19

5.9K 355 51
                                    

Gözlerimi başımdaki ağrıya küfrederek açtım. Görüş açım biraz bulanıktı, elimi başıma götürmek istedim ama yapamadım. Görüşüm yavaş yavaş açıldığında nerede olduğumu fark ettim. Muhtemelen bir binanın ya da bir fabrikanın deposundaydım. Ilerde gördüğüm sayaçlar borular ve sıçan sesleri bunun kanıtıydı. Ve bende o borulardan biriyle arkasından kelepçelenmiş şekilde duruyordum. En son Lauren'le havuz kenarındaydık sonra silahlı bir herif. Siktir! Lauren'i aradı gözlerim hemen, ama yoktu kimse yoktu. Elimi borulardan kurtarmaya çalıştım ama tabiki yapamadım. Ayak sesleri geliyordu bir yerlerden. Bulunduğum yerin kapısı gıcırtıyla açıldı. Kafamı kaldırıp baktığımda içeri üç silahlı herifin girdiğini gördüm. Biri bize silah tutup kaçıran adamdı diğerlerini ilk defa görüyordum. Ellerimdeki kelepçeyi çıkartıp başıma bir şey geçirdiler. Iki elimide başka herifler tutup beni yönlendirdiler. Arada bıraktırtmaya çalışsamda copla karnıma sert bir darbe alınca uslu durmaya karar verdim. En azından ne istediklerini öğrenene kadar. Kısa bir süre gittikten sonra omuzlarıma baskı yapılarak sertçe bir sandalyeye oturtuldum. Hızlıca ellerimi bağlayıp kafamdakini çıkardılar. Karşımda Black'i görmem tabiki süpriz değildi. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Her şeyi biliyordu muhtemelen ama bize ilk öğretilen şey inkârdı. " Bu yaptıklarının bir açıklaması var mı Elizabeth? Ne sikime beni bu şekilde tutuyorsun ? " ağzından bir hıh sesi çıkardı ve bir sandalye alıp tam karşıma oturdu " Öt Alison. Kim yolladı sizi ? Siyamlar mı yoksa sevgili kardeşim mi? " siktir, bilmiyordu. Polisin peşinde olduğunu bilmiyordu! " Ne dediğini gerçekten anlamıyorum! Karım nerede Elizabeth ona ne yaptın ? " , " Hâlâ karım diyor. Sen beni salak falan mı zannettin ? Kimin adamı olduğunu öteceksin! Eğer şimdi ötersen, canını bağışlayabilirim " yanındaki adamın " Efendim " diyerek karşı çıkmasını elini havaya kaldırarak geri çevirdi " Eğer şimdi öterse dedim Charlie. Ötmek için bir dakikan var Alison, ya da adın her neyse " önüme bir kronometre koyup yüzüme beklentiyle bakmaya başladı. Hiç bir hareketlilikte bulunmazsam birinin adamı olduğumu düşünecekti " Neden bahsettiğini bilmiyorum anladın mı? Ben sadece büyük plaza da çalışan sıradan bir müdürüm. Karımla Balayı için sizin otelinizi seçmenin büyük bir hata olduğunu yeni fark ettim. Keşke onu dinleyip bütçemize daha uygun bir yere gitseydim. Simdi soyle Helena'ya ne yaptın " inkâr çabalarım yüzündeki tek bir mimiği bile oynatmadı " Son otuz saniye Alison. Eğer ötmezsen aç kurt gibi bekleyen adamlarımın türlü işkence fantezilerine maruz kalacaksın. " , " Lanet olsun kimsenin adamı değilim ben anladın mı kimsenin! Nasıl böyle bir kanıya kapıldın bilmiyorum ama değilim! " sahiden nereden açık vermiştik biz ? Kronometre süresinin dolduğunu büyük bir zil sesiyle belli ediyordu, Black oturduğu sandalyeden kalktı. Yanındaki adama baş işareti verdi. Yani dediğini yapacaktı. Bana son bir bakış attıktan sonra ağır adımlarla bulunduğumuz yerin kapısına doğru ilerledi çıkmadan önce bağırarak " Helena otelde, e tabiki birini arkada bırakalımki ne yaptığımız belli olsun değil mi ? İyi, en azından şimdilik " kıkırdayarak depodan çıktığında bağlandığım iplerden sinirle kurtulmaya çalıştım. Ama en azından Lauren iyidi. Tabi Black doğru söylüyorsa. Adamlardan biri Black'in kalktığı sandalyeye yani tam karşıma oturdu. " Konuşmadığın her saniye alehine işleyecek önce seni bir güzel dövdürücem, elektrikli coplar serbest, ardından tırnaklarını kerpetenle çekicem. Hâlâ devam edersen parmaklarını kesicem. Daha çok inat edersen ellerinden vazgeçeceksin. Ellerinden sonra yaşamak isteyeceğini sanmıyorum zaten " korkuyla yutgundum, karşımdaki herif bunları anlatırken yüzünde yapmaktan büyük bir zevk alacağını belirten bir gülüş vardı, ciddiydi. " Ben hiç bir şey bilmiyorum " dedim olabildiğim en emin ifadeyle. Oturduğu yerden kalkıp yanındaki adamın elinden copu aldı " Hâlâ şansın var, güzelliğini bozmak istemem " , " Ben hiç kimsenin adamı değilim! " var gücümle bağırdığımda karnıma copu hızla vurdu. Nefesimin kesildiğini hissettim, orospu çocuğu çok pis vurmuştu! Tek kaşını kaldırıp cevap bekler gibi bana baktı " Hiç bir şey bilmiyorum! " diye tekrar bağırdım. Copu aynı hızda tekrar yedim. Aralık vermeden bir kez daha copu karnıma vurup yere attı. Nefes alamıyordum. Ama bize çok iyi öğretilmişti; ne olursa olsun ötme! " Hoşuna gitti mi ? Devam edebilirim ? " diyerek pis bir gülüş attı. Alabildiğim en derin nefesi alıp gülüşünün aynısını yüzüme yerleştirdim " Çok hoşuma gitti, lütfen devam et " sinirle soluyup yanağıma okkalı bir tokat yapıştırdığında sağa doğru savruldu yüzüm. Ağzıma gelen kan tadı dudağımın patladığına işaretti. Dudaklarımı yalayıp ağzıma gelen kanı tükürdüm " Tek yapabildiğin bu mu? Ellerimi çözde sana nasıl dayak atılırmış göstereyim " yüzümdeki pis sırıtışa iyice deliriyordu ve bu hoşuma gitmişti. Uzun zamandır temiz bir dayak yememiştim, iyi gelecekti. Dahada sinirlenip sağ gözüme yumruk attı, ahh kesin moraracak! Durmadan karnımada diğer elinin yumruğunu attığında ağzımdan kan fışkırdı. Tekrar tükürdüğümde bu sefer yüzünü hedef almıştım. Yüzünü sildikten hemen sonra bir tekme savurdu. Attığı tekme sandalyeyle birlikte yere düşmemi sağladığında acıyla inledim " Hah, sandalye canımı senden daha çok yaktı " bu lafım iki tekmeye daha mâl olmuştu " Öteceği yok bu manyağın patron, sıkalım kafasına gitsin " yanındaki heriflerden biri konuşmuştu. Beni döven kafasını iki yana salladı " Black'in bir bildiği var. Yoksa çoktan gebermişti. Götürün bunu şimdilik yoksa hızımı alamayıp sıkıcam kafasına " adamlar kafalarını sallayıp sandalyeyle beni kaldırdılar. Ellerimi çözüp koltuk altlarımdan
