ki bunu zaten yıllardır yapıyorsun. Bu yüzden biraz insiyatif kullanıp seni asistan yaptım, kendi özel asistanım " benim gözlerim büyürken Benjamin'in yüzünde rahatlamış bir gülümseme gördüğümde anladım; bilmediğim bir şeyler vardı! Bu iş Ajanlıkla bitmiyordu. " Ta-tam olarak ne yapıcam anlayamadım bayan Carter " gülümseyerek kafa salladı " Zamanla anlayacaksın zaten. Bir haftalık daha izin veriyorum sana, iş pardon eski iş yerine git ve eşyalarını topla. Diğerleri senin istifa ettiğini sanacaklar. Resmi kıyafetlere gerek yok. Şerifken nasılsan öyle devam etmeni istiyorum. Bir hafta dediysem pazartesiye kadar bu arada " göz kırpıp ayağa kalktı " Eh açıklayacaklarım bittiğine göre gidebilirim. Pazartesi görüşürüz Alexandra " o ayağa kalktığında bende kalkmıştım ama fazla çevikti daha bir iki adım atamadan sözlerini bitirip kapıdan çıkmıştı bile. Şaşkın gözlerimi Ben'e çevirdim. Yüzündeki beni öldürme ifadesi keyife dönüşmüştü. Elindeki kahve bardağını orta sehpaya koyup ayağa kalktı " Kahve için teşekkür ederim bayan Kelley. Artık gideyim " diyerek yüzüme piçimsi bir ifade yerleştirdi. Geçeceği yere geçip önünü kapattım sağ elimin işaret parmağını sol göğüsune bastırıp gözlerimi kıstım " Benim bilmediğim ne var Ben? " şımarıkça omuz silkti, " yakında öğreneceksin Alex. Bunu Alice söylemeden söyleyemem, malum gizlilik kuralları. " parmağımı yavaşça aşağı indirip bana sarılmasına izin verdim, bir şeyler gizlilik kurallarına giriyorsa kurcalayamazdım. Tabi bu kurallar içimi kemirmeyeceği anlamına gelmiyor. Kısa bir sarılmanın ardından Ben'de vedalaşıp çıktı. Alice geldiğinde yine aynı duyguları yaşıyordum aslında, farklı hisler, farklı duygular. Aslında çok güzel bir kadın Alice. Fazlasıyla da bakımlı, ama Lauren var bu duygularıma son vermem gerek. Yoksa bu vicdan azabı beni kemirip bitirir. Vicdanımla başlattığım savaşa devam ederken kapı çaldı. Yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirip kapıyı açtım. Ve tam tahmin ettiğim gibi! Kapıdaki Lauren'di. Benim gülümsememe karşılık oda kocaman gülümseyip içeri girdi. Kapıyı kapatır kapatmazda boynuma atladı. Oda benim gibi özlüyordu beni. Ve bunu bilmek harika hissettiriyor! " Hoşgeldin " dedim kulağına fısıltıyla. Derin bir nefes alıp " Hoşbuldum " dedi ve kollarını bedenimden ayırdı. Geri çekilirken dudağıma minik bir öpücük kondurdu ve dahada çekilip elimi tuttu " Aç mısın? Ne yedin umarım kahvaltı yapmışsındır Alex ? " sorularını ardı ardına sorması zaten gülen yüzümü yırtılacak dereceye getirdi, beni önemsemesi çok hoşuma gidiyor. " Açım, seni bekledim. Ve evet sevgilim kahvaltı yaptım " dediğimde bana dönük olmayan suratını hızla bana çevirdi " Ne dedin sen ? " soğuk ve ürkütücü ses tonuyla söylemişti, ne yani kahvaltı yapmama kızmış mıydı?  Gözlerime bakarken bana doğru bir adım attı, bende anlık refleksle geri bir adım atınca duvara dayanmış oldum " Ka-kahvaltı yaptım dedim " kafasını iki yana salladı " Hayır ondan önce ne dedin ? " , " Sevgilim ded- " cümlemi bitirmeme izin vermeden dudaklarını dudaklarıma bastırdığında gülümsediğini fark ettim. Hoşuna mı gitmişti? Öpüşüne karşılık verip bir süre alt dudağını emdim. Öpüşmemiz fazla hararetlenmeden dudaklarımızı ayırdık. Açım sonuçta. " Beni korkuttun Lauren " dedim gülerek. O ise omuz silkti " Napabilirim çok güzel söyledin hoşuma gitti. " genişçe gülümsedi. Bende gülümseyip koltuğa doğru sürükledim onu. Koltuğa oturduğumuzda derin bir nefes aldım " Sana söylemem daha doğrusu sormam gereken bir şey var " tek kaşını kaldırıp devam et der gibi başını salladı " Lauren biliyorsun, Alice bana ajanlık teklif etti yani bu-- " yine sözümü kesti " Bu demek oluyor ki işlerimiz ayrılıyor ve daha mühimi artık canın daha büyük tehlikede. Ee bunları biliyorum soracağın soru ne ? " iki elinide tutup gözlerini gözlerime sabitledim " Lauren eğer sen istemezsen olmam yani evet bu konuşmayı daha önce yapmalıydık ama hâlâ vazgecebilirim " sağ elini elimden kurtarıp sol yanağıma koydu " Sahiden benim için vazgeçer misin? Yani ben olma desem olmaz mısın? " kafamı hızla salladım " Evet senin düşüncelerin benim için daha mühim eğer sen istemezsen vazgeçerim Lauren " ciddiydim, ne kadar hayalim olursa olsun bu durum; Lauren istemediği an vazgeçerdim. Evet daha çok kısa zamandır tanıyorum onu ama bu kısa zamanda bile hayatımın merkezi oldu. Kalbime kurduğu krallığından bahsetmiyorum bile. O krallığın kraliçesi oldu ama konumuz şu an bu değil. Lauren yanağıma koyduğu eli çekip alnını kaşıdı, dudaklarını yaladı ardından elini tekrar yanağıma koydu. " Bencillik ediyorum biliyorum. Ama istemiyorum Alex. Kendini o ateşe atmanı istemiyorum. Gerçekten ajan olmanı istemiyorum "....








Biliyorum geç oldu ama pazartesi henüz bitmedi sonuçta. Hem biliyorum kısa ama güzel bir bölümle gönlünüzü alırım ben sizin bu yakınlarda ;) Beğendiyseniz o küçük yıldıza basmaya lütfen üşenmeyin :)

AJAN (girlxgirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin