*Time to Say Goodbye – Sarah Brightman&Andrea Bocelli
Sabahın dördüne doğru eve geldiğinde –Asya refakatçi olmak için çok ısrar edip eve gitmesi için de epey dil dökmüştü- kapıya yapıştırılmış bir not bulmuştu Cem Bey.
Kaşlarını çattı. Kim ona not yazar ve kapı tokmağına iliştirirdi ki?
Merakla notu eline alıp kağıdı düzelttiğinde düzgün, şık bir el yazısıyla ve bununla müthiş bir tezat oluşturan darmadağınık satırlarla karşılaştı.
Sevgili Cem Bey,
Huysuz ve tatlı adam...
Bir yerde her anının bir oda olduğunu okumuştum. Bazıları mutfakmış, bazıları salon, bazıları da yatak odası... Onlara verdiğimiz değere göre şekilleniyorlarmış. Bu gece eşiniz için hazırladığınız masayı gördüğümde ve kızlarınızı anlatışınızı dinlediğimde uzun süre sizin anılarınızın hangi oda olduğunu düşündüm. Cevabı az önce buldum. Sizin anılarınız salon, mutfak ya da yatak odası değil. Sizin anılarınız kocaman bir ev. Sizin eviniz. Ve ben bu gece evinize adım atarak aslında anılarınıza saldırdığımı ancak fark ettim. Bu yüzden size bir özür borçluyum.
İki özür borçluyum aslında. İkinci özür evinizden ayrılmadan önce söylediğim sözler için. Haddimi aştığım için kusura bakmayın. Sadece istemediğiniz sürece yalnız kalmayacağınızı, yalnız kalmak zorunda olmadığınızı anlatmaya çalışıyordum.
Söylediklerim muhtemelen saçma geliyor size. Okumayı bırakmış bile olabilirsiniz. Ama aksini umacak kadar budala bir iyimser; bence siz yalnız kalmamalısınız Cem Bey. Kızlarınızın size ihtiyacı olduğunu söylemiştim. En az onların size olduğu kadar, sizin de onlara ihtiyacınız var. Kendinizi onlardan ve onları kendinizden esirgemekle çok büyük bir hata yapıyorsunuz.
Tamam. Sanırım söyleyeceklerim bu kadar. Hayır, aslında bu kadar değil. Bir şey daha var. Eğer başka biriyle daha dertleşmek ya da konuşmak isterseniz benim de seçenekler arasında bulunduğumu söylemek istiyorum. Çünkü biliyorum ki, ben söylemezsem siz asla beni hesaba katmazsınız.
Kendinize iyi bakmanız dileğiyle...
-Berrin
İmzayı gördüğü anda dudaklarında bir gülümseme belirdiğini fark etti ve buna çok şaşırdı. Evinin kapısının önünde duruyor ve kendi kendine gülümsüyordu.
Bu geveze, sinir bozucu ve hafif kaçık kadın onu her şeye rağmen gülümsetmeyi başarmıştı.
Notu tekrar gözden geçirirken 'benim de seçeneklerin arasında bulunduğumu söylemek istiyorum' kısmına gözleri takıldı.
Berrin Hanım düşündüğü gibi biri değildi. Evet, biraz münasebetsiz olduğunu inkar edemezdi. Epey sinir bozucu olabildiğini de... Ve bazen gerçekten çok fazla konuşuyordu. Ama bu iyi bir şeydi. Çünkü kendisi fazlasıyla sıkıcıydı. Sıkıcı, sessiz ve yalnız bir adamdı.
Aynı zamanda, diye düşündü ve bakışları bir kez daha notun üzerinde dolaştı.
Huysuz ve tatlı adam...
Gülümsemesinin bütün dudaklarını ele geçirip genişlemesine ve gözlerine ulaşmasına engel olamadı.
Evin kapısını açtığı anda tahta duvar saatinin ağır tik takları apartmanın içinde yankılanıp kusursuz sessizliği böldü. Bunun üzerine Cem Bey'in yüzündeki gülümseme giderek silikleşti ve buruk bir tebessüm halini aldı. Saatin tik takları her zamankinden farklıydı. Sekiz yıldan beri ilk defa zamanın geçmediğini değil de, geçtiğini anlatmaya çalışıyordu sanki.
Zaman durmamıştı. Geçiyordu. Geçmekle kalmıyor, dokunuyordu.
Ve Cem Bey aniden ne yapması gerektiğini anladı. Yıllardır biliyordu aslında; fakat hiçbir zaman bunu yapacak cesarete sahip olamamıştı. Artık sahipti.
Eşikten içeri adımını attı. Tik tak. Saatin tik takları az zamanı kaldığını fısıldıyordu kulaklarına. Kapıyı kapattı. Tik tak. Salonda ilerledi. Tik tak.
Artık zamanı gelmişti.
Evrim'in yıllar önce kendisi için aldığı; fakat epeyce eskidiği için burada bıraktığı müzik aletinin önünde durdu. Bir süre üst üste dizilmiş kaset kutularını karıştırdıktan sonra aradığını buldu. Üzerinde 90'lı yıllara ait büyük kısmı silinmiş bir tarih bulunan kaseti müzik aletine yerleştirip gerekli ayarlamaları yaptı.
(Time to Say Goodbye – Sarah Brightman&Andrea Bocelli)
Ayağa kalkıp adımlarını camın önünde duran berjere yönlendirdi. Oturduktan sonra ellerini vücudunu hafifçe öne eğdi ve ellerini birbirine kavuşturdu. Sarah Brightman'ın etkileyici sesi odayı doldurduğunda yapacağı konuşmaya hazırlanmak için derin nefesler alıyordu.
Yalnızken
Ufka bakarak hayal kurarım
Ve kelimeler anlamını yitirir"Sanırım," dedi çatallanan bir sesle. "Hayatımın en garip akşamını yaşadım."
Kendi sözlerine gülümsediği kısacık bir anın ardından devam etti.
"Bir torunumuz oldu. Sağlıklı ve mükemmel bir oğlan... Kelimeleri kullanmakta yetersiz olduğumu biliyorsun. Fakat dünyanın en iyi şairinin bile onu kucağıma aldığımda ya da Evrim'in kucağında gördüğümde hissettiklerimi anlatmak için yeterli sözcükleri bulabileceğini sanmıyorum."
"Kızımız iyi, ikisi de iyi. Çok şükür ki." diye mırıldandı. "Sana söz verdiğim gibi onlarla eksiksiz olarak ilgilenemediğim için üzgünüm. Kendi yasıma o kadar odaklanmıştım ki gözüm kimseyi görmedi. Şunu anlamalısın, seni kaybetmek benim için çok zordu. Öyle ki kızlar için ne kadar zor olacağını düşünemedim."
Evet biliyorum ışık yoktur
Güneşin girmediği bir odada
Eğer benimle değilsen, benimle değilsen."Benim için endişelenmişler." dediğinde sesi bir kez daha çatallandı. Boğazını temizleyip tekrar denedi. "Onlar benim için endişelenmişler. Benim onlara göz kulak olmam gerekirken, onlar benimle ilgilenmeye çalışmışlar."
Birkaç saniye duraksayıp söyleyeceklerini toparlamaya çalıştı.
"Ve o sinir bozucu, geveze kadın." dedi başını iki yana sallayarak. "Birdenbire kapıyı çaldı ve kedisinin kaybolduğunu söyleyerek bir anda içeri daldı. Seni hayal kırıklığına uğratmayı göze alarak söylüyorum, ona karşı hiç nazik değildim."
Ceylin Hanım'ın çatık kaşlarla ve onaylamaz bakışlarla kendisine baktığını hayal etti.
"Biliyorum biliyorum, sen hep nazik biriydin. Benim de herkese karşı nazik olmamı isterdin. Ama elimde değil, ben asla senin gibi olamam." Aklına sonradan gelmiş gibi ekledi: "Kimse olamaz aslında. Çünkü sen bütünüyle eşsizdin."
O kalp ki sen hayat kattın,
Sen kattın
O ışığı
Sokakta gördüğümde seni.Şarkı sözleri sessizliği doldururken Cem Bey bir süre oyalandı ve parmaklarını birbirine geçirdi. O kaçınılmaz anı geciktirmek için her şeyi yapmıştı; ama daha fazla erteleyemeyeceğini de biliyordu için için.
Hoşçakal deme zamanıdır bu
"Kimse senin gibi olmayacak; ama seninle geçirdiğim günlerin her saniyesi daima burada olacak." dedi elini kalbinin üstüne koyarak. "Kızlarımıza baktığımda seni göreceğim. Torunumuza baktığımda seni göreceğim. Beraber gittiğimiz her yerde seni göreceğim."
Ve bilirim ki geriye bir şey kalmamıştır.
Hoşçakal deme zamanıdır bu..."Seni seviyorum Ceylin. İlk gördüğüm andan beri... Acil servisin dışında kolun alçıdayken bana gülümsediğin o andan beri biliyorum bunu. Sen benim en iyi yanım, hayatımın en güzel günleriydin."
Sen çok uzaklardayken
Ufka bakarak hayal kurarım
Ve kelimeler anlamını yitirir
Ve evet bilirim ki
Sen benimlesin"Seni seviyorum, her zaman seveceğim." diye fısıldadı şarkının son notaları kulağına çalınırken. "Hoşça kal."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Cem Bey
Short StoryHuysuz ve yalnız bir adam. Münasebetsiz ve geveze bir komşu. Ve ikisini bir araya getiren sürprizlerle dolu bir akşam. "Hayatta öğrendiğim her şeyi üç kelime ile özetleyebilirim. Hayat devam ediyor." -Robert Frost Pişmanlıklarla, ikinci şanslarla v...