•Galata Kulesi Efsanesi•

10.2K 239 25
                                    

"Arabayı alsaydık keşke."

"Ya Asal. Oyun bozanlık yapma."

"Bütün İstanbul'u yürüyerek mi dolaşacağız?"

"Asal abartıyorsun ama," derken genç kız elini çekmeye çalıştı. Asal uzaklaşmasına izin vermeyerek kendine çekti. Daha sonra elini bırakıp kolunu omzuna atarak peri kızına sarıldı. Hale anında kollarını Asal'ın beline dolayıp ona sarılırken gülümsemişti.

"Tamam peri kızı, tamam. Nereye gidiyoruz?"

Hale anında kollarından çıkarak heyecanla Asal'a döndü. "Gerçekten mi?" Asal başını salladığında Hale hızla elini tutup onu sürüklemeye başladı. "İlk başta İstiklâl Caddesi'ne gidelim, daha sonra Eminönü'nde dolaşırız, akşam üzeri Galata Kulesi'ne, hatta akşam da Kız Kulesine, belki de..."

***

Birbirilerine sarılarak kalabalığın içinde yürürken etrafa bakınıyorlardı. İstiklâl Caddesi'ni bir ucundan diğer ucuna kadar yürümüşler, önlerinden geçtikleri mağazalara bakmışlar ve hatta bileklik bile almışlardı. Birbirini tamamlayan bileklikler şu an birbirine kenetli olan ellerinde çok hoş duruyordu. Yanlarından geçtikleri insanlar imrenerek bu çifte bakıyorlardı. Birbirilerini tamamlıyorlardı, sanki birbirileri için yaratılmışlardı. Eminönü'nde kapalı çarşıya girmişlerdi. Kalabalıktan dolayı zar zor yürüyorlardı ama yine de Hale dolaşmak istiyordu.

"Hale."

"Hı?" diyerek ona döndü genç kız. Şu an başındaki beresiyle o kadar tatlı gözüküyordu ki Asal'ın birden onu öpesi gelmişti. "Gel benimle," diyerek peşinden sürüklemeye başladı peri kızını. Çarşıdan çıktıktan sonra biraz yürüdüler ve Asal bir sokak arasına girip Hale'yi de peşinden sürükledi. Duvara yaslayıp bereyi başından çekti. Hale saçlarını eliyle düzeltirken, Asal üzerine eğildi. "Bundan sonra sana dışarı çıkmayı yasaklıyorum."

"Ne oldu şimdi?"

"O kadar güzelsin ki farkında olmasan bile sana bakan herkesi büyülüyorsun."

Genç kızın yanakları kızardı ve başını çevirip etrafa bakmaya başladı. Utanmasının yanı sıra dudağını ısırarak gülümsemesini engellemeye çalışıyordu. Asal başını tutup kendisine bakmasını sağlayınca gülümsemesini daha fazla saklamak istemedi. Sevdiği adama bakıp gülümserken bir anda dudaklarında baskı hissetti. Yine mi Asal'a bakarken hayallere dalmıştı ve o andan soyutlanmıştı? Asal öperken Hale yavaşça dudaklarını araladı ve ellerini ensesine götürerek genç adamın saçlarıyla oynamaya başladı. Telefon aralarındaki bu yakınlığı bozmak için yemin etmiş gibi durmak bilmeden çalarken Asal sinirlenerek uzaklaştı. Telefonla konuştuktan sonra Hale elini tuttu ve elindeki bereyi alıp başına taktı. Saçlarını düzeltmek için uğraşırken Asal ellerini kenara itti ve bereyi başından çekti.

"Ya Asal ya!"

Önce peri kızının saçlarını kendi eliyle düzeltti. Daha sonra yavaşça bereyi genç kızın saçlarına geçirdi. Gülümseyerek birden Asal'ı yanağından öptü. Hale elinden tutup yürümeye başlarken Asal, peri kızına bakıp gülümsedi. Hale bir şey söylemek için ona dönmüşken kendisine gülümseyerek baktığını fark etti ve sustu.

"Neden öyle bakıyorsun?"

"Nasıl?"

"Öyle işte, sanki çok aşıkmışsın gibi."

"Zaten çok aşığım."

Hale gülümserken arkadan gelen arabayı fark etti. Asal'ı elinden turup hızla kendine çekerken aynı zamanda geri geri ilerliyordu. Ayağı minik bir taşa takıldığında geriye düştü. Düşerken Asal'ı da çektiği için birlikte düştüler yere. Araba yanlarından geçerken Hale derin bir nefes aldı. Daha sonra Asal'a dönüp yerinde doğruldu.

"Dikkat etsene biraz!"

"İyi misin sen? Bir yerin acıyor mu?"

"Asal! Araba hızlıca geliyordu ve sen bana bakmakla o kadar meşguldün ki arabayı fark etmedin bile. Ya araba sana çarpsaydı?"

Hale sırt çantasını çıkartıp içini açtı. Peçete çıkartıp yere düşerken sürttüğü eline bastırdı. Asal kaşlarını çatarak Hale'ye bakıyordu. Ayağa kalkmadan Hale'nin yanına geldi. Elini tutup peçeteyi çekti. Yere sürttüğü için derisi soyulmuştu ve biraz kan çıkmıştı. Çantasının içindeki suyu çıkartıp peri kızının eline döktü ve yarayı iyice temizledi. İşi bittiğinde ayağa kalktı ve peri kızının eşyalarını toplamasını izledi. Genç kız eşyalarını topladıktan sonra tam ayağa kalkacaktı ki Asal buna izin vermeyerek kucağına aldı.

"Ee peri kızı... Sıradaki durağımız neresi?"

***

Bir kafede oturup bir şeyler atıştırdıktan sonra romantik anlarla dolu turlarına devam etmişlerdi. İstanbul'un yılları aşmış, bir sürü olaya tanık etmiş eski sokaklarında el ele yürüyorlardı. Galata Kulesi'nin tepesini görüyorlardı, fakat daha henüz kendisini görememişlerdi. Binalar bu güzelliği kapatıyordu. Yürümeye devam ettiler. Sola döndüklerinde Galata Kulesi bütün ihtişamıyla önlerindeydi. Sokağı bitirdiklerinde giriş yapılan yere geldiler. İnsanlar sıra için beklerken Asal sıradakileri umursamadan kapının yanındaki görevlinin yanına gitti.

"Buyrun."

"İçerisi hazırlandı değil mi?"

"Evet Asal Bey, her şey hazır. 1 saat boyunca içeriye kimseyi almayacağımızdan emin olabilirsiniz."

Peri kızının elini tutarak birlikte içeri girdiler ve merdivenlerden çıkmaya başladılar. Nefes nefese restauranta vardıklarında Hale çantasını çıkartıp masalardan birine bıraktı. Beresini de çantasının yanına bıraktıktan sonra büyük camlardan gözüken manzaraya bakmak için camlara ilerledi. Açık olan kısımdan adımını atarak dışarı çıktı ve korkuluklara tutunarak kendini bu muhteşem ana bıraktı. Manzara, Asal, yaşadıkları an... Her şey o kadar güzeldi ki, bu anı tanımlayacak bir kelime bulamıyordu. Belinde hissettiği ellerle sırtını Asal'a yasladı.

"Buranın efsanesini biliyor musun?"

Asal 'Hayır' der gibi başını salladı.

"Derler ki; eğer bir kadın ve bir erkek, Galata Kulesi'ne ilk kez birlikte çıkarlarsa, onlar mutlaka evlenirler... Ama çiftlerden biri daha önce kuleye çıktıysa bu tılsım bozulurmuş..."

Başını Asal'a çevirdi, "Sen..." derken Asal sözünü kesti. "Hayır."

"Peri kızı, peki sen şöyle bir efsane biliyor musun?"

"Neyi?"

"Bir erkek, bir kadını canını verebilecek kadar çok seviyorsa ve hisleri karşılıklıysa onlar hiç ayrılmazmış."

Hale dediği şeye kıkırdarken "Sen uydurdun değil mi?" dedi. Asal da ona eşlik edip gülmeye başladığında Hale sıkıca sarıldı Asal'a. Asal da kollarını dolarken "Sanırım ev alacağım zaman böyle bir manzaraya sahip bir yerden ev alacağım," dedi genç kız. "Kiminle yaşayacaksın?" Düşünür gibi bir ses çıkarttı Hale. "Sanırım tek başıma," derken Asal'ın surat ifadesine gülmeye başladı. Asal'ın bakışları değişirken Hale'nin gülüşü soldu. "Neden öyle bakıyorsun?"

"Nasıl?"

"Öyle işte."

"Çünkü gülüşünden öpmek istiyorum," diye mırıldandı genç adam. Hale istemsizce gülümserken Asal yaklaşıp dudağına ufak bir öpücük kondurdu.

"Seni seviyorum, peri kızı."

"Seni seviyorum, kahramanım."

Çocukluk Aşkı | HasalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin