Güne gözlerimi açmam için hiçbir sebebim yoktu. Heyecanla uyanmam için de. Sıradan bir şekilde geçeceğine adım gibi emin olduğum bir gün, olmasa ne olurdu ki? Hem belki ölürsem eski hayatıma kavuşabilirdim. Ama riske atmaya değer miydi acaba...
Her şeye rağmen gözlerimi açtığımda, saat 09.00'dı. Yapacak hiçbir işim yoktu, bir süre gözlerimi ovuşturdum ve yataktan kalktım. Komodinin üzerinde duran tuşlu telefonumu alıp bir umut mesaj var mı diye baktım.
Kimden: Jung Daisy
'Akşam yurdun önüne çık! Sana bir sürprizim var :D'
Ne sürpriziydi acaba? Ona dediğim şeylerden sonra bana sürpriz yapması biraz kötü hissettirmişti ama merak da etmiştim. Onunla aramızın böyle tuhaf olmasını istemiyordum ama o benim Haze'im bile değildi ki...Belki de öyleydi, bilmiyordum ama insanları üzmeye devam edemezdim. Derin bir iç çekip kendi kendime bir söz verdim; Bundan sonra bu hayatıma alışık gibi davranacağım.
Belki böylelikle hayatım biraz da olsa düzelirdi.
Ona onayladığımı belli eden bir mesaj yolladım ve telefonu cebime attım. Kapıdan içeri gelen Kook'a hafifçe gülümsedim ve onu da alıp aşağıya indim.
-
Kook'a Haze'in mesajından bahsetmiştim. Bana o kızı kaçırmamam gerektiğini, kendisinden büyük olmasa yürüyeceğini söyledi. Tabii ben de kafasına bir tane geçirdim. Kişiliği aynı olmasa bile hala benim Haze'imdi o....yani öyle umuyordum.
Akşam yemeğini yedikten sonra odama çıkıp bavuldan düzgün bir kıyafet bulup giydim. Kook'a haber vererek telefonumu aldım ve aşağıya indim. KApıya çıktığımda ilk başta Haze'i göremedim. Bir süre etrafıma bakındım, tam vazgeçip geri gidecekken sesini duydum.
"Hey!"
Hafife gülümseyerek ona döndüm. "Hey..."
Haze bir süre yüzümü inceledi ve daha sonrasında gözlerimi kapatmamı söyledi. İstemesem de ona uyarak gözlerimi kapatıp bekledim. Bir kaç tıkırtı duyuldu. Ardından da Haze "Aç!" diye şakıdı. Gözlerimi açtım ve karşımda duran kırmızı-siyah gitara bakakaldım. Bunu gerçekten yapmış olamazdı değil mi?
Ona müzik istemediğimi söylemiştim ama beni dinlemiyordu. Yine de sözümü tutacaktım, gitarı alıp çalmasam da olurdu daha sonrasında. Bunu nasılsa bilemeyecekti. "Haze...Ben...teşekkür ederim ama-"
"Aması yok, bu gitarı al lütfen. Seni kırdığımı düşündüm ve özür dilemek istedim. Dostumu kaybetmek istemiyorum."
Olmayan bir şeyi kaybedemeyeceğini ona söylemedim. Onun yerine gülümser gibi yaptım ve bir süreliğine öyle düşünmeye devam etmesine izin verdim. Onunla dost değildim, o benim her şeyden çok sevdiğim insandı. Bu hayatta dostum olarak karşıma çıkması garipti ama hiç çıkmayadabilirdi.
"Pekala...yani?" dedim ne diyeceğimi bilemeyerek. Devam etmeye karar vermiştim ama bu Jimin'in nasıl biri olduğunu bilmiyordum. Bir gitar alınsa kendisine, ne tepki verirdi?
"Yanisi, bana bildiğin bir parça çalabilir misin? Hiç müzik ile uğraşırken görmedim seni. Merak ediyorum."
Hayır diyebilirdim ama bana bakan bir çift göz 'Evet' den başka bütün cevapları yasaklıyor gibiydi. Bununla nasıl baş edeceğimi düşünürken birden 'Olur tabii' diye mırıldandığımı duydum.
Haze bir süre etrafına bakındı, sanırım oturacak bir yer arıyordu. Ama bulamayarak kafasını bana geri çevirmesi çok da uzun sürmedi. Buralar o kadar ıssız oluyordu ki geceleri, tek tük insandan başka bir şey göremezdiniz etrafta. Dolayısıyla oturacak yer de.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Another Life|| BTS ✔
FanfictionÖldüğümde, yeniden doğmayı bekliyordum. Bir hayatın içine bodoslama dalmayı değil. İki farklı evrenin, iki farklı insanın hikayesi. ° ->@JungDaisy Kapak: @JungDaisy #Tüm Hakları Saklıdır.# Başlangıç: 15 Aralık 2015 Bitiş: 13 Mayıs 2018