Tutarak beni sürüklemeye başladılar. Aslında yürüyebilirdim ama enerjimi harcamak istemedim. Zira bu dayak yemek devam edeceğe benziyordu. Eski yerime götürüp bağladılar, gözümü kapatma zahmetine girmemişlerdi. Hâlâ kanıyordu bi yerlerim ama umrumda değildi. Aklım Lauren'deydi, gerçekten iyi miydi ? Beni merak etmiş miydi ? Yeter ki o iyi olsun ben burada ölmeye bile razıyım aslında. Göz kapaklarım ağırlaşıyordu, çok pis dövdü hayvan ! Ağırlaşan göz kapaklarıma fazla karşı koyamadım. Bi bakıma sızdım aslında. Her bir yanımın sızladığını hissede hissede sızdım. Buradan sağ çıkarsam - ki şüpheliyim - bana bunu yapan çıkamayacak! Yüzüme buz gibi suyun çarpılmasıyla uyandım. Sesli bir küfür savurup yerimden kalkmaya çalıştım ama nafile. Saat kaçtı? Tam karşımda gene aynı herif vardı. Elinde de bir kerpeten " Günaydın prenses, iyi uyudun mu ? " piç sırıtışı yüzündeydi gene, aynı sırıtısı bende ekledim yüzüme " Oldukça iyiydi " tam karşıma oturdu. Elindeki kerpetenle tırnaklarına bakıp fazlalığını alıyormuş gibi yaptı " İyi olmasına sevindim, birazdan çok enerjiye ihtiyacın olacak çünkü " yapacaktı manyak herif elindeki kerpetenle tırnaklarımı çekecekti, sonra parmaklarımı kopartacaktı. Şansım varsa kan kaybından ölürdüm yoksa ellerimi kestiğinde zaten geberirdim. Elindeki kerpeteni karşısındaki adama fırlattı, oda havada yakaladı. " Bak biliyorsun, cok şeye şahit oldun yani her türlü öleceksin. Ama bunun hızlı ve acısız olması tamamıyla senin elinde güzelim. Anlat ve tek kurşunla bu iş bitsin " gözlerimi gözlerine sert bir şekilde kenetledim " Hiç bir şey bilmiyorum " derin bir nefes aldı " Zaten tadı damağımda kalmıştı " neyi demeye fırsat kalmadan ne olduğunu görmediğim bir aleti bana değdirdi ve tüm vücudumun elektrikle sarsılmasını sağlamıştı. Aleti bana sadece 4 saniye tuttu, bir dakikayı geçseydi öldürürdü. Ama 4 saniye bile organlarımın yerini değiştirebilecek kadar sarsmıştı, lanet olsunki çok da acımıştı. Aleti çektiğinde bile titriyordum. Buda ona inanılmaz bir zevk veriyordu, büyük ihtimalle sadistti. Nefesimi düzene soktuğumda aleti tekrar bana dokundurdu. Bu sefer ki yorgun bedenimi daha çok sarstı. Ölecek gibi hissettim bir an. Kendimden geçmeye başlamışken bir kova soğuk su daha başımdan aşağı döküldü. " A a daha yeni başlıyoruz güzelim, uyumak yok " kalbim sıkışıyordu. Burda ölmek istemiyorum ben ! " Konuşmayacağımı bile bile bunu neden yapıyorsun ? " neredeyse fısıldadım, konuşacak güç yoktu bedenimde. Omuz silkti " Hoşuma gidiyor " elindeki aletide bir kenara bıraktıktan sonra kerpeteni attığı herife dönüp eliyle ' ver ' işareti yaptı. Adam yanımıza gelip elindeki kerpeteni verdi " Çözün şunun ellerini, önden kelepçeleyin " adam hemen dediğini yapıp ellerimdeki ipi çözdü, bileklerimi ovuşturmama izin vermeden hızlıca önde kelepçeledi. Ellerimi o demeden hızlıca uzattım. Tek kaşını kaldırıp bana baktı. " Burada ellerini kurtarmaya çalışman gerekiyor, kendi rızanla tırnaklarını söktürmen değil. Konuşmamak için mi tüm bunlar? Ulan senin gibi dört adamım olsa varya " kafasını kaldırıp başımdaki iki adama baktı sinirle. Ardından kerpeteni eline alıp sol baş parmağımı tuttu. Sertçe yutgundum, mazoşistlikte bir yere kadar sonuçta. Kerpeteni bir kaç haftadır kesmediğim tırnağımın ucuna tuttu. Aniden tutup çektiğinde daha önce hiç atmadığım kadar tiz bir çığlık attım. Hayatımda ilk defa bu kadar acı çekiyorum! Gözlerimden yaşlar aktı istemsizce. Cevap bekler gibi suratıma baktı bende ona bakıp hızla kafamı çevirdim. Omuz silkip sol elimin orta parmağını eline aldı. Biraz inceleyip yüzüme baktı tekrar. Ben acı içinde kıvranıyorken hoşuna gidiyordu. Adını dahi bilmediğim biri tarafından işkence çektirilerek ölecektim. Hiç böyle düşünmemiştim, yani bi çatışmada vurulabilirdim, ya da motorumla kaza yapıp beyin kanamasından ölebilirdim. Ama böylesi hiç aklıma gelmedi " Neden bu parmak yamuk ? Hah gerçekten lezbiyen misin yoksa ? " titrek bir nefes aldım nefes alırken ğöğüsüm acımıştı, kaburgalarımda hatta. Kafamı salladım belli belirsiz. Vücudum uyuşuyordu yavaş yavaş, bir an önce bedenimden çıkmalıydı bu ruh. Kaşlarını kaldırıp hayretle bana baktı " Oldukça güzel bir kadındın oysaki. Yani ben yüzünü dağıtmadan önce. " diye mırıldandı. " Ne-neden beni şimdi öldürmüyorsun ? " vücudumdaki son kalan enerjileri kullanarak söylemiştim bunları. Elindeki parmağımı bırakıp ayağa kalktı. " Haklısın. Sıkıldım zaten. Bu ne böyle acı çekiyorsun tepki yok, yalvarman gerekirdi şimdiye. Her neyse Black üzerinde bir kaç insiyatifim var, senin ölümünü dert etmeyecektir " yüzüne alışık olduğum piç gülümsemesini yerleştirdi yine ardından belindeki silahı eline aldı. Bir gözümün yarısı bu şerefsiz yüzünden şişmişti, diğer gözümlede ona bakmaya çabalamadım. Alnımda hissettiğim metal soğukluk sebepsizce sırıtmana neden oldu, kafamı kaldırıp sırıtmaya devam ettim. Sertçe yutgundum ama kendime ironi olarak " Ne bekliyorsun ? Çek tetiği gitsin " kaşlarını kaldırıp indirdi. " Tamam madem bu kadar heveslisin " silahın emniyetini açtı. Parmağının tetikte olduğunu görebiliyordum. Ama gözlerim kapanıyordu, elim ve vücudumun çeşitli yerlerindeki ağrı artık gözlerimi açık tutmama engel oluyordu. Gözlerimi yavaşça yumdum, sonsuz uykudan önce kendimi baygınlığa teslim etmek üzereydim. Son duyduğum şey ise bir silahın emniyetinin çekilip " Silahını kızın başından hemen indir, yoksa tek kurşunla beynini dağıtırım " diyen bir ses oldu....








Biliyorum, biliyorum biraz sıkıldınız ama bu hafta içinde telafi edicem. Hızlı bir bölüm atmaya çalışıcam. O bölümde de yazarım bundan sonra haftanın hangi günü bölüm atacağımı. Ama siz isterseniz yorum atın, sizce hangi gün olsun ? :) ha birde beğendiyseniz o küçük yıldıza basmaya lütfen üşenmeyin :)

AJAN (girlxgirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin