10

5.7K 267 31
                                    

  Görkem arabayı aşırı hızlı kullanıyordu ve korkmaya başlamıştım. Kazaya açık bir şekildeydik ve Görkem'in hiçte umrundaymış gibi görünmüyordu. Yoldan ayırdığı iki saniyelik bakışları arkada baygın yatan Ekin'i buluyor daha da hızlandırıyordu arabayı.

  "Kaza yapıcaz sakin ol artık." Sesim olabildiğince endişeli ve yüksek çıkmıştı. "Ona bir şey olmacayacak Noyan! Zaman kaybedemeyiz." Kabul bende Ekin için çok endişeliydim ama Görkem'in ki benimkinin kat kat daha fazlasıydı. Görkem'deki ilgi ilgimi çekmişti.

  Hastanenin önünde ani frenle durduğu için kendisi de dahil öne savrulmuştuk. Hızlıca kendisini dışarı atıp hastaneye doğru koşmaya başladı. Bende zaman kaybetmeden inip arka koltuktaki Ekin'i kucağıma alıp hastanenin içine doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başlamıştım.

  Girdiğimden beş saniye kadar sonra etrafımızı hemşireler sarmıştı. Ekin'i kucağımdan indirip sedyeye yatırdığım gibi sedyeyi başka bir alana sürüklediler.

  "Ben arabayı park edeyim." Sesi arabadakine nazâran daha sakin geliyordu. Kapıdan çıktığında bende bulduğum ilk sandaliyeye oturmuştum. Bu gece gerçekten yorulmuştum ve sadece uyumak istiyordum. Hafif gözlerim kapanırken Görkem'in yanıma oturduğunu hissetmiştim.

.

  "Noyan, Noyan!" Gözlerim yavaşça açılırken yoğun beyazlık karşılamıştı gözlerimi. "Gidiyoruz kalk!" Nereye?
"Bence bırakalım kalsın." Ekin. Bu onun sesiydi. Yaşananlar bir anda aklıma nüksedince gözlerimi bir anda açıp direkt yüzünü incelemeye başlamıştım. Gözlerinin içi kıpkırmızıydı ama onun dışında pek bir sorun görünmüyordu.

  "İyi misin?" Hafif gülümsemişti. "İyiyim. Teşekkür ederim." Bu bana ilk teşekkür edişiydi. Bende gülümseyince gözlerini kaçırmış kapıya yürümeye başlamıştı.

   "Ne olmuş?" Görkem Ekin'i izliyordu cevaplarken. "Hap almış sanırsam ağır gelmiş." Keinlikle Rol'e uğradığımda ilk işim Pamir ile konuşmak olacaktı. Anladım anlamında kafa sallerken bende kapıya ilerlemeye başlamıştım. Ekin anlatmak istemiyorsa benim anlatmam uygun olmazdı.

  Ekin kapının önünde bekliyordu. Yanına vardığımızda bizde duraksayıp temiz havayı solumuştuk. "Her şey için teşekkür ederim. Ben geçeyim artık mâlum sizi de çok meşgul ettim." Görkem cümlesi biter bitmez lafa atlamaktan geri kalmadı. "Olmaz öyle! Gel biz bırakalım hem yeni çıktın hastaneden. Hem ne zahmeti arkadaşımıza yardım ettik. Borcumuz. Değil mi Noyan?" Bana bile bu kadar uzun cümleler kurmuyordu. Bu beni şaşırtsada o anı bozmamış Görkem'e katılmıştım.

"Saatte geç oldu gel bizimle."

  "Teklifiniz için tekrar teşekkür ederim ama Polat gelecek birazdan." Polat Fear'ın en hatrı sayılır dövüşçülerindendi. Beni de aşırı zorluyordu. "Ne zaman istersen arayabilirsin her konuda." Görkem'in üzüldüğü ses tonundan bile belli oluyordu.

  "Takımlarımızdan atılalım mı istiyorsun Görkem?" Deyip gülümsemişti Ekin. Bu konuda haklıydı. Arkadaş olmaları sıkıntı yaratabilirdi ve arkadaş olsalarda göz önünde olmamaları gerekiyordu.
Görkem de hafif gülümseyince Ekin yanımızdan ayrılmıştı.

  Arabaya bindiğimde kendimi zinde hissediyordum. "Sahile mi gitsek yürürüz biraz?" Yürümeyi bırak koşabilirdim de. "Senin aksine ben uyuyamadım ve aşırı yorgunum. Başka bir güne sözüm olsun." Cama yüzüğümü vurdurarak onayladığımı belirtmiştim. Bu başka bir anlaşma biçimimizdi.

  Sessiz geçen araba yolcuğulundan sonra arabadan inip sokağı gözlerimle yoklamıştım. Köpekten ve bitkilerden başka canlı görünmüyordu. Görkem'de gözden kaybolduğunda adımlarım Denizler'in evini tutmuştu. Rahatsız etmekten zarar gelmezdi.

  Kısa süren yolculuğumdan sonra kapıyı tıklatmış beklemeye başlamıştım. Bir süre bekleyip açılmayacağını anladığımda bu sefer hem zile basmış hem de kapıyı tıklatmıştım.

  Beyaz tişört, siyah pijama altıyla tamamıyla uykulu Emirhan açmıştı kapıyı. Aşırı tatlı gözüküyordu. "Noyan?" Şaşkınlığı tamamen sesine yansımıştı. "Bir sorun mu oldu?" Gerçekten merak mı ediyordu çünkü öyleyse cidden mutlu olacaktım.

  "Aksine iyiyim sadece sizi görmek istedim." Gözlerini kocaman açmış "Saat 3 buçuk?" demişti. Saate bakmak asla aklıma gelmemişti. Cevap bulamayınca kapı önünde ki bedenini hafif ittirip içeri girmiştim. "Ayakkabılarını çıkar" En azından kovulmamıştım.

  Ayakkabılarımı çıkarıp olduğum yerde evi incelemeye aldım. Gri rengin hakim olduğu salonu görüyordu dış kapı. Sağ tarafta merdivenler vardı ve onun yanında kapısı kapalı bir oda. Tahminimce lavaboydu. Sol tarafta ise mutfak olmalıydı.

  "Otur istersen Deniz uyuyor" İlerleyip koltuğa oturduğumda Emirhan da karşıma oturmuştu. Uykusu açılmışa benziyordu. "Bir şey içer misin?" Nazik sorusu karşısında kesinlikle nazik olamayacaktım. "Bakayım neler var" deyip buzdolabına yöneldim. Şuan ne düşündüğünü takamayacaktım çünkü hem alışacaktı hem de içecek seçen biriydim. Sözel olarak belirtirse daha çok uğraşacaktı.

  Limonlu soda bulup eski yerime geri oturmuş ev anaharımla soda kapağını açmaya koyulmuştum. "Bu saatte ne arıyorsun?" Rahatsız mıydı değil miydi anlayamamıştım. "İyi anlaşacağımızı düşünüyorum" Cevap vermeyince konuşmaya devam ettim. "Aranız düzeldi mi?" Umarım düzelmiştir.

  "Ciddi bir konu değildi. Aramız iyi" Yinede bazı çözülmemiş şeyler olduğu belliydi. Uzatmamak adına konuyu değiştirdim. "Ben nerede uyuyacağım?" Eve gitmeye üşenmiştim. "Evinde" Bu çocuğun açık sözlülüğü beni bitiriyordu.

  Cevap vermemiş merdivenlere yönelmiştim. Kendi yatağımı kendim bulabilirdim. Emirhan'ın arkamdan geldiğini duyabiliyordum. Büyük bir ihtimal "Ne bu vurdumduymazlık?" diye düşünüyordu ama onlar bu dilden anlıyorlardı.

  İlk odanın kapısını açmış boş olduğunu görünce ikinci kapıya yönelmiştim. Deniz'in odasını bulacaktım ve orada uyuyacaktım. Burada da bulamayınca kolidorun solunda ki kapıyı açmış aradığımı bulmuştum.

  Tam ilerleyecekken Emirhan kolumdan tutmuş beni geri savurmuştu. Kapıyı tekrar kapattığında gerçekten sinirli gözüküyordu. "Ne yapıyorsun cidden?" cümlesi Türk deyimiyle bir kulağımdan girip öbüründen çıkmıştı.

  Önümde o yokmuşcasına kapıya tekrar yeltendiğimde bu sefer sertçe ittirmesinden dolayı sırtım duvara çarpmıştı. Sinirlenmeye başladığımı hissediyordum. Bir şey istiyorsam o şey olmadan asla durulamazdım ve yoluma çıkanları umursamamaya başlardım ve şuan Emirhan bana yardımcı olmuyordu.

  Kolundan tutmuş arkamızdaki odaya sokmuştum ikimizi. Kapıyı kapatıp Emirhan'ı kıstırdığımda ikimizinde gözlerinden tabiri caizse ateşler çıkıyordu. Kollarımdan kurtulmuş beni geri ittiğinde bu sefer o üstüme yürümeye başlamıştı. Aklımda kesinlikle geri adım atmak yoktu ama beklemediğim sert itişiyle sırtım yatakla buluşmuştu.

  Bacaklarını yana açıp karnıma oturduğunda asla böyle bir şey beklemiyordum. Şokla ona bakarken yüzünü yüzüme yaklaştırmış dudaklarıyla yanağımı okşamış daha sonra çene kemiğime buse kondurup kokumu içine çektikten sonra hiç beklemediğim bir anda aletimin üstüne oturmuştu.

  Aklıma okul lavabosunda ki olay gelmişti. Ona yaptığım haraketleri uygulayıp o güne atıf yaptığını basbaya belli etmişti. "Yaptıklarını duydum Noyan" Kulağıma fısıldamıştı. Alt tarafımızı hafif sürttüğünde gerçekten şaşkındım.

  Deniz ile olan soyunma odasındaki olaydan mı bahsettiğinden emin değildim. Deniz bunu saklayacağımızı söylemişti sonuçta.

  "Doğru tahmin aklındaki olay" deyip sırıtmış kulağım ve ensem arasındaki derime dudaklarını sürtmüştü. Ellerim anında belini bulurken aletime daha da baskı kurmasına olanak sağlamıştım. Şu an kesinlikle aşırı zevke geldiğimi iliklerime kadar hissediyordum. Bir anda boşluğa düşünce kapalı olan gözlerimi açmış Emirhan'a bakmıştım.

  "Sanırım burada kalmıştınız" deyip ifadesizce çıkmıştı odadan.

...

Düşüncelerinizi merak ediyorum yorumlarınızı görmek benim için önemli ve vote atmayı unutmayın lütfenn

Zamanla | bxbxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin