52. Bölüm - Bir Yüzük ve Öpücükle Mühürlenen Aşk

8.7K 605 175
                                    


         Serap Ayça yeni odasında uyanmış, güne heyecanla başlamıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

         Serap Ayça yeni odasında uyanmış, güne heyecanla başlamıştı. Lisa, Serap Ayça'nın tüm eşyalarını, ailesinin ve kendisinin çerçeveli resimleri dahil, yatak başındaki komodinin ve aynalı konsolun üzerine özenle yerleştirmişti. Odası zemin katta, evin arka bahçesine bakan, baş hizmetlilere ait bölümün en sonundaydı. Bu oda, hizmetli odalarından  daha genişti ve onların aksine bu odanın bir duvarı boydan boya camdan bir kapıyla bahçeye açılıyordu. Manolya ağaçları burada da kendini gösteriyorlardı. Çiçeklerle bezeli bu cennet gibi bahçeye hevesle baktı Serap Ayça. Odadan çıkmadan önce, dün yaşanan hem üzücü hem sevindirici olayları düşündü. Yangın beklenmedik ve kötü bir hadiseydi ama onun kadar beklenmedik bir gelişme olan Bay Manuel'in kendine gelmiş olması herkesi mutluluğa boğmuştu. Bütün kardeşler aynı anda babalarını ayaklanmış ve onlarla konuşurken görünce, tıpkı Carlos gibi önce şok geçirmişler, ardından yaşadıkları bütün o korkunç anları unutarak sevinç nidaları atmışlardı. Herkes sevgiyle bay Manuel'e sarılıp hasret giderirken, özlemle beklenen bir mutlu aile tablosu  oluşturmuşlardı. Serap Ayça Carlos'un ona verdiği telefonu ilk kez kullanarak onların bu mutlu hallerini bol bol kameraya almış, ayrıca fotoğraflarını çekmişti. Daha sonra herkes odalarına dağılmış, Serap Ayça'da Carlos'u babasıyla baş başa bırakıp Lisa'nın yardımıyla kendi odasına geçmişti.

         Bu sabah herkesin geç kalkacağını düşündüğünden Serap Ayça, Bay Manuel için çorba yapmaya başladı. Bugün Bay Manuel'in doktoru gelip onu muayene edecekti. Doktorun vereceği talimat üzerine ona neler yedirebileceğini belirleyecek ve buna göre bir beslenme listesi hazırlayacaktı. Şimdi kendi bildiği kadarıyla Bay Manuel'in midesinin ve vücudunun kaldırabileceğini düşündüğü kıvamda çorbalarla yetinecekti. Çalışanlar kendileri için kahvaltı masası hazırlarken, kendisi de yağsız sütle un çorbası yapmak için kolları sıvadı. Çorbayı kısa sürede hazırlayıp dinlenmeye bıraktı ve kahvaltı için terasta kurulu masaya, çalışma arkadaşlarının yanına gitti. Asistanı Mina hemen onun çayını ve tabağını hazırlamaya yardım ediyordu ki ilk kez telefonu çaldı. Ağzına attığı bir lokma cheddar peynirini yutmaya çalışarak kızlardan özür dileyip kalktı ve bahçenin arka tarafına doğru yürüdü. Daha ağzındakini yutamadan Carlos'un sabahın en seksi tonunda fısıldadığı sesini duydu. "Buenos dias mi amor, (Günaydın aşkım), erkenden kalkmışsın, ama bil bakalım ben şu an neredeyim Serap Ayça?" "Buenos  dias mi amor" (Günaydın aşkım), bilemedim sen söyle." diyerek cilveleşti o da Carlos'a uyarak. Carlos kısık bir sesle güldü ve "Odandayım mi amor (aşkım), yatağına uzandım seni bekliyorum şu an ve gelirken birkaç sandviç ve bir fincan çay getirirsen çok iyi olur, mi pequeña pájaro (benim minik kuşum)." Seksi ve davetkar sesi ile Serap Ayça'nın içini bir hoş ederken güldürdü, "Sen benim odamda mısın şimdi? Nasıl girdin diye sormayacağım, ama buradakilere ne diyeceğim şimdi? İş başından keyfi ayrılabilir miyim bilmem ki? Sonra Zalim Komutan duyarsa beni işten atabilir biliyorsun, bunu nasıl açıklayabilirim sence söyler misin?" diyerek kendini naza çekti işveli işveli. Carlos gür bir kahkaha atarak, "Asıl hemen gelmezsen kork o zalim komutandan, sana çok kötü şeyler yapabilir o zaman. Bir şeyler uydur ve hemen gel bekliyorum querida." diyerek telefonu kapatmıştı Carlos. Serap Ayça yüzündeki gülümsemeyi silip masadakilerin yanına gelerek "Ben odama gidiyorum malum telefondayım ve özel konuşmam gerekiyor kızlar. Arayan olursa, özellikle komutan, olur ya beni sorarsa, odamda acil arandığımı ve görüşme yaptığımı söylersiniz." dedi. Söylediği yalanın verdiği mahcubiyetle, o an kahvaltısının keyfini çıkarmakta olan Mina'ya döndü ve birkaç sandviç hazırlamasını söyleyerek fincanına çay doldurdu. Mina'nın hazırladığı son sandviçi tabağa koymasına bile fırsat vermeden tepsiyi aldığı gibi "Hadi ben birazdan gelirim, size afiyet olsun." diyerek mutfaktan çıktı.

UZUN BEYAZ BULUTLARIN ÜLKESİNDE BİR SERAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin