Bölüm 1

101K 2.2K 1.9K
                                    

"Gökyüzü ve yeryüzü acımasızdır
bütün yaratıkları saman
köpekler gibi görür."
Lao Tzu

16:30 | Kafa Travması

İnsanları derinden titreten soğuk hava; duvara çökmüş acıyla başını tutan ve bu acının bitmesini ağlayarak dileyen Açelyayı da etkilemişti. Bugün olanları anlamakta zorluk çekiyordu, sık sık bu durumu yaşaması kafasındaki soru işaretlerini günden günde artırıyordu fakat elinde hala somut bir çözüm yoktu. Yukarıya bakarak rahatlamaya çalışsa da bu durumdan kurtuluşu yoktu, artık yeteri kadar bilgiye ulaşması ve bu duruma bir dur demesi gerekiyordu.

Zorlukla yaslandığı duvara tutunarak ayağa kalkmaya çalıştı ve gözlerindeki yaşları büyük bir nefret ile sildi. Kendisine çok fazla kızıyordu çünkü elinden geleni yapmasına rağmen kendisine bir çözüm bulamıyordu.
Her gün canını acıtan bu travmayı yaşamak onun lanetiydi, öncesinde gelen uyuşukluk ve daha sonrasında kafasına saptanan kötü dalga onu günden güne öldürüyordu. Bu ağrı kafasına binlerce zincir vurulmasına eş değer bir ağrıydı.

Kendisini toparlayarak okulun kapısının önünden evine doğru yol almaya başladı, evi neyse ki okula yakın bir civardaydı ki fazla zorlanmayacaktı. Bir yandan ağrısını çekerken bir yandan da annesine ne söyleceğini düşünüyordu, görüş açısına giren paslanmış demirden yapılmış kapıyla birlikte derin bir nefes aldı. Gıcırdayan kapı sesi bile onu rahatsız ediyordu, kendisini evin bahçesine attı, annesi zamanının büyük bir kısmını bahçede geçirirdi ama ortalıklarda gözükmüyordu.
Keşke bugün evde olmasa diye içinden geçirse de karşısında endişeyle bakan annesi bu iş geçirişin anlamsız olduğunu gösterdi.

Korku dolu gözlerle bakan annesine ne söyleyeceğini kafasında kestirdi çünkü bu küçük sırrından annesine söz edemezdi, zorlukla gülümsese de annesinin yüz ifadesi ısrarla değişmiyordu. Anlaşılan tahmin ettiğindan daha kötü bir durumda gözüküyordu, saf bir sakinlikle yanına doğru adımladı çünkü annesi panik atağın ön izlenimlerini gösteriyordu.

Annesi sonunda kendisine gelmiş olacak ki "Noldu?" şeklinde bir soru uzatabildi, kızını böyle görmekten o da nefret ediyordu. Defalarca kez bu ağrı yüzünden hastaneye gitmişlerdi fakat gözle görülür bir sıkıntı yoktu, doktor fazla stresten kaynaklandığını belirten ifadelerde bulunmuştu. Reçeteye ağrı kesici yazıp ikisinide yollamıştı, artık bu durum rutin haline geldiği için annesi büyük bir üzüntüyle kızını da içeri alarak kapıyı kapattı. Soru sormasına gerek bile yoktu çünkü alışagelmiş bir durumdu, kızı Açelya'yı salona oturarak evde birikmiş olan ağrı kesicilerden birini almak üzere yanından ayrıldı. Kızı için çok endişeleniyordu, hangi anne çocuğu için endişelenmezdi ki!

Hızlı hareketlerle bir bardak su ve ağrı kesiciyle birlikte kızının yanına döndü, kızı çok bitkin bir durumdaydı ve hayattan bezmiş bir şekilde bakan gözleriyle hiç iç açıcı gözükmüyordu. Titreyen elleriyle kızına elindekileri uzattı, kız da annesi için korkuyordu çünkü annesi panik atak hastasıydı. Onu korkutmak şuan için en son isteyeceği şeydi.
Düşünceler tekrardan beynine akın ederken kendisini toparlamaya başarabilmişti, annesine dinlenmesi gerektiğini söyleyerek salondan odasına doğru gitti. Annesi sessiz sessiz gözyaşı dökerken kızının bu lanet olası ağrıdan nasıl kurtulabileceğini düşünüyordu, sürekli ayda bir gelen 3Gb internetiyle telefonundan ünlü doktorları araştırıyordu. Belki bu durumda yapılabilecek farklı bir tedavi yolu vardır umuduyla yanıp tutuşsa da kızı gibi olumlu sonuçlar bulamıyordu.

Pes edercesine kendini koltuğa bıraktı, kafasını dağıtmaya fazlasıyla ihtiyacı vardı. Özenle büyüttüğü çiçeklerini görmek istedi, ara sıra onlarla dertleşir ve rahatlardı.

MARKOZ    Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin