Kenan hikâyesini anlatırken birden sustu. Öykünün en güzel yerine geldiği sırada vagonun giriş kapısı açıldı ve yüzünde derin dikiş izleri olan bir adam içeri girdi...
Kondüktörün trene aldığı bu garip adam Kenan'ın yüzünün kırmızılığını attırmıştı.
Birden tüm güzel hava bozuldu ve durumun farkında olan tren sakinleri sanki bu anın yaşanacağını biliyorlarmış gibi apar topar oldukları yerden kalkmaya başladılar. Yaşanan anlık hengâme sanki zamanı ağırlaştırmıştı.
Yüzünde dikiş izleri olan katı bakışlı adam, soğukkanlılıkla havuzların yanından vagonun çıkış kapısına doğru ilerliyordu. Tuhaf adam, gözlerindeki ifadesiz bakışı Kenan'ın üzerinde sabitlemişti.
O esnada Kenan birkaç adım ilerleyerek adamın üzerine koşmaya başladı. Selim, güç bela yetişerek onu kolundan tuttu. Ancak zayıf bedeni, Kenan'ın cüsseli vücudunu zapt etmekte zorlanıyordu.
Selim başını bana çevirdi ve "Yardım et!" diye bağırdı.
Midemin arzuladığı börekleri bırakıp olduğum yerden bir hışımla kalktım ve Selim'e yardım etmek üzere öne atıldım. O esnada Kenan, onun kolları arasından kurtuldu ve koşmaya başladı.
Selim'in bedeni yere serilmişti. Lakin Kenan bunların hiçbirinin farkında değildi. Zihni ele geçirilmiş gibi davranıyordu. Kondüktörle birlikte vagonun çıkışına ilerleyen adamdan bir an olsun gözünü ayırmıyordu.
Bense bana söyleneni yapıp onun peşine düşmüş, neler olduğunu dahi sorgulamadan havuzların yanından iri adama doğru var gücümle koşuyordum.
Kenan'ı sevmiştim, samimi ve cana yakın bir adamdı. Onu tanıyalı çok kısa bir süre olmasına rağmen sanki asırlık bir dost gibi ona bağlanmıştım. Zira yıllardır yalnız kalan ruhum böyle şeylere açtı ve şimdi karşıma çıkan fırsat, bu yapılı adamın dostluğunu kazanmamı sağlayabilirdi.
Artık kimseyi kaybetmeye tahammülüm kalmamıştı ve çevredeki insanların tedirgin tavrı, vagonda yaşanacak herhangi bir kavganın Kenan açısından kötü olacağını düşündürmüştü bana.
Bu nedenle tüm gücümle koştum ve iri arkadaşımı yakalamayı başardım. Göğsümü sırtına yaslamış, kollarımı Kenan'ın koca bedenine sarmıştım. Artık koşamıyordu ancak yine de güç bela yürüyerek bizi çıkış kapısına sürüklüyordu.
"Dur Kenan! Neden bu adama bu kadar öfkelisin bilmiyorum ama değmez, bırak gitsin..." dedim.
Söylediklerim onu sakinleştireceğine daha da öfkelendirmişti. Kenan içinde delice bir güç bularak daha da hızlandı. O esnada kondüktör vagonun çıkış kapısını açtı ve yüzünde dikiş izleri bulunan adam hızla vagondan çıktı.
Kapının kapanmasına yakın Kenan olduğu yerden sıçradı ve ikimizi birden vagonun dışına attı.
Kondüktör kapıyı ardımızdan kapattı ve kilitledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalet Tren(KİTAP OLDU)
Fantasy"Hayat, aslında aldığımız nefeslerin değil, nefesimizi kesen anların toplamıdır." Yaşamımdaki her şey rayında giderken aklının ona oynadığı oyunlar sebebiyle bir anda elindekileri, sevdiğini, hayallerini kaybeden genç bir adamın sıra dışı hikâyesi...