wake up

11.8K 561 524
                                    

Her yer karanlık, yağmur benim gibi ağlıyor ve yürüyordum. Kollarım arkamdan bağlı, iki taraftan tutan adamlarla beraber... Çaresizce, nereye gittiğimi bilmeden yürüyordum. Öyle çok korkuyordum ki titreyen dizlerim yürümekte zorlanıyor, yanımdaki iki adam beni sürüklemek zorunda kalıyordu.

"Bırakın, lütfen." diyordum acıyan boğazımla. Cevap vermediler. Çünkü verirlerse ölürler, bunu herkes biliyor. Canlarını sadece küçücük bir şey için bile kaybedebilirlerdi. Onlar da korkuyor.

Durduk. Başka bir adam daha olmalıydı karşıda. Sağ tarafımdaki adam "Bizi bekliyor. Kapıyı aç." demişti. Başımı hızla iki yana sallayıp hıçkırıklarım arasından bağırdım.

"Lütfen! Lütfen bırakın gideyim. Ona vermeyin beni lütfen!" Onlar için ben orada yoktum. Ben sadece yapılması gereken zorunlu bir emirdim.

Kapı açıldığında kollarından kurtulmak için direndim fakat hiçbir şey yapamadım. İki beton arasına sıkışmış gibiydim. Kaçmam imkansız.

İçeri girdiğimiz zaman ağlamam şiddetlenmişti. Korkuyordum. Çok fazla korkuyordum.

"İstediğiniz gibi, onu getirdik efendim." Kokusunu hissediyor, midem bulanıyordu. Buradaydı. Benim için geliyor. Beni incitmek için... Canımı yakacak. İstemediği çok şey yaptım.

Adım sesleri gittikçe yaklaşırken ürkütücü kıkırtısı tüm odaya doldu. 

"Benden kaçabileceğini mi sandın? Benden?"

Soğuk parmaklarını yüzümde hissedince korkuyla nefesimi kendime çekip geriye gitmeye çalıştım ama kollarımdaki beton eller daha da sıkılaştı. Onun tenime temas etmesi midemi bulandırıyor, kirleniyordum. Ellerinde yüzlerce kişinin kanı vardı.

"Beni, biricik aşkını, nasıl bırakırsın? Beni sevdiğini sanıyordum."

"Seni sevmiyorum!" diye haykırdım bana yakın olduğunu hissettiğim yüzüne.

Sadece kahkaha attı. Kahkahası korkunçtu.

Gözlerimdeki siyah kumaşı çıkardığında parlak siyah ayakkabılarına baktım. Yüzüne bakacak cesaretim yoktu.

Buraya zorla gelirken gözlerimi kapattırıyordu her zaman. Çünkü ülke genelinde aranan bir suçluydu ve onun kaldığı yeri bilmemem gerektiğinin bilincindeydi. Bütün iletişim araçlarıma el koyarak polise ulaşmamı da engelliyordu. Oysa o bunun için sadece "Hadi saklambaç oynayalım Malvina! Gözlerin kapalıyken beni bulursan sana minik çikolata veririm." diyordu.

Şimdi ise cebinden çıkardığı minik bir çikolatayı bana uzatıp "Kazandın! Oyunu kazandın. Beni buldun. Beni seviyorsun!" dedi ve kahkaha attı. Ellerini bir çocuk gibi birbirine vurmuştu.

O raporlu bir deliydi. Akli dengesini kaybetmiş bir zavallıydı ve bense sadece saplantılı bir varlıktım onun için. Herkes onun deli olduğunu biliyordu. Fakat kimse karşı çıkacak cesareti gösteremiyor, yaparsa da alnındaki delikle hayata veda ediyordu.

"Hadi! Çikolata ye. Çikolata seversin." Çikolatayı bana attığında tepki vermemiştim.

"Bırakın onu." dediğinde beton eller beni serbest bıraktı. Sızlayan ve kızarmış bileklerimi acıyla ovarken soğuk elleri bileğimi kavramış, korkuyla geri sıçramıştım.

"Bileklerin... Canını mı yaktılar?" Yanımda duran iki adamın gerildiklerini hissettim. Öyle ki, soldakinin yutkunma sesi ise adeta yankılanmıştı.

Yüzüne baktığımda kaşları çatık bir şekilde kızarmış bileklerimi incelediğini gördüm. Bileğimi kendime çekmeye çalıştım ama bırakmadı. Hayır, hayır! Öfkelenmemeliydi. Çok kötü şeyler olacak!

"Acımıyor! Yemin ederim acımıyor."

"Yalan, yalan, yalan. Yalan söylemeni sevmiyorum. Yalan söylemeni sevmiyorum. Bana yalan söylüyorsun sevgilim."

"Yalan söylemiyorum. Lütfen kimseyi incitme."

"Ama seni incitti!" Benden iki üç adım geri uzaklaştı. Eli belinin arkasına gitmişti.

"Hayır!" dedim panikle. Sadece bir saniye içinde silahını çekti, yanımdaki adamı tereddüt etmeden, sanki o sıradan bir eşyaymış gibi ruhsuzca vurdu.

Yere yığılan adama bakıp gülümsedi ve "Hepsi bir oyun! O ölmüş numarası yapıyor sadece. Hey Oliver, ayağa kalk. Ölü numarası yapma, Malvina korkuyor." dedi. Elimi ağzıma götürüp ölü adama baktım.

"Oliver?" Cesedi ayağı ile dürtükledi. "Neden uyanmıyorsun Oliver?"

İnanamıyordu.

"Uyansana!" Cesede birkaç kurşun daha sıkmaya başladığında aynı zamanda "Uyan!" diye art arda bağırmıştı.

Gözyaşlarım hızlanıyorken korkuyla ellerimi kulaklarıma götürdüm. Sesler korkunçtu. Görüntüler korkunçtu. O çok korkunçtu! Aklımı kaybediyorum.

Ateş etmeyi bir süre sonra kestiğinde kan damlaları ile dolu yüzünü bana çevirip bütün dişlerini gösterecek şekilde sırıttı.

"Oliver uyuyor galiba Malvina, korkmana gerek yok." Başım döndüğünde sesler uğuldamaya başlamıştı. Öyle çok korkuyorum ki, bütün vücudum titriyordu.

"Çikolata ister misin sevgilim?"

must die • malik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin