Kalbim Araf'ta

18.7K 444 13
                                    

Giriş..

Kapkara bulutlar gökyüzünü kucaklamıştı. Ve yağmur zehrini kusan bir yılan gibi hunharca akmaya başlamıştı. Rüzgârın feryadı ölüm çanları gibi kulaklarımda çınlarken, gökyüzü bir kez daha haykırırcasına gürüldemişti. 

“Armina...Armina. Armina, dursana kahrolası!” 

Arkamdan kükreyen sese aldırmadan koşuyordum. Sel gibi akan yağmurun görüş alanımı daraltmasına rağmen deli gibi bir hızla ilerliyordum. Zira durursam, ağabeylerimin beni öldüreceklerinden emindim! Çok sinirlendimiştim onları. Bu sefer kaçmaktan başka çarem yoktu. 

Fırtına ağaçların dallarını yere kadar eğdiriyor, aşmam gereken engelleri çoğaltıyordu. Soluklanmak için bile vaktim yoktu. Fakat yavaşladığımı hissediyordum. Bacaklarımda derman kalmamıştı artık. Yağmur adeta taş gibi bedenime yağıyor ve koştukça daha çok yoruyordu. Sel gibi akan yağmurun kasabamızı harabeye çevirmesi an meselesiydi. 

Şimşek çakmaya devam ederken, yeniden gök gürültüsünü işittim. Lakin şu an ki korkum havanın böyle olması değildi. Manhattan alışıktı bu gibi durumlara. Ben sadece yiyeceğim kurşundan korkuyordum. Yaklaşık bir buçuk saattir ayak tabanlarım sert zemine vuruyordu. Arkamdakiler zebellah gibi peşimdelerken hiçbir şey düşünemiyordum. 

Benim hayatımı bir tek Allah sonlandırabilirdi, başka kimse değil. Eğer bugün, bu haldeysem elbet vardı beni kollayanın bir bildiği. Dilimde sadece o'nun ismini zikrederek kaçmaya odaklandım. Zihnimi ferah tutmam yörüngemi kesinlikle şaşırtmayacaktı. Fakat nereye gideceğimi de bilmiyordum...Sadece koşuyordum. Yağmurla yarışır gibi kaçıyordum..

Uzakta görülen ormanlık alana sevinçle baktım. Arkama bile bakmadan bacaklarımı zorlarken şükrederedek oraya doğru hızlandım. Rüzgârdan önüme eğilen ağaç yapraklarını ardımda bıraktığımda onların çelik bir zırh gibi beni koruduklarından emindim. Tam seslerden uzaklaşıp, rahat bir nefes soluklayacakken ayağıma dolanan ısırganlar tarafından sert zemine savruldum. Üstüm çamura boyanırken, avucumun içi yanmaya başlamıştı. 

Ellerim titreyerek kurtulmaya çalıştım bitkilerden. Kahretmiyordum, isyan da etmiyordum sadece “Allah'ım yardım et!” Diyordum. Yaklaşan ayak seslerini duyduğumda gözlerim kocaman açıldı. Ağlamanın eşiğindeydim. Dudaklarımın titremesine aldırmadan 'Bismillah' çektim ve ısırganları elime dolayarak ikiye ayırdım. 

Beni bu durumdan azad eden Rabbime teşşekür ederken çantama bakındım. Fakat o'nu aramaya vaktim yoktu. Hızla önümü döndüm ve koşmaya devam ettim. Belki düşmem bedensel açıdan iyi gelmemişti, ama az da olsun soluklanabilmiştim. Sanki güç depolamış gibi koşuyordum şimdi. 

Yolun sonu çarptı gözlerime. Bundan sonrasına Allah kerimdi. Tek umudum sadece saklanacak bir yer bulabilmekti. Ev olmasına gerek yoktu, kulübeye bile razıydım. Öyle yorulmuştum ki artık, düşüp bayılacağımı hissettim.

“Bir...yer bulana kadar...Allah'ım dayanma gücü ver!” Nefes nefese bunları sayıklıyordum. Göğsüm acıyordu artık. Nefes alıp vermek bir bıçak gibi saplanıyordu göğsümün ortasına. Yolun bitiminden sonra hızla sağa koşmaya başladım. Sükürler olsun! Yeni bir kasabaya giriş yapıyordum. 

Zifiri karanlıkta göz gözü görmüyordu, fakat çakan şimşek ortalığı aydınlatmaya yetiyordu. Rüzgârın daireler çizerek öne doğru estiğini görebiliyordum ve benim tek güzergâhım oydu. Bana sığınacak bir liman göstereceğinden adımın Armina olması kadar emindim. Çünkü o Allah'ın afetiydi. Ve ben korunduğumu biliyordum.

Yolun ta en sonunda, hıyabanın ortasındaydı koşuşlarım. Az sonra, ufukta kocaman bir ciftlik evi gördüm. Bu ev benim tek umudumdu. Hızla bahçe kapısından içeri daldım. Bir yandan gökgürültüsünden ürken atların kişnemelerini duyuyordum, diğer yandanda korkuyla çarpan kalbimin ritimlerini. 

Nefes almak acı veriyordu, tıpkı adım adım atmak gibi. Yumruklarımı kapıya indirirken, bir yandanda etrafımı izliyordum. Görünürde kimse yoktu, ama ismimin ard ardına, küfürle zikredildiğini duyabiliyordum. 

Yumruklarımı daha da sert vurmaya başlamıştım. Kapının birden açılmasıyla korku dolu gözlerim yaşlı kadının mavi gözlerine takıldı. Hiç vakit kaybetmeden içeri girmeye yeltendim. Yaşlı kadın ileriye doğru adım atarken, ben de onu takip ediyordum. Kapıyı arkamdan kapattım ve elimi göğsümün üstüne koyarak gözlerimi yumdum. Hâlâ korkuyordum. Bacaklarım tutmuyordu ve bedenim deli gibi titreyeme başlamıştı. 

Nefeslerimi dizginlemeye çalışırken “B-Bana yardım edin. Lütfen. Yardımınıza ihityacım var!” Diye inledim, titreyen sesime engel olamadan. Gözlerimi tekrar açtığımda iri yapılı, çatık kaşlı adam, cam gibi parlak mavilerinden beni izliyordu. Üzerindeki sarı yağmurluktan akan damla beni tamamen tedirgin ediyordu. 

Ellerimi birleştirdim ve “Beni saklayabilir misiniz?” Diye sordum yalvarırcasına. Bu arada habire arkama doğru bakıyordum. “Lütfen, yardımınıza ihtiyacım var!” Dediysemde cevap gelmiyordu. Anlayamadığım bir kızgınlık belirginleşiyordu mavi gözlü adamın bakışlarında. Kadının kilerden akan ise daha çok tedirginlikti. “Peşimdeler. N'olur, beni onlara vermeyin!” 

Gözlerim buğulandı birden. Hiç adetim değildi oysa böyle bir arafın ortasında ağlamak. Fakat çaresizliğim git gide artıyordu. Şimdi dışarı çıksam yakalanmam an meselesiydi. Hıçkırıklarımın omuzlarımı sarstığını hissediyordum “Lütfen....yalvarırım!” Neredeyse fısıldamıştım, ama sözlerimin işitildiğini biliyordum. Neden bu kadar uzun düşünüyorlardı?

“Armina!” 

Ağabeyimin sesi tekrar, bu kadar yakından kulaklarımı tırmalarken şaşkınlıkla başımı yana çevirdim. Ah, Hayır! 'Allah'ım' dedim içim titreyerek. Arkama bakmaya cesaret edemiyordum. Havaya açılan ateş sesiyle sıçradım. Mavi gözlü adam, yaşlı kadını korumak ister gibi önüne geçmeye yeltendi. Bense beni koruyan tek kişiye, Allah'ıma yöneldim ve durduraksız akan gözyaşlarıma aldırmadan gözkapaklarımı indirdim. Bittiğim an gelmişti....

Giriş son. 

Kız, yani Armina bir müslüman. Sığındığı liman ise nefretin tam göbeği. Zira gittiği kasaba da ırkçı ve müslümanlara düşman insanlar mevcut. Bunların başında ise bulunduğu evdeki insanlar geliyor...Armina'nın sabrı bayağı sınanacak, ne dersiniz? 

Kalbim Araf'ta - [BİTTİ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin