Gözlerimi açtığımda akşam üstüydü. Pazar günü olduğu için pek sallamadım. Zaten gece fazla içtim, uyumak en iyisiydi. Yoruluyorum ben bazen ya, bu iş temposu beni bazen çok yoruyo. Emekliliğimi istiyorum ben! Dedikten bes dakika sonra bu iş olmadan yapamayacağımı düşünüyorum. Öyle ki hayatım bundan ibaret. Kendimi bildim bileli polis olmayı hayal ettim ben. Ama sıradan bir polis değil gizli şeyleri ortaya çıkaran bir polis. Hayalimi gerçekleştirdim de zaten. Oldukça mutluyum, yaşadığım her şeye rağmen. Dolu dolu tempomu seviyorum, çünkü kendimle baş başa kalmak bana yaramıyor. Sıkılıyorum kendimden. Heleki boş vakitlerimi birlikte geçirecek birisi olmayınca tam bir işkence. Anılar beynime hücum ediyor. Aşamadığım şeyler değil aslında. Artık Luna'nın terk edişi üstünde durmuyorum. Ona karşı bir şey dahi hissedemiyorum. İçimde bir yerlerde olan intikam çığlığına rağmen. Mark'ı özlüyorum ama. Çok hemde. Keşke şu an yanımda olsaydı demeden edemiyorum. Onu hep kardeşim gibi görmüştüm ben. Bana olan hislerini anlattıktan sonra daha fazla bizimle kalamayacağını bize ihanet ettiğini düşündüğünü söylemişti. Sonrada idari işleri halledip başka bir şehire çekip gitmişti. En azından bir açıklama yapmıştı. Luna sürtüğü gibi sevişmemizin sabahında bir not yazıp kaçmamıştı. Ahhh aklıma geldikçe sinirleniyorum. Aslında aklıma başka şeyler geldikçe de sinirleniyorum. Mesela ailem! Bir insan bir haftalık bebeğini bırakıp neden gider ? Madem bırakacak neden doğurur ki ? Hepsini düşünmeden edemiyorum işte. Tüm bu sinirimin üstüne birde Taylor'un Lauren'i eve bırakması geliyor aklıma, iyice delleniyorum. Ne konuştular acaba ? Kahve içmeye davet etti mi Lauren onu sonra? Ne diyosun Alex sanane! Dedigim gibi kendimle kalmak bana pek yaramiyor işte. Akşamüstü uyandığım için kahvaltı falan yalan oldu, bende akşam yemeğiyle birleştirip yedim. Günde tek öğün hah benim kadar çok yiyen biri için harika değil mi ? Saate baktım, yediydi. Eee şimdi ne yapacaktım? Önce telefonu elime alıp Taylor'u aramayı düşündüm bara falan gideriz diye. Sonra hemen telefonu koltuğa bıraktım, o çoktan buldu belki de birini. Her neyse Benjamin'i arasam ? Onun abilik nasihatleriyle uğraşamıycam. Christian? Yok o evli artık hayatta çıkmaz, karısını da çekemem. Eee başka kimse kalmadı? Hayatım da ne kadar çok kişi varmış benim böyle! Zaten dışarı çıkacak hâl bulamadım, bahane oldu kimsenin olmaması. Bir bira açıp laptopu aldım, aksiyon filmi de açtıktan sonra izlemeye başladım. Seviyorum aksiyonlari ama hiç biri benim hayatımın yerini tutmuyor. Hayatımı film yapsinlar bence. Bittikten sonra saate baktım, dokuzdu! Benim gibi geç yatan biri için mükemmel bir saat dimi. Cips alıp bir film daha açtım, diğer film kadar güzel değildi sıkılıp kapatmayı düşündüm ama sonuçta amac vakit geçirmekti. Filmi seyretmeye devam ettim, taki uyuyakalana kadar... Telefonumun otomatik alarmıyla uyandım. Laptopun şarjı bitmiş ben koltukta terlemişim en mühimi de boynum tutulmuş! Hemen kalkıp kendimi duşa soktum, biraz oyalandım ve boynuma iyice sıcak su uyguladım. Çıktıktan sonra saçlarımı kurulama gereği duymadan giyindim. Ağzıma bir iki parça bir şey atıp evden çıktım. Kacta yattim bilmiyorum ama esneyip duruyorum ve pazartesi senden nefret ediyorum! Merkeze geldiğimde beş dakika geç kalmıştım ama pekte umrumda değildi. Hızlıca odamın olduğu kata çıktım. Kapıya yaklaştığımda içerden gülüşme sesleri geliyordu. Hey zaten uykumu alamadım huysuz ve sinirliyim üstelik üstümde hiç anlamadığım bir halsizlik hakim kim sabah sabah bu kadar enerjik ? Kapıyı açıp içeri girdim. Taylor Lauren'in önündeki sandalyeye oturmuş gülerek bir şeyler anlatıyordu. Lauren'de kahkahalarla dinliyordu. Ben girince ikiside bana döndü yüzlerindeki gülümsemeyle. Bende bir o kadar zombi edasıyla ikisine de " Günaydın " deyip yerime geçtim. Ikiside günaydın diye mırıldanırken kollarımı masaya koydum ve kafamı kollarıma gömüp uyumaya çalıştım. Taylor anlattığı şeye devam etmeye çalışırken Lauren " Bir dakika " diyerek onu durdurdu. Kafamı kaldırıp bakmaya halim yoktu, bende kaldırmadım. Omzumda bir el hissettim, ardından da " Alex " diye bana seslenen Lauren olduğunu fark ettim. Bin bir zorlukla kafamı kaldırdım ve kısık gözlerle Lauren'e baktım " Evet " elini alınma koydu ve gözleri büyüdü " Yanıyorsun Alex " , " Yine mi ? Ahh bir deri ceket feda etmiştim zaten " Lauren anlamadı tabi Taylor'a döndü " Bu salak bir görevde yangının içine atladı. Ceketi yanmıştı onu diyor " Lauren Taylor'a kafa salladı bende kafamı kollarıma geri gömdüm. Üşüyordum. Hemde çok! Lauren'in Alex demelerine aldırmadım. Halim yok benim. O sırada kapı çalındı. Kim olduğuna da bakmadım. Benjamin olduğunu " Sorun ne ? " dediğinde anladım. Lauren atladı " Çok ateşi var " Benjamin kafamı kaldırmamı rica etmeden eliyle kaldırdı ve bana baktı " Hangi salak cumartesi gecesi o rüzgârda motor kullanmasına izin verdi ? " hah Benjamin. Her sorunu anlar. " Aklıma dahi gelmemişti " diyen Taylor'du. Benjamin'in ölümcül bakışlarını attığına eminim. " Kalk Alex gidiyoruz. En yakın hastane neresi Taylor ? " endişeyle söylemişti Ben. Kafamı ağır çekimde kaldırdım " Hastaneye gitmeyecegimi bile bile neden soruyorsun ? İyiyim ben biraz halsizim o kadar geçer zaten. Zaten hasta falanda değilim, dün ve sabah gayet iyiydim şimdi ne oldu anlamıyorum. " hakikaten bir anda noldu bana ? Nefes almaya halim yok resmen. " Yanıyorsun ama! " diye çıkış yapan Lauren'di. Sana noluyo be kadın? " Evet yanıyorsun. Bekle toplantımı iptal edicem sonra benim evime gideriz. En azından bir iki ilaçla halletmeye çalışırız " Bir dakika bugünkü toplantı? Ahhh Benjamin için çok mühim bu toplantı, terfi alması için ilk adım. Kafamı kaldırdım " Olmaz. Tamam için rahat edecekse ben eve giderim tamam mı? Uyurum falan. Ama sen olmaz burda kalıp o toplantıya girmen lazım! " , " Toplantı senden mühim değil Alexandra " ağzımı açıp cevap verecekken Lauren sözümü kesti " Tamam bizim eve gidelim o zaman? Hem bir bayan daha iyi olur daha iyi bakar Alex'e hemde sizde toplantinıza girmiş olursunuz ? " Benjamin bana baktı sonra da Lauren'e. Önce bir sırıttı sonra da " Tamam kalk Alex gidiyorsunuz " diye emir yağdırdı. Benim fikrimi sormayacak mı ? " Ama Benjamin ben--- " , " Ya dediğimi yaparsın ya da bundan sonra ki seriflik yıllarını fidye için kaçırılan çocukların ailelerinin telefon sinyallerine bakarsın " Ah sikeyim sikeyim sikeyim! Resmen öl diyor yani bana. Sinirle ama bir o kadar da bayık gözlerimle Ben'e baktım. Sırıtıyordu bana bakarak. " Tamam " diye mırıldandım sadece. " Güzel. Taylor Alex'e yardım et Lauren'in arabasına kadar. " Taylor kalkıp yanıma geldi. Aslında yardim falan istemezdim ama yürüyecek halim yok. " Ha Lauren eğer araban yoksa bir tane ayarlayabilirim ? " , " Hayır gerek yok arabam var teşekkür ederim " Ben kafa salladı ardından Taylor yardımıyla ayağa kalkmış benim yanıma geldi. Alnımdan öpüp " telefonun açık olsun " diyerek odadan çıktı. Abiden çok baba gibiydi aslında. Aramızda on yaş olmasa beni terk eden babamın o olduğunu düşünürdüm. Gerçi o kimseyi bırakmaz asla... Taylor yardım etti ve ben Lauren'in arabasına bindim. Üşüyordum hemde çok, arada dişlerim birbirine çarpıyor ama Lauren görmesin diye kendimi sıkıyorum. Hastaneyle falan uğraşamam. Lauren'de sürücü koltuğuna geçti ardından benim kemerimi bağlayıp kendininkinide bağladı ve gaza bastı. Biraz gittikten sonra dayanamadım " Lauren beni evime bırakır mısın? Ben kendi kendime idare edebilirim " Lauren bir saniyelik bana bakti gülümsedi ardından yola bakmaya geri döndü " Üzgünüm bundan sonraki hayatını sinyal bekleyerek geçirmene izin veremem " diyerek beni susturdu. Ah Benjamin! Bir kaç dakika sonra Lauren " Özür dilerim " diye mırıldandı " Hı? " diyebildim sadece " Özür dilerim o gün seni öyle bırakmamalıydım. En azından motorla gitmene izin vermemeliydim " şaşırdım, hemde fazlasıyla " Boş ver küçük bir çocuk değilim sonuçta kendini suçlama " dedikten sonra hapşurdum. Yine bir saniye bana döndü sonra sağ elini alnıma koydu. " Hâlâ yanıyorsun. Üstünde bir şey olsaydı kesinlikle çıkarttırırdım " üstüme baktım. Tişört ve sütyen. Ah Tanrıya şükür! Aklıma birden Lauren'in önünde soyunduğum geldi. Ve onunda--- Ne saçmalıyorsun Alex kes! Hastasın ateşin var ondan bunlar hep. " Ee ben yokken ne yaptınız ? Yani Taylor'la ? " siktiiir! Hastalığına başlayayım Alex! " Taylor gerçekten çok iyi biri. Çok da eğlenceli. Baya eğlendik o gün. Sohbet ederek gittik. " bu dediklerinden sonra kaşlarını çattı ardından sessiz bir küfür savurdu. Alınacağımı falan sandı sanırım hah çokta umrumda. " Sevindim. Taylor gerçekten iyi biri ve hatta yalnız biri ? " , " Ne ? Ha-hayır Alex. Yani Taylor iyi biri ama onunla sevgili olma niyetinde falan değilim. " Ah Tanrıya şükürler olsun " Neden ? " , " Çünkü hayatımda zaten bir erkek var. Ve sen birazdan onunla tanışacaksın " bana dönüp göz kırptı. Göğüsüme bir ağrı saplandığına yemin edebilirim. Hastalıktan dimi ? Kesin ondan! Bir kaç dakika sonra Lauren arabayi park etti " İşte geldik " diyerek arabadan indi ve hızla yanıma geldi. Kolumu omzuna attı ve yavaşça belimden destek verdi. Arabayı kilitleyip evin kapısını açtı ardından da beni içeri geçirdi. Salon olduğunu tahmin ettiğim bir yerde koltuğa oturmama yardım etti. Icerden birinin " Abla ? Erken geldin ne oldu ? " demesiyle kapıda bitmesi bir oldu. Kızla göz göze geldik ve bana nezaketen gülümsedi ardından Lauren'e döndü. " A şey Lana bu Alex. Hani bahsetmiştim. Biraz hasta ve bende yalnız kalmasın diye onu bize getirdim. " Bahsetmiş miydi, niye ? Lana kafa salladı " Hoşgeldin Alex ben Lana " gülümsemisti bu sefer içten " A-Alex " dedim güçlükle " Lana Jack nerde ? " , " İçerde, uyuyor " , " Tamam ben üstümü değişeyim, Alex sen uzan ve Lana sen Alex'e bitki Çaylarından birini yapar mısın? " kafa sallayarak gitti Lauren'de beş dakikaya geleceğini söyleyerek gitti. Jack ha ? Demek beyefendinin adı Jack. İyileştiğimde benden çok cekeceksin Jack. Ama hâlâ üşüyorum ben. Bir kaç dakika sonra Lauren elinde bir şort ve askılı tişörtle geldi. Bana baktı, titrediğimi görünce durdu. Derin bir nefes aldı " Seni bir duşa sokalım " ne kadar istemesemde direnecek gücüm yoktu. Lana'yla birlikte beni tabureye oturttular. Ardından Lana çorba yapmak için çıktı. Lauren bana doğru uzandı gergin bir yüz ifadesiyle elleri tişörtüme gitti. Yavaşça çıkarırken parmak uçları belime değdi ve ben bu sefer üşümekten değil heyecandan titredim. Sikeyim. Ben titreyince duraksadı yutgundu ve tişörtümü bir çırpıda çıkardı. Ardından pantolunumu da çıkartıp iç çamaşırlarımla üstüme soğuk su tutmaya başladı. Ne kadar çığlık atmak istesemde sustum. Sesimi çıkaramadım. Fazla halsizlik ve suyun tenime fazla soğuk gelmesi bende şok etkisi yarattı resmen. Lauren biraz daha su tuttuktan sonra kapattı ve havluyu sardı. Yardım ederek yatağa kadar götürdü ve oturttu. Yatağın üstünde iç çamaşırlari ve pijama vardı. " kendin giyinebilir misin yoksa yardım mı edeyim ? " siktir etme yardım falan " Be-ben h-halledebilirim " derin bir nefes aldı. Rahatlamis gibi bir nefes " Tamam kapidayim " kapıdan çıktıktan sonra hızlıca giyinmeye çabaladım. Dantelli sütyen mi ? Cidden mi ! Giyindikten sonra " Ge-gelebilirsin " dedim diyebildigim en yüksek sesle Lauren elindeki tepsiyle girdi odaya. Önce tepsiyi kenara koyup saçlarımı kuruttu ardından uzanmamı sağlayıp tepsiyi kucağına aldı. Çorba ve bitki çayı olduğunu tahmin ettiğim bardak vardı tepside. Lauren kaşığı çorbaya daldırdı ve bana " Aç bakalım ağzını " diyerek gülümsedi. Gülümsemesi büyüleyince itiraz edemedim ve ağzımı açtım. Çorba boğazımdan akıp giderken o kadar çok acı veriyordu ki o ana kadar bu kadar hasta olduğumu fark edememiştim. Çorbayı yarılayana kadar sesimi çıkarmadan Lauren'i izledim. O kadar dikkatlice içiriyordu ki, boğazım acıyıp yüzümü buruşturdugumda oda cani aciyormus gibi burusturuyordu en sonunda dayanamayıp sordum " Neden bunu yapıyorsun? " , " Neyi yapıyorum? " , " Neden daha tanıyalı iki hafta olmuş birine bu kadar bakıyorsun ? " çorba kaşığını ağzıma verip cevapladı " Çünkü sen benim arkadaşımsın. Çünkü sende bana aynısını yaptın. Kör kütük sarhoş olduğum günü hatirlasana " kafa sallayıp sustum. Arkadaşı olduğum için bu kadar iyiydi bana. Tabiki başka neden olacaktı ki ? Çorbayı içtikten sonra elime çayı verdi " Bu sıcak içilmez. Ilık icmelisin o yüzden corbadan sonraya sakladım. İç bakalım. " Çaydan bir yudum aldım. O yudum bile yüzümü buruşturmama yetti " İğrenç dimi ? Ama hepsi bitecek Alex " , " Peki anne " gülümsedim, gülümsedi. Ve ben bogazim acıya acıya o çayı bir dikişte içtim. Öğürme refleksim gelsede kendimi tuttum. Bir ilaç içirdikten sonra Lauren yatağa girmem için yardımcı oldu ve üstümü kat kat örttü. Az önce ateşim düşsün diye beni soğuk suya sokan bu kadın degil miydi ? " Terlemen gerek. Şimdi uyu, uyandığında kendini daha iyi hissedeceksin " diyerek yanağımı öptü ve odadan çıktı. Çok halsiz olduğum için uykuya direnmedim. Gözümü açtığımda terler içindeydim ama Lauren'in dediği gibi kendimi daha iyi hissediyordum. Ustumdekileri yavasca kaldırıp yatakta doğruldum. Doğrulduğum an yaklaşık iki yaşlarında küçük bir erkek çocuğuyla göz göze gelmem bir oldu " Sen kimsin ? " dedi gözlerini açarak " Be-ben Alex. Peki sen ? " dedim gülümseyerek. Çocuk tam ağzını açacakken içeri Lauren girdi " Jack misafirimizi rahatsız etmemelisin " Jack bu mu yani ? " Ama anne buyası senin datağın ? " Jack ? Anne ? Lauren bu çocuğun annesi mi ????
Multimedya - Benjamin
Beğendiyseniz o küçük yıldıza basmaya lütfen üşenmeyin :) Tatile çıkıyorum millet bir iki hafta bölüm yazamazsam kızmayın. Yorum yapmayıda unutmayın ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AJAN (girlxgirl)
Adventure" 'İşlerin yoğun yetişemiyorsun sana bir ortak lazım ' dediğinde gerçekten bana yardım edebilecek güçlü birini düşünmüştüm. Tırnağı kırıldığında oturup ağlayacak bir barbie bebek değil " diyerek kükrüyordum oda da. O sırada ortak müsveddesi atıldı "...