-final-

1.7K 171 183
                                    


Ashton

Yağmurlu bir mayıs sabahıydı. Yağmuru ne kadar seversem seveyim peşinde getirdiği kasvet her zaman bedenimde boğuluyormuş hissi yaratıyordu. Yorucu bir Avrupa turunun ardından eve gelmiş ve biraz olsun dinleme fırsatı bulabilmiştik. Uzun zamandır ardı arkası kesilmeyen kabuslarım dün gece beni ziyaret etmemişti. Huzurlu uyandığımı söyleyemezdim ama en azından kan-ter içinde, titreyerek uyanmamıştım. Bu defa beni uyandıran şey gürültülü bir şekilde kulağıma dolan konuşmalar olmuştu.

Elimi rastgele komodine doğru savurduğumda zor da olsa telefonumu almayı başardım ve 08:23'ü gösteren saate baktım. Günışığının geçmesine izin vermeyen kara bulutlar, sanki akşam olmuş hissini verse de yavaşça yataktan doğrularak gözlerimi ovuşturdum. Alt kattan az-çok duyduğum Calum ve birkaç kişinin konuşması beni o yönde doğru yönlendirdi. Merdivenlerden yavaşça inerken sesler git gide netleşiyordu.

Kapının önünde duran takım elbiseli adamlara baktıktan sonra bakışlarımı sorgularcasına Calum'a çevirdim. O da aynı soruyu sorarcasına gözlerine baktı.

"Ashton Irwin siz misiniz?" İri yarı adamın tok sesi girişte yankılanmıştı. Onaylarcasına başımı salladım.

Adamlardan zayıf, orta yaşlı olan göğüs cebinden polis olduğunu belirten bir rozet çıkardı ve bana doğrulttu.

"Ben memur Jones ve bu da memur Nathan. Sydney Parramatta Emniyet Müdürlüğü'nden geliyoruz. 17 yaşındaki bir geç kızın intihar girişiminin aslında bir cinayet olduğundan şüpheleniyor." Söylediklerinin ne anlama geldiğini birkaç saniye idrak etmeye çalıştım. Calum ve ben şaşkınca birbirimizd bakıyorduk.

"Anlıyorum ama bu olayın benimle ilgisi nedir?" Uykudan birkaç dakika önce kalkmış olmanın vermiş olduğu uyuşuklukla beraber neler olduğunu anlamakta gerçekten zorluk çekiyordum. Bir cinayet vakasıyla ne gibi bir alakam olduğunu çözemiyordum.

"Elimizdeki kanıtları göz önünde bulundurursak baş şüpheli sizsiniz Bay Irwin. Lütfen sorun çıkarmadan bizimle gelin." Duyduklarım karşısında ufak çaplı bir şok geçirirken gerçekten ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Cinayetle uzaktan yakından hiçbir alakam yokken baş şüpheli konumuna gelmiştim.

"Bakın, bir yanlış anlaşılma olmalı. Böyle birşey olması imkansız." Kendimi savunma çabalarım polis memurları tarafından dikkate alınmayınca mecburen olanların detayını öğrenmek için genel merkeze gidecektim. Calum'da en az benim kadar şoktaydı ve neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Pekala, üzerimi değiştirmeme müsaade edin." dedikten sonra odama çıktım ve ne olduğuna bakmadan elime ne geçtiyse üzerime geçirdim. Gitmek için aşağıya indiğimde Calum'da giyinik bir şekilde beni bekiyordu.

"Seni yalnız bırakacağımı düşünmedin heralde değil mi?" Dediğine bu durumdayken ne kadar samimi gülümsenebilirse öyle gülümseyip karşılık verdim. Polis arabasının arka koltuğuna bindiğimizde ellerimin titrediğini saklayamazdım. Şok etkisinden dolayı üşüyordum ve soğuk soğuk terlememin yanında bir de midem bulanıyordu.

Magazincilerin etrafta olup olmadığına dikkat ediyordum çünkü bu olay hakkında en küçük şey kulaklarına giderse hakkımda yalan yanlış haber yaparak ilk önce benim, daha sonra grubumun geleceğini sarsacaklardı. Herşeyden önemlisi hayranların bana olan sonsuz güveni zedelenecekti ki bu olmasına asla tahammül edemeyeceğim bir şeydi.

Hiçbir suçum olmasa da ister istemez gerilmiştim ve neyle suçlanıyor olduğumu merak ediyordum. Polis memuru cinayet olduğundan şüphelendiklerini söylemişti ama cinayetin ne denli olduğundan bahsetmemişti. Bir cani olarak suçlanmak hayatım boyunca tatmak isteyeceğim en son şeydi.

neighbor af; irwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin