Berrin Hanım'ın yalan söyleyip söylemediğini enine boyuna düşünmemişti bile Cem Bey. Kadının yalan söylemiş olma ihtimalini aklına geldiği gibi, en ufak yumuşatma olmaksızın sormuştu.
Sorusuyla birlikte bir an afallayan kadın öylece durup yüzüne baktı. Birkaç uzun saniye boyunca ve yüzünden pek çok ifade geçtikten sonra müthiş bir mahcubiyetle, "Hayır, değil." diye cevap verdi ağır ağır.
Cem Bey kaşlarının iyiden iyiye çatıldığını hissedebiliyordu. "Neden bana yalan söylediniz?"
"Beyaz yalan desek?" dedi kadın havayı yumuşatmak için cılız bir girişimde bulunarak. Fakat adamın aman vermez bakışları karşısında omuzları yenilgiyi kabullenmişçesine çöktü. "Size her şeyi anlatacağım."
Cem Bey'in durum karşısındaki şaşkınlığı giderek artıyordu. Kadının yalan söylediğini böyle kolayca kabullenmesini beklemiyordu. Tıpkı bunun arkasından bir hikaye çıkmasını beklemediği gibi...
"Dinliyorum."
"Geçen hafta," diye başladı Berrin Hanım kadehini dikkatli bir şekilde masaya yerleştirirken. Sonra da adamın gözlerinin içine bakarak devam etti. "Küçük kızınızla, Asya'yla, yine apartman girişinde karşılaştık. Biraz üzgün görünüyordu. Ben de neyi olduğunu sordum. O da bana..."
"Annesinin ölüm yıl dönümden bahsetti sanırım." dedi adam oldukça katı bir ses tonuyla. Yüzü taş bir heykelinki kadar hareketsiz ve donuktu. Bakışları ise bir çift buz dağını anımsatıyordu.
"Kasım'ın ikinci gününde eşinizi anmak için bu güzel sofrayı kurduğunuzu," dedi kadın eliyle enfes yemeklerle donatılmış özenli masayı işaret ederek. "Krizantem çiçekleri aldığınızı ve kendinizi tamamen evinize kapattığınızı söyledi."
"Bunları size anlatması..." dedi; ama devamını getiremeyecek kadar kızmıştı Asya'ya.
Nitekim Berrin Hanım da ağzından başka bir şey çıkmasına izin vermeden tekrar konuştu.
"Lütfen ona kızmayın."
"Kendi kızıma kızıp kızmayacağıma kendim karar verebilirim Berrin Hanım."
"Elbette." diye kabul edip bir adım geri çekildi kadın. "Haddimi aşmak istemem. Ama kızınız, kızlarınız, sizin için gerçekten endişeleniyorlar. Size yardımcı olabileceklerini düşünerek böyle bir işe kalkıştılar."
"Bu konuyu sizinle konuşmak istemiyorum." dedi adam noktayı koyarcasına.
Sözleriyle birlikte Berrin Hanım'ın açıklamaları bıçak gibi kesildi ve salon derin bir sessizliğe gömüldü.
Cem Bey aşırı tepki verdiğinin farkındaydı. Aslında Berrin Hanımı bu şekilde gücendirmek ya da kırmak istemiyordu. Ama şu an nedenini bilmediği bir şekilde, kızlarına ve kendine –hatta belki en çok kendine- öyle kızgındı ki tepkilerini kontrol etmekte güçlük çekiyordu. Ve sinirini çıkarmak için bu kadar özel bir gecenin tam ortasına dalan rahatsız edici komşusundan; o susmak nedir bilmeyen, kişisel sınırlardan haberi olmayan kadından daha iyi bir aday düşünemiyordu.
"Yalnız..." dedi katı bakışlarını kadının yüzünden ayırmadan. "Sizin burada ne işiniz olduğunu hala anlayamadım."
"Kızlarınız," diye başladı kadın ama devamını getiremedi. Bunun yerine eli saçlarına gitti ve yanağına dokunan bir tutamı kulağının arkasına sıkıştırdı. Durumu nasıl anlatması gerektiğinden emin değilmiş gibi görünüyordu. Kısa süreli bir sessizliğin ardından kelimelerini müthiş bir dikkatle seçerek devam etti.
"Kızlarınız sizinle benim biraz sohbet etmemizin ve beraber vakit geçirmemizin iyi olacağını düşündüler. Bu yüzden de benden ufak bir ricada bulundular."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Cem Bey
Short StoryHuysuz ve yalnız bir adam. Münasebetsiz ve geveze bir komşu. Ve ikisini bir araya getiren sürprizlerle dolu bir akşam. "Hayatta öğrendiğim her şeyi üç kelime ile özetleyebilirim. Hayat devam ediyor." -Robert Frost Pişmanlıklarla, ikinci şanslarla v...