24.

4.6K 502 445
                                    

30 Ağustos. Bugün benim doğum günüm.
Doğum günü hediyesi olarak bana rekor sayıda yorum ve vote verseniz, bende doğum günüm olmasına rağmen kötü geçen bu günün son saatlerinde sevinsem?

•••

Kollarımı çözmeden, başımı omzuna biraz daha yasladım. Deli gibi atan kalbimi hissetmemesini diledim. Çünkü endişeden fena halde kan pompalıyordu. Göğsüme dayalı olan göğsünü düşünürsek, hissetmemesi imkansızdı.

Elleri tereddütle sırtımla hafif bir temasta bulunurken, "Bir sorun mu var, Kyungsoo?" diye sordu Park Chanyeol endişeyle. Elini dokundurmaya çekiniyor, ama kendine engel olamıyordu. Kararsızdı.

Çok şey oluyor, Bay Park.

"Ben," dedim kollarımı tamamen çözmeden. "Üzgünüm, yalnızca seni gördüğüme sevindim." Başımı hafifçe geriye çekince, kollarımı da gevşettim ve bacaklarımın yanına düşmesine izin verdim.

Park Chanyeol'ün garip bakışları altında yok olacağımı düşündüm. Oldukça şaşırmış görünüyordu çünkü bir anda aklıma gelen bu yöntem, beni dahi şaşırtmıştı. Park Chanyeol, sanki hala kollarının arasında olduğumu sanıyormuşçasına bakındı ve silkinerek şaşkın şaşkın yeniden bana döndü.

"Hyung," dedim gittikçe donuklaşan yüzüne bakıp, endişeliymiş gibi davranırken. "Rengin soldu, kötü görünüyorsun."

"B-ben," Kollarını fazla yavaş bir şekilde indirdi. "İ-iyiyim."

Başımı salladım ama hala endişeli giibi görünen bakışlarımı düzeltmedim. Bunun yanında kendini toparlayabilmesi için yanından uzaklaşarak kasaya gittim. Anahtarla kilitledikten sonra, altta olan gizli bölmeye eğildim.

"Neden buradasın?" dedim garip ortamı dağıtmak adına.

Lakin deli gibi korkuyordum. Baekhyun bizden sadece birkaç adım uzaktaydı. Eğer Park Chanyeol bir şeyden şüphelenirse bu durumdan kurtulmamız imkansızdı.

"Seni almaya gelmiştim." dedi boğazını hafifçe temizledikten sonra.

Kasanın anahtarını güvenli bir yere koyarken, başımı masanın altından kaldırarak ona baktım.

"Nasıl yani?"

"Bi' öğle yemeği yeriz diye düşünmüştüm. Yani eğer senin için de uygunsa?"

Baya uygun. Aslında gitmezdim ama eğer gitmezsem midem beni öteki tarafa gönderecek.

"İyi de nereden biliyorsun bugün mesai saatimin öğlene kadar olduğunu?"

İşaret parmağının gösterdiği yere döndü bakışlarım. Camın hemen ardında günlere göre açılış-kapanış saatleri yazıyordu. Sehun, Park Chanyeol'ün keskin bir zekaya sahip olduğunu söylemişti. Dün benim için koşarak geldiğini düşünürsek, gerçekten o kısa sürede aklında tutabildiğine hayret etmek gerekiyordu. Ettim de.

Yüzündeki muzip sırıtmayla, anında yanımda gelerek kolumdan çekiştirdi.

"Yemeğe geç kalacağız." dedi eliyle kolumu hapsederken. Adımların ayak uydurmaya çalışırken, bir yandan da durması için ağzımda bir şeyler geveliyordum. Kolunu, boştaki elimle hafifçe çekiştirdiğimde Park Chanyeol'ün durmasını sağladım.

"Gitmek istemiyor musun?"

Saniyesinde yüzü düşerken, duygularının bir anlığına gerçekten masum olduğunu düşündüm. Şuan öylesine kendi gibi görünüyordu ki, onun Kim Kai'nin adamı olduğuna inanmak zordu.

Naughty Or Nice // kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